canlı

Sens de "canlı" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 227 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	canlı	living creature n.
I am saying this not just as an animal lover but out of respect for living creatures. Bunu sadece bir hayvansever olarak değil, canlılara duyduğum saygıdan dolayı söylüyorum. More Sentences
2	Common Usage	canlı	living being n.
In nature, living beings are in a perpetual state of war. Doğada, canlılar sürekli bir savaş halindedir. More Sentences
3	Common Usage	canlı	living adj.
Trafficking in human beings is organised in order to remove organs from living donors. İnsan ticareti, canlı donörlerden organ almak için organize edilmektedir. More Sentences
4	Common Usage	canlı	alive adj.
They had permission from the Commission to vaccinate and keep the animals alive. Hayvanları aşılamak ve canlı tutmak için Komisyon'dan izin almışlardı. More Sentences
5	Common Usage	canlı	lively adj.
Discussions within the European People's Party are so lively that it is a pleasure to listen to them. Avrupa Halk Partisi içindeki tartışmalar o kadar canlıdır ki bunları dinlemek bir zevktir. More Sentences
6	Common Usage	canlı	vivid adj.
The closure of the Renault Vilvorde plant is still a vivid memory. Renault Vilvorde fabrikasının kapatılması hala canlı bir hatıra. More Sentences
General
7	General	canlı	life n.
As a result of pollution, the lake is without any form of life. Kirliliğin bir sonucu olarak gölde hiçbir canlı yaşamıyor. More Sentences
8	General	canlı	living thing n.
So, now I want to show what very well might be the oldest living thing on the planet. Şimdi gezegendeki en yaşlı canlının ne olabileceğini göstermek istiyorum. More Sentences
9	General	canlı	alive adj.
One major question is that of how we care for rural areas and keep them alive. Kırsal alanlara nasıl bakacağımız ve onları nasıl canlı tutacağımız önemli bir sorudur. More Sentences
10	General	canlı	vibrant adj.
President Mugabe has presided over the destruction of a once vibrant country. Başkan Mugabe bir zamanlar canlı olan ülkenin yıkımına başkanlık etmiştir. More Sentences
11	General	canlı	vital adj.
The street was filled with vital music and people dancing. Sokak canlı bir müzikle ve dans eden insanlarla doluydu. More Sentences
12	General	canlı	live adj.
Live animals should only have to endure very short spells of transport. Canlı hayvanlar sadece çok kısa süreli nakillere katlanmak zorunda kalmalıdır. More Sentences
13	General	canlı	lively adj.
It has been a very lively debate, characterised by emotion and level-headedness, and touching on various points. Duyguların ve sağduyunun hakim olduğu ve çeşitli noktalara değinen çok canlı bir tartışma oldu. More Sentences
14	General	canlı	living adj.
In this respect, the earth is seen as a living organism. Bu bakımdan yeryüzü canlı bir organizma olarak görülür. More Sentences
15	General	canlı	vivid adj.
That is a very vivid phrase which the Commission finds very apt. Bu Komisyon'un çok yerinde bulduğu çok canlı bir ifade. More Sentences
16	General	canlı	open adj.
Mondays are open mike nights. Pazartesiler canlı gösteri geceleridir. More Sentences
Technical
17	Technical	canlı	live adj.
Turkey's main imports from the Community include sugar, live cattle, food preparations, wheat and oils. Türkiye'nin Topluluktan başlıca ithalatı şeker, canlı sığır, gıda müstahzarları, buğday ve yağlardır. More Sentences
Computer
18	Computer	canlı	vivid adj.
I've got a pretty vivid imagination. Oldukça canlı bir hayal gücüm var. More Sentences
Medical
19	Medical	canlı	viable adj.
You can recognize viable tissue from its red or pink color. Canlı dokuyu kırmızı veya pembe renginden tanımanız mümkündür. More Sentences
Food Engineering
20	Food Engineering	canlı	vibrant adj.
President Mugabe has presided over the destruction of a once vibrant country. Başkan Mugabe bir zamanların canlı ülkesinin yıkımına başkanlık etmiştir. More Sentences
Common Usage
21	Common Usage	canlı	vivacious adj.
General
22	General	canlı	drama n.
23	General	canlı	thing n.
24	General	canlı	the live n.
25	General	canlı	cant [dialect] n.
26	General	canlı	eager adj.
27	General	canlı	lifelike adj.
28	General	canlı	chipper adj.
29	General	canlı	active adj.
30	General	canlı	airy adj.
31	General	canlı	dewy adj.
32	General	canlı	livelier adj.
33	General	canlı	invigorating adj.
34	General	canlı	expressive adj.
35	General	canlı	merry adj.
36	General	canlı	swinging adj.
37	General	canlı	springy adj.
38	General	canlı	gay adj.
39	General	canlı	vivacious adj.
40	General	canlı	spiritoso adj.
41	General	canlı	invigorated adj.
42	General	canlı	spirituel adj.
43	General	canlı	crisp adj.
44	General	canlı	feeling adj.
45	General	canlı	graphic adj.
46	General	canlı	beany adj.
47	General	canlı	fresh adj.
48	General	canlı	zestful adj.
49	General	canlı	animate adj.
50	General	canlı	crispy adj.
51	General	canlı	hearty adj.
52	General	canlı	sprightly adj.
53	General	canlı	colourful adj.
54	General	canlı	dynamic adj.
55	General	canlı	dashing adj.
56	General	canlı	bouncy adj.
57	General	canlı	ginger adj.
58	General	canlı	mercurial adj.
59	General	canlı	sporty adj.
60	General	canlı	graphical adj.
61	General	canlı	rousing adj.
62	General	canlı	full of life adj.
63	General	canlı	keen adj.
64	General	canlı	bustling adj.
65	General	canlı	peppy adj.
66	General	canlı	smart adj.
67	General	canlı	glowing adj.
68	General	canlı	green adj.
69	General	canlı	perky adj.
70	General	canlı	gamesome adj.
71	General	canlı	as fresh as a daisy adj.
72	General	canlı	lightsome adj.
73	General	canlı	brisk adj.
74	General	canlı	spry adj.
75	General	canlı	exoterical adj.
76	General	canlı	dramatic adj.
77	General	canlı	organic adj.
78	General	canlı	gingery adj.
79	General	canlı	humming adj.
80	General	canlı	zippy adj.
81	General	canlı	colorful adj.
82	General	canlı	speaking adj.
83	General	canlı	sappy adj.
84	General	canlı	riproaring adj.
85	General	canlı	bright adj.
86	General	canlı	smacking adj.
87	General	canlı	vivace adj.
88	General	canlı	warm adj.
89	General	canlı	sparkling adj.
90	General	canlı	quick adj.
91	General	canlı	lusty adj.
92	General	canlı	inspired adj.
93	General	canlı	exhilarated adj.
94	General	canlı	forcible adj.
95	General	canlı	breezy adj.
96	General	canlı	mettlesome adj.
97	General	canlı	mettled adj.
98	General	canlı	snappy adj.
99	General	canlı	exuberant adj.
100	General	canlı	animated adj.
101	General	canlı	racy adj.
102	General	canlı	frolic adj.
103	General	canlı	driving adj.
104	General	canlı	buxom adj.
105	General	canlı	corky adj.
106	General	canlı	picturesque adj.
107	General	canlı	spirited adj.
108	General	canlı	buoyant adj.
109	General	canlı	tittuppy adj.
110	General	canlı	gleamy adj.
111	General	canlı	heartsome adj.
112	General	canlı	high-spirited adj.
113	General	canlı	walking adj.
114	General	canlı	feisty adj.
115	General	canlı	zappy adj.
116	General	canlı	cant [scotland/northern england] adj.
117	General	canlı	alacrious adj.
118	General	canlı	alacritous adj.
119	General	canlı	tittupy adj.
120	General	canlı	trotty adj.
121	General	canlı	youth adj.
122	General	canlı	effervescent adj.
123	General	canlı	yare adj.
124	General	canlı	juicy adj.
125	General	canlı	unjaded adj.
126	General	canlı	excited adj.
127	General	canlı	kedgy [dialect] adj.
128	General	canlı	kicky adj.
129	General	canlı	kipper [uk] adj.
130	General	canlı	lifeful adj.
131	General	canlı	jivey adj.
132	General	canlı	jivy adj.
133	General	canlı	vegete adj.
134	General	canlı	vegetous adj.
135	General	canlı	-lived adj.
136	General	canlı	wick adj.
137	General	canlı	wick adj.
138	General	canlı	bouncing adj.
139	General	canlı	brilliant adj.
140	General	canlı	bristling adj.
141	General	canlı	high-colored adj.
142	General	canlı	hoiden adj.
143	General	canlı	mouvementé adj.
144	General	canlı	gallant adj.
145	General	canlı	bushy-tailed adj.
146	General	canlı	gamely adj.
147	General	canlı	gimpy adj.
148	General	canlı	golden adj.
149	General	canlı	chirk adj.
150	General	canlı	chirrupy adj.
151	General	canlı	rosier adj.
152	General	canlı	ruddy adj.
153	General	canlı	rumbunctious adj.
154	General	canlı	rumbustical adj.
155	General	canlı	gone adj.
156	General	canlı	cobby [dialect] [uk] adj.
157	General	canlı	cocket [dialect] [uk] adj.
158	General	canlı	popping adj.
159	General	canlı	crouse [scotland/ireland] adj.
160	General	canlı	crouse [scotland/ireland] adj.
161	General	canlı	fell adj.
162	General	canlı	fess [dialect] adj.
163	General	canlı	peaches-and-cream adj.
164	General	canlı	peart [dialect] adj.
165	General	canlı	pacey adj.
166	General	canlı	cocktail adj.
167	General	canlı	fit adj.
168	General	canlı	flesh and blood adj.
169	General	canlı	flesh-and-blood adj.
170	General	canlı	roscid adj.
171	General	canlı	rose-colored adj.
172	General	canlı	rose-coloured adj.
173	General	canlı	scintillating adj.
174	General	canlı	slashing adj.
175	General	canlı	sleekit adj.
176	General	canlı	sleeky adj.
177	General	canlı	sprack [dialect] [uk] adj.
178	General	canlı	sprightful adj.
179	General	canlı	spruce adj.
180	General	canlı	sprunt [obsolete] adj.
181	General	canlı	spunky adj.
182	General	canlı	genially adv.
183	General	canlı	debonairly adv.
184	General	canlı	in the flesh adv.
185	General	canlı	brightly adv.
186	General	canlı	with prep.
187	General	canlı	vivi- pref.
Colloquial
188	Colloquial	canlı	yauld [scot] adj.
189	Colloquial	canlı	zingy adj.
190	Colloquial	canlı	pizzazzy adj.
191	Colloquial	canlı	spicy adj.
Idioms
192	Idioms	canlı	hard-charging adj.
193	Idioms	canlı	fresh as a daisy adj.
194	Idioms	canlı	on the ball expr.
195	Idioms	canlı	on the boil expr.
196	Idioms	canlı	as fit as a flea expr.
197	Idioms	canlı	as fit as a fiddle expr.
198	Idioms	canlı	full of beans expr.
199	Idioms	canlı	with it expr.
Trade/Economic
200	Trade/Economic	canlı	buoyant adj.
Media
201	Media	canlı	unrecorded adj.
Medical
202	Medical	canlı	organism n.
203	Medical	canlı	sthenic adj.
Biology
204	Biology	canlı	individual adj.
205	Biology	canlı	zoetic [rare] adj.
Biochemistry
206	Biochemistry	canlı	bio- pref.
Literature
207	Literature	canlı	ovidian adj.
Linguistics
208	Linguistics	canlı	animate adj.
Music
209	Music	canlı	vigoroso adj.
210	Music	canlı	brilliant adj.
211	Music	canlı	brilliante adj.
212	Music	canlı	giocoso adj.
213	Music	canlı	allegro con spirito adv.
Mythology
214	Mythology	canlı	yale n.
Abbreviation
215	Abbreviation	canlı	an n.
Archaic
216	Archaic	canlı	janty adj.
217	Archaic	canlı	brag adj.
218	Archaic	canlı	galliard adj.
219	Archaic	canlı	deliver adj.
220	Archaic	canlı	inexhausted adj.
221	Archaic	canlı	sprag adj.
Slang
222	Slang	canlı	money n.
223	Slang	canlı	charged up adj.
224	Slang	canlı	charged (up) adj.
225	Slang	canlı	happening adj.
226	Slang	canlı	buzzy adj.
British Slang
227	British Slang	canlı	stomping adj.

Sens de "canlı" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	canlı doğum	live birth n.
Infant mortality stood at 42 deaths per 1000 live births. Çocuk ölüm oranı, her 1000 canlı doğumda 42 idi. More Sentences
2	General	canlı varlık	living creature n.
The responsibility for animals as living creatures falls exclusively on humans. Canlı varlıklar olarak hayvanların sorumluluğu sadece insanlara düşmektedir. More Sentences
3	General	hayvan koleksiyonu (canlı)	menagerie n.
The zoo had a large menagerie of animals from all over the world. Hayvanat bahçesinde dünyanın dört bir yanından gelen büyük bir hayvan koleksiyonu vardı. More Sentences
4	General	canlı varlık	living being n.
The embryo, as it divides into two, then four, eight and sixteen and more cells, is the process of the living being. Embriyonun önce iki, sonra dört, sekiz ve on altı ve daha fazla hücreye bölünmesi, canlı varlığın sürecidir. More Sentences
5	General	tarak (istiridye benzeri canlı)	scallop n.
Tom was taken to the emergency room after eating bad scallops. Tom bozulmuş deniz tarağı yedikten sonra acil servise kaldırıldı. More Sentences
6	General	canlı hayvan	livestock n.
At present, then, only about one-half in export refund is paid for livestock in comparison with meat. Halihazırda ete kıyasla canlı hayvan için ihracat iadesinin sadece yaklaşık yarısı ödenmektedir. More Sentences
7	General	canlı yem	live bait n.
He put live bait on a hook. Kancaya canlı yem taktı. More Sentences
8	General	canlı türü	species n.
Accordingly, every living species has a first ancestor, which was created without any means, that is, without any reason. Buna göre her canlı türünün hiçbir sebep olmadan, yani sebepsiz olarak yaratılmış bir ilk atası vardır. More Sentences
9	General	canlı organizma	living organism n.
Human genes or living organisms or elements thereof must not be subject to patent law. İnsan genleri veya canlı organizmalar veya bunların unsurları patent yasasına tabi olmamalıdır. More Sentences
10	General	canlı doku	living tissue n.
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue. Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar. More Sentences
11	General	canlı örnek	personification n.
He is the personification of selfishness. O bencilliğin canlı örneği. More Sentences
12	General	canlı yayın	a live broadcast n.
A drunk TV presenter vomited during a live broadcast. Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti. More Sentences
13	General	canlı müzik	live music n.
What's your favorite place to go hear live music? Canlı müzik dinlemeye gitmek için senin en sevdiğin yer nedir? More Sentences
14	General	canlı renkler	vibrant colors n.
Not just pink, feel free to experiment with vibrant colors like these. Sadece pembe değil, bunun gibi canlı renkleri denemekten çekinmeyin. More Sentences
15	General	canlı yayınlanmak	be broadcasted live v.
The concert was broadcast live. Konser canlı yayınlandı. More Sentences
16	General	canlı canlı yenmek	be eaten alive v.
I heard that a paralyzed man was eaten alive by maggots. Felçli bir adamın kurtçuklar tarafından canlı canlı yendiğini duydum. More Sentences
17	General	canlı canlı gömülmek	be buried alive v.
She was buried alive. Canlı canlı gömüldü. More Sentences
18	General	internetten canlı yayınlamak	webcast v.
The conference was webcasted live for remote participants to join. Konferans, uzaktan katılımcıların katılabilmesi için internet üzerinden canlı yayınlanıyordu. More Sentences
19	General	daha canlı	livelier adj.
That too will result in people's being presented with a livelier Parliament. Bu da insanlara daha canlı bir Parlamento sunulmasıyla sonuçlanacaktır. More Sentences
20	General	canlı canlı	alive adj.
Layla swallowed the frog alive. Layla kurbağayı canlı canlı yuttu. More Sentences
21	General	canlı gibi	lifelike adj.
The doll was surprisingly lifelike. Bebek şaşırtıcı bir biçimde canlı gibiydi. More Sentences
22	General	kanlı canlı	flesh and blood adj.
If it had been a flesh and blood one, you would have been sorry to see it disappear. Eğer kanlı canlı biri olsaydı, yok olduğunu gördüğünüze üzülürdünüz. More Sentences
23	General	canlı bir şekilde	vividly adv.
They explained to us very vividly way just how desperate the situation is. Bize durumun ne kadar vahim olduğunu çok canlı bir şekilde anlattılar. More Sentences
24	General	canlı olarak	live adv.
I believe that our proceedings in this Chamber today are being broadcast live. Sanırım bugün bu Meclisteki görüşmelerimiz canlı olarak yayınlanıyor. More Sentences
Idioms
25	Idioms	(biri) dokuz canlı	(someone) has nine lives expr.
According to folktales, cats have nine lives. Halk hikayelerine göre kediler dokuz canlıdır. More Sentences
Common Usage
26	Common Usage	canlı bomba	suicide bomb n.
27	Common Usage	canlı bomba	suicide bomber n.
General
28	General	tek hücreli canlı cinsi	protist genus n.
29	General	canlı şekilde dans etme	jigging n.
30	General	hem karada hem de denizde yaşayan canlı	amphibian n.
31	General	canlı model	live model n.
32	General	canlı olma	livingness n.
33	General	canlı program	live programme n.
34	General	canlı çalınan bölüm	scherzo n.
35	General	meyve ile beslenen canlı	fruitarian n.
36	General	canlı yumurtası	ovum n.
37	General	canlı pembe	hot pink n.
38	General	canlı ve dinamik kimse	devil n.
39	General	uçan canlı	flier n.
40	General	canlı olma özelliği	animacy n.
41	General	canlı ve dinç kimse	hearty n.
42	General	canlı bomba	human bomb n.
43	General	canlı ve uyumlu materyaller	biocompatible materials n.
44	General	arkadaş canlı olma	amiableness n.
45	General	tarak (istiridye benzeri canlı)	scollop n.
46	General	canlı yük	live load n.
47	General	tek hücreli canlı	protistan n.
48	General	canlı hayvan koleksiyonu	menagerie n.
49	General	soyu tükenmekte olan canlı	relict n.
50	General	canlı hücreler	living cells n.
51	General	bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm	race n.
52	General	canlı cenaze	skinny n.
53	General	canlı kütle	biomass n.
54	General	canlı tablo	living picture n.
55	General	canlı varlık	organism n.
56	General	seyyar canlı hayvanlar sergisi	menagerie n.
57	General	cansızdan canlı oluşumu	abiogenesis n.
58	General	tek hücreli canlı familyası	protist family n.
59	General	canlı balık tutan tekne	smack n.
60	General	canlı sözlük	walking dictionary n.
61	General	melez canlı	crossbreed n.
62	General	canlı yük	movable load n.
63	General	canlı gibi görünen	lifelikeness n.
64	General	canlı resim	animated film n.
65	General	tek hücreli canlı	protist n.
66	General	canlı stüdyo programı	live studio program n.
67	General	canlı dans	jig n.
68	General	ortama uyum sağlamış canlı	denizen n.
69	General	özgün canlı	original n.
70	General	bir yıl içinde bin kişiye düşen canlı doğum sayısı	natality n.
71	General	tarak (istridye benzeri canlı) toplama eylemi	scalloping n.
72	General	tarak (istridye benzeri canlı) toplayan kimse	scalloper n.
73	General	canlı televizyon programları	live television programs n.
74	General	dünya dışı canlı	extra terrestrial n.
75	General	canlı bilimi	life science n.
76	General	canlı yem	fresh bait n.
77	General	canlı renkler	vibrant colours n.
78	General	(canlı) hayvan koleksiyonu	menagerie n.
79	General	canlı hayat	lively life n.
80	General	canlı yorum	running commentary n.
81	General	canlı yer süzgeci	bell trap n.
82	General	etçil canlı	carnivore n.
83	General	canlı al	carmine n.
84	General	canlı anı	ember n.
85	General	canlı yaratıklar	living creatures n.
86	General	düşünen canlı	reasonable creature n.
87	General	canlı bitkiler	the live plants n.
88	General	canlı yayın akışı	a live broadcast stream n.
89	General	canlı yayın akışı	a live broadcast streaming n.
90	General	canlı dondurma bilimi	cryonics n.
91	General	canlı yayın konuğu	on-air guest n.
92	General	canlı destek	live support n.
93	General	canlı salyangoz	live snail n.
94	General	canlı yayın arabası	outside broadcast truck n.
95	General	canlı yayında küfür etme	cursing on air n.
96	General	canlı yayın röportajı	on-air interview n.
97	General	renkli/canlı/hareketli gece hayatı	vibrant nightlife n.
98	General	türdeş canlı	congener n.
99	General	canlı kanıt	living proof n.
100	General	canlı hedef	human target n.
101	General	canlı gösteri	live show n.
102	General	canlı hücre	living cell n.
103	General	birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi	mass extinction n.
104	General	birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi	biotic crisis n.
105	General	birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi	extinction event n.
106	General	birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi	extinction-level event (ele) n.
107	General	canlı eğlence	live entertainment n.
108	General	canlı sohbet	live chat n.
109	General	canlı şehir	vivid city n.
110	General	canlı bomba yeleği	suicide vest n.
111	General	buruşuk-boynuzlu hırgür (hayali canlı)	crumple-horned snorkack n.
112	General	canlı müzik gösterisi	live music show n.
113	General	canlı oturum	live session n.
114	General	canlı performans	live session n.
115	General	canlı olma	animateness n.
116	General	canlı olma	animation n.
117	General	hızlı ve canlı dans edilen gece kulübü	à gogo n.
118	General	hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama	taxidermy n.
119	General	hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama	taxidermy n.
120	General	hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama	taxidermy n.
121	General	canlı tablo	tableau vivant n.
122	General	dünyada yaşayan canlı	terrestrial n.
123	General	canlı ve enerji dolu olma hali	pizzazz n.
124	General	insan denen canlı	the human animal n.
125	General	cansız maddeden canlı organizma oluşumu	archebiosis n.
126	General	düşünmeden rutin bir şekilde hareket eden canlı	automaton n.
127	General	canlı ve enerji dolu olma hali	zing n.
128	General	canlı ve enerji dolu olma hali	pizzaz n.
129	General	canlı örnek	embodiment n.
130	General	(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme	zhoosh n.
131	General	daha canlı çekici ve şık olma	zhoosh n.
132	General	(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirme	zhuzh n.
133	General	daha canlı çekici ve şık olma	zhuzh n.
134	General	canlı şey	zinger n.
135	General	canlı (varlık)	life n.
136	General	canlı ruh	jiva n.
137	General	canlı madde	jiva n.
138	General	canlı organizma	machine n.
139	General	canlı organizmanın fonksiyonel sistemlerinden biri	machine n.
140	General	sarının parlak ve canlı bir tonu	daffodil n.
141	General	canlı manyetizmasının etkisi altına giren kimse	magnetizee n.
142	General	bir şeyin en faal, üretken, canlı, işlek olan kısmı	mainstream n.
143	General	canlı ve hareketli huy	vitality n.
144	General	canlı hayvanların yiyecek olarak tutulduğu yer	vivary n.
145	General	canlı olma	vividity n.
146	General	canlı varlık	vividity n.
147	General	canlı canlı gömme	vivisepulture n.
148	General	kanatları olan canlı	volatic n.
149	General	canlı doğa	bios n.
150	General	canlı bir organizmadan dışarı atılmış veya atılan dışkı, idrar gibi madde	matter n.
151	General	balık ve diğer su altı hayvanlarını canlı olarak tutmak için su ile doldurulmuş tekne, havuz veya hazne	marine museum n.
152	General	canlı sirke	quick vinegar n.
153	General	canlı ve gürültülü şenlikler	whoop-de-do n.
154	General	canlı ve gürültülü şenlikler	whoop-de-doo n.
155	General	canlı müzik yapılan küçük gece kulübü veya restoran	boîte n.
156	General	canlı ve açıklayıcı anlatımı olan yazar	word-painter n.
157	General	fani canlı	mortal n.
158	General	zihinsel özelliklerin canlı örneği olan bölge sakinleri	mind n.
159	General	canlı bir amerikan folk dansı	breakdown n.
160	General	keşiş yengecine benzeyen canlı	hermit crab n.
161	General	canlı parti	hooley [ireland/new zealand] n.
162	General	tüylerini döken canlı	molter n.
163	General	deri değiştiren canlı	molter n.
164	General	canlı bir fransız ve italyan dansı	gailliarde n.
165	General	çevik ve canlı kimse	galliard [dated] n.
166	General	canlı veya güçlü aktivite	galvanism n.
167	General	1920'lerin sonunda ortaya çıkmış, çift olarak yapılan canlı bir caz dansı	lindy n.
168	General	1920'lerin sonunda ortaya çıkmış, çift olarak yapılan canlı bir caz dansı	lindy hop n.
169	General	su canlılarını canlı tutmak için suya yerleştirilen kutu	live box n.
170	General	canlı kuştan koparılan tüyler	live feathers n.
171	General	hayvanları canlı yakalamak için kullanılan tuzak	live trap n.
172	General	hayvanları canlı yakalamak için kullanılan tuzak	livetrap n.
173	General	şekli bozuk canlı	lusus naturae n.
174	General	şekli bozuk canlı	lusus n.
175	General	kanlı canlı erkek çocuğu	buster n.
176	General	canlı fikir alışverişi	give and take n.
177	General	canlı sohbet	give and take n.
178	General	iki ayrı türe ait canlının özelliklerini kendinde toplayan canlı	dimorphic n.
179	General	karada yaşayan canlı	groundling n.
180	General	mikroskobik oluşumu suda canlı tutmaya yarayan bir cihaz	growing cell n.
181	General	yapısal canlı hücre birimi	idioblast n.
182	General	dinleyicilerin veya izleyicilerin telefonla canlı yayına katılabildiği bir radyo veya televizyon programı	open-line [canada] n.
183	General	(kişi, canlı aşırı güç kullanarak öldürme	overkill n.
184	General	canlı al	ruby n.
185	General	tez canlı kimse	rusher n.
186	General	tez canlı kimse	rustler n.
187	General	bir şeyi canlı bir şekilde tasvir eden kimse	imager n.
188	General	canlı mikrobun içinde daha sonraki nesillerin yetiştiği yuva	incasement n.
189	General	minik boyuttaki canlı	midge n.
190	General	bir robotun veya insan olmayan bir aygıtın insana, canlı bir varlığa çok benzer olmasına karşın hissedilen huzursuzluk hissi	uncanny valley n.
191	General	düşünmeden rutin bir şekilde hareket eden canlı	golem n.
192	General	evrenin canlı olduğu teorisi	cosmozoism n.
193	General	serbestçe çoğalan canlı	increaser n.
194	General	ince duvarlı canlı hücrelerden oluşan damarlı bitki dokusu	parenchyme n.
195	General	her şeyi tüketen canlı	pantophagist [obsolete] n.
196	General	hem etçil hem otçul canlı	pantophagist [obsolete] n.
197	General	hepçil canlı	pantophagist [obsolete] n.
198	General	cıvıldayan canlı	peeper n.
199	General	dünyada yaşayan canlı formları	planet n.
200	General	hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci	coculture n.
201	General	hazırlanmış besi ortamında iki tür canlı madde büyütme süreci	co-culture n.
202	General	sıkça karşılaşılan canlı veya nesneleri tespit etmeye yarayan betimlemelerin bulunduğu resimli kitap	field guide n.
203	General	kısa süren canlı deneyim	flashing n.
204	General	kanlı canlı olma	fleshhood n.
205	General	geceleri uçan canlı	fly-by-night n.
206	General	festivallerde canlı hayvanları ısırmak gibi vahşet içeren gösteriler yapan kimse	geek n.
207	General	yapısı veya işlevi canlı organizmaya benzeyen sistem	organism n.
208	General	partenogenez ile oluşmuş canlı	parthenote n.
209	General	canlı gösteri	performance n.
210	General	fenokopik özellik gösteren canlı	phenocopy n.
211	General	değişen fenotipi gen kaynaklı fenotipi ile aynı olan canlı	phenocopy n.
212	General	canlı domuz	rooter n.
213	General	dikkatli ve canlı olma	sharp-sightedness n.
214	General	kumarhanede müşteri gibi görünüp ortamı canlı tutla görevli kimse	shill n.
215	General	değersiz canlı	shot [dialect] [uk] n.
216	General	değersiz canlı	shott [dialect] [uk] n.
217	General	canlı renk şeridi	slash n.
218	General	gelişmemiş canlı	slink n.
219	General	canlı yayında gerçekleşen uygunsuz olay	livestream fail n.
220	General	her işe atlayan tez canlı tip	beaver n.
221	General	canlı hücre içeriği	protoplast n.
222	General	kırmızının mora çalan canlı bir tonu	spring beauty n.
223	General	kısıtlı canlı renk gösterimi	stab n.
224	General	karnavalda ortamı canlı tutan kimse	stick n.
225	General	doğal habitatı dışında bulunan canlı	stray n.
226	General	insanımsı canlı	subhuman n.
227	General	yer altında yaşayan canlı	subterranean n.
228	General	toprak altında yaşayan canlı	subterrestrial n.
229	General	canlı bir örneği olmak	personify v.
230	General	bir şeyi daha canlı bir hale getirmek	liven something up v.
231	General	canlı tutmak	keep alive v.
232	General	canlı hale getirmek	make lively v.
233	General	ilgiyi canlı tutmak	keep the interest alive v.
234	General	ruhunu canlı tutmak	keep the spirit of something alive v.
235	General	canlı kurtulmak	escape with one's life v.
236	General	canlı canlı ölmek	be buried alive v.
237	General	canlı izlemek	watch live v.
238	General	kanlı canlı olmak	be full of beans v.
239	General	canlı yayınlamak	broadcast live v.
240	General	canlı dinlemek	listen live v.
241	General	canlı yayın konuğu olarak katılmak	appear as an on-air guest v.
242	General	canlı yayın konuğu olmak	appear as an on-air guest v.
243	General	bir yerden canlı çıkmak	make it out of somewhere alive v.
244	General	canlı canlı gömmek	bury alive v.
245	General	birini canlı tutmak	keep someone alive v.
246	General	bir olaydan canlı kurtulmak	get out alive v.
247	General	canlı çıkmak	get out alive v.
248	General	kalplerimizde ateşi canlı tutmak	keep the flame alive in our hearts v.
249	General	canlı çıkmak	come out alive v.
250	General	canlı yayınlamak	live-stream v.
251	General	canlı yayın yapmak	broadcast a live feed v.
252	General	balığı henüz canlı iken kesip hazırlamak	calver [old-fashioned] v.
253	General	bir şey yapmakta tez canlı davranmak	be faster than a speeding bullet with something v.
254	General	canlı, hareketli bir şekilde (eylemi) gerçekleştirmek	rattle v.
255	General	canlı tutmak	nourish v.
256	General	canlı örneği olmak	embody v.
257	General	(canlı türü) sınıflandırmak	key v.
258	General	(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek	zhoosh v.
259	General	(bir şeyi) daha canlı, çekici hale getirmek	zhuzh v.
260	General	canlı olmak	live v.
261	General	canlı hareket etmek	hurrah v.
262	General	canlı blog yazmak	liveblog v.
263	General	tez canlı olmak	muggle [obsolete] v.
264	General	hızlı ve canlı bir tempoda şarkı söylemek	rock v.
265	General	canlı renge boyamak	ingrain [obsolete] v.
266	General	canlı olmak	firk v.
267	General	canlı, parlak veya neşeli hale getirmek	gay v.
268	General	(oyunda) canlı ve gayriresmi bir şekilde rol almak	romp v.
269	General	canlı tutmak	subsist [obsolete] v.
270	General	tez canlı	impetuous adj.
271	General	canlı (renk)	rich adj.
272	General	kanlı canlı	full of health adj.
273	General	en canlı	liveliest adj.
274	General	kanlı canlı	lusty adj.
275	General	tez canlı	impatient adj.
276	General	canlı ve açık seçik bir şekilde yazan	graphic adj.
277	General	tez canlı	hustling adj.
278	General	dokuz canlı	very strong adj.
279	General	daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı)	naturalized adj.
280	General	kanlı canlı	hale and hearty adj.
281	General	canlı (renk)	vibrant adj.
282	General	canlı (yayın)	live adj.
283	General	çok canlı ve neşeli	exuberant adj.
284	General	tez canlı	fast adj.
285	General	diğer bir canlı içinde yaşayan	endobiotic adj.
286	General	canlı ve neşeli	bright and breezy adj.
287	General	kanlı canlı	sanguine adj.
288	General	canlı gibi görünen	lifelike adj.
289	General	canlı (dişil)	spirituelle adj.
290	General	kanlı canlı	ruddy adj.
291	General	tez canlı	swift adj.
292	General	tez canlı	sharp adj.
293	General	tez canlı	restless adj.
294	General	canlı ve net	graphic adj.
295	General	en tez canlı	sharpest adj.
296	General	canlı olmayan	unanimated adj.
297	General	canlı olmayan	non-living adj.
298	General	kanlı canlı	red-blooded adj.
299	General	canlı doğan	born alive adj.
300	General	çok canlı	overexuberant adj.
301	General	canlı/koyu/acı (renk)	violent adj.
302	General	kanlı canlı	red blooded adj.
303	General	daha önce yaşamadığı bir iklim ve doğa ortamına getirilen ve orada yaşamaya devam eden (canlı)	naturalised adj.
304	General	canlı renklere sahip	high-colored adj.
305	General	canlı renklere sahip	high-coloured adj.
306	General	canlı organizmadan olan	organic adj.
307	General	son derece canlı renk	acid adj.
308	General	tez canlı	raucle [scottish] adj.
309	General	tez canlı	redheaded adj.
310	General	canlı gibi	three-dimensional adj.
311	General	canlı olmayan	unalive adj.
312	General	canlı olmayan	unbouncy adj.
313	General	canlı olmayan	unfired adj.
314	General	canlı gibi durmayan	unlifelike adj.
315	General	canlı olmayan	unlively adj.
316	General	canlı varlık bulunmayan	lifeless adj.
317	General	her zaman taze ve canlı kalan	evergreen adj.
318	General	kanlı canlı	juicy adj.
319	General	(hayvan) kanlı canlı	in blood [obsolete] adj.
320	General	canlı ve dinç	buckish adj.
321	General	çok canlı ve neşeli	hopped-up adj.
322	General	olağanüstü derecede canlı	hyperreal adj.
323	General	canlı şekilde koşan	light-heeled adj.
324	General	çok canlı ve neşeli	demonstrative adj.
325	General	kavgada istekli ve canlı	desirous [obsolete] adj.
326	General	canlı ve net şekilde betimleyen	graphical adj.
327	General	tez canlı	long-winded adj.
328	General	aşırı canlı hareket eden	on adj.
329	General	aşırı canlı	overlusty adj.
330	General	fazla canlı	overvivid adj.
331	General	kanlı canlı	rosy adj.
332	General	tez canlı	rushing adj.
333	General	(canlı organizmada kısım) şişmiş	incrassate adj.
334	General	(canlı organizmada kısım) şişmiş	incrassated adj.
335	General	tez canlı	feathered adj.
336	General	tez canlı	pellmell adj.
337	General	tez canlı	fikish adj.
338	General	çok canlı	firecracker adj.
339	General	kanlı canlı	flesh-and-blood adj.
340	General	canlı büyümesine benzer şekilde ortaya çıkıp gelişen	organic adj.
341	General	(topluluk) canlı karakterlere sahip olarak yorumlayan	organic adj.
342	General	canlı yeşil	prasinous adj.
343	General	tez canlı	precipitant adj.
344	General	canlı tutulan	preserved adj.
345	General	kanlı canlı	rose-colored adj.
346	General	kanlı canlı	rose-coloured adj.
347	General	yarı canlı olan	semivif adj.
348	General	kanlı canlı	fresh adj.
349	General	tez canlı	snell adj.
350	General	daha canlı	sprier adj.
351	General	en canlı	spriest adj.
352	General	tez canlı	stickle [dialect] [uk] adj.
353	General	insan düzeyinde olmayan canlı grubuna ait	subhuman adj.
354	General	insan düzeyinde olmayan canlı grubuna özgü	subhuman adj.
355	General	insan düzeyinde olmayan canlı grubu ile ilgili	subhuman adj.
356	General	kısmen canlı olan	subvitalized adj.
357	General	aşırı canlı	superreal adj.
358	General	canlı bir şekilde	colorfully adv.
359	General	canlı biçimde	vividly adv.
360	General	canlı bir şekilde	sappily adv.
361	General	canlı bir biçimde	buxomly adv.
362	General	canlı bir şekilde	gaily adv.
363	General	canlı bir şekilde	briskly adv.
364	General	canlı olarak	rousingly adv.
365	General	canlı bir şekilde	burbly adv.
366	General	canlı bir şekilde	picturesquely adv.
367	General	en canlı ve heyecanlı durumunda	in a full swing adv.
368	General	canlı bir şekilde	livingly adv.
369	General	canlı bir şekilde	animately adv.
370	General	canlı bir biçimde	chipperly adv.
371	General	canlı bir şekilde	buoyantly adv.
372	General	canlı bir şekilde	bouncily adv.
373	General	canlı bir biçimde	colourfully adv.
374	General	canlı bir biçimde	breezily adv.
375	General	canlı bir şekilde	perkily adv.
376	General	canlı bir biçimde (ses)	vibrantly adv.
377	General	canlı müzik eşliğinde	accompanied by live music adv.
378	General	canlı müzik eşliğinde	accompanied with live music adv.
379	General	canlı bir şekilde	spryly adv.
380	General	canlı bir biçimde	colorfully adv.
381	General	canlı bir şekilde	colourfully adv.
382	General	canlı/açık/net/detaylı	graphically adv.
383	General	hızlı ve canlı şekilde	à gogo adv.
384	General	canlı bir şekilde	alacriously adv.
385	General	canlı bir şekilde	rattlingly adv.
386	General	canlı bir şekilde	vively adv.
387	General	canlı şekilde	lifely adv.
388	General	canlı bir şekilde	lively adv.
389	General	(radyo veya televizyon istasyonunda) canlı yayında	on-air adv.
390	General	canlı bir şekilde	rosily adv.
391	General	canlı bir biçimde	rousingly adv.
392	General	canlı bir şekilde	inexhaustedly adv.
393	General	canlı müzik yaparak	in concert adv.
394	General	canlı rock müzik çalarak	in concert adv.
395	General	canlı bir şekilde	feistily adv.
396	General	canlı bir organizma gibi	organically adv.
397	General	canlı biçimde	freshly adv.
398	General	canlı bir şekilde	sprightfully adv.
399	General	canlı bir şekilde	spritefully adv.
400	General	canlı anlamı veren ön ek	ont- pref.
401	General	canlı anlamı veren ön ek	ont- pref.
402	General	canlı madde anlamı veren ön ek	plasm- pref.
403	General	canlı renk anlamı veren ön ek	pyr- pref.
404	General	canlı renk anlamı veren ön ek	pyro- pref.
405	General	çok sayıda kas yapısına sahip canlı anlamı veren son ek	-mya suf.
406	General	çok düzenli kas yapısına sahip canlı anlamı veren son ek	-mya suf.
Phrasals
407	Phrasals	iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek	graft (something) on v.
408	Phrasals	(birine/bir şeye) bir şeyin canlı örneği olmak	represent to (someone or something) v.
409	Phrasals	yaşadığı (bir şeyi) canlı bir şekilde tekrar hatırlamak	live (something) over again v.
410	Phrasals	yaşadığı (bir şeyi) canlı bir şekilde tekrar hatırlamak	play (something) over v.
411	Phrasals	iki canlı şeyi (bitki, insan dokusu) birbiriyle birleştirmek	graft on v.
412	Phrasals	yaşadığı (bir şeyi) canlı bir şekilde tekrar hatırlamak	play over v.
413	Phrasals	-e (bir şeyin) canlı örneği olmak	represent to v.
Phrases
414	Phrases	her canlı bir gün ölümü tadacaktır	every living thing will die one day expr.
Proverb
415	Proverb	ölü bir kahraman olmaktansa, canlı bir korkak olmayı yeğlerim	better a live coward than a dead hero
Colloquial
416	Colloquial	amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri	open-mike n.
417	Colloquial	amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri	open mic n.
418	Colloquial	amatörlerin barlarda şarkı söyledikleri veya komedyenlik yaptıkları canlı gösteri	open mike n.
419	Colloquial	ağır veya sarsak hareket eden canlı	galumpher n.
420	Colloquial	canlı hareket etmek	look alive v.
421	Colloquial	bir şeyi twitter'da canlı yayınlamak	live-tweet v.
422	Colloquial	twitter'da bir etkinliği canlı paylaşmak	live-tweet v.
423	Colloquial	canlı ve enerjik	pizazzy adj.
424	Colloquial	en son nisan ayında canlı görüldü	last seen alive in april expr.
425	Colloquial	(birinin) bir tek (birini) canlı canlı yemediği kaldı	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.
426	Colloquial	(biri) neredeyse (birini) canlı canlı yiyecekti	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.
427	Colloquial	biraz parlaklık, canlı renk	a pop of color expr.
Idioms
428	Idioms	canlı hedef	a live one n.
429	Idioms	canlı/hareketli	bright young thing n.
430	Idioms	canlı/hareketli	bright young thing n.
431	Idioms	bir şeyin canlı örneği	a walking (something) n.
432	Idioms	canlı (bir şey)	a walking (something) n.
433	Idioms	bir şeyin canlı örneği	a walking n.
434	Idioms	canlı ansiklopedi	a walking encyclopedia n.
435	Idioms	canlı ve coşkulu	the cut and thrust of something n.
436	Idioms	canlı cenaze	a bag of bones n.
437	Idioms	kedi gibi dokuz canlı	a cat has nine lives n.
438	Idioms	tez canlı	a live wire n.
439	Idioms	bir kadın oyuncuyla flört edebilmek için sık sık tiyatroya veya canlı performanslara giden adam	stage-door johnny n.
440	Idioms	canlı/enerjik görünen kimse	image of health n.
441	Idioms	canlı renkleri olan banknot	monopoly money n.
442	Idioms	bir para biriminin canlı renklere sahip banknotları	monopoly money n.
443	Idioms	monopoly oyununda kullanılan paralar gibi canlı renkleri olan banknotlar	monopoly money n.
444	Idioms	kanlı canlı insan vücudu	flesh and blood n.
445	Idioms	hareketli/canlı bir yer	a hive of activity n.
446	Idioms	bir şeyin canlı örneği	(very) picture of something n.
447	Idioms	canlı sözlük	a walking dictionary n.
448	Idioms	canlı ansiklopedi	a walking encyclopedia n.
449	Idioms	canlı sözlük	a walking thesaurus n.
450	Idioms	-in canlı kanıtı	living proof that n.
451	Idioms	'-in canlı örneği	living proof that n.
452	Idioms	-in canlı kanıtı	(the) living proof that n.
453	Idioms	'-in canlı örneği	(the) living proof that n.
454	Idioms	-in canlı kanıtı	(the) living proof of n.
455	Idioms	'-in canlı örneği	(the) living proof of n.
456	Idioms	hayatın en canlı/güzel evresi	the flower of youth n.
457	Idioms	dokuz canlı	nine lives n.
458	Idioms	ateşi harsız fakat canlı tutmak için kömür veya közleri külle kaplamak	bank a fire v.
459	Idioms	ilgiyi canlı tutmak	keep the pot boiling v.
460	Idioms	canlı ve enerjik hissetmek	feel one's oats v.
461	Idioms	dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak	be on the ball v.
462	Idioms	dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak	have something on the ball v.
463	Idioms	canlı performans vermek	go live v.
464	Idioms	dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak	have on the ball v.
465	Idioms	canlı yayına bağlanmak	go live v.
466	Idioms	ilgisini canlı tutmak	keep someone's attention v.
467	Idioms	ilgisini canlı tutmak	hold someone's attention v.
468	Idioms	ilgiyi canlı tutmak	keep the pot boiling v.
469	Idioms	kanlı canlı olmak	be full of beans v.
470	Idioms	canlı bir başlangıç yapmak	go off at score v.
471	Idioms	bir şeyi daha canlı, çekici hale getirmek	zhoosh something up v.
472	Idioms	canlı olmak	be a box of birds [australia/new zealand] v.
473	Idioms	(bir şeyin) canlı kanıtı olmak	be living proof of (something) v.
474	Idioms	bir şeyin canlı kanıtı/örneği olmak	be living proof of something v.
475	Idioms	(bir şeyin) canlı örneği olmak	be the picture of (something) v.
476	Idioms	canlı ve enerjik hissetmek	feel oats v.
477	Idioms	dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak	have something/a lot on the ball [us] v.
478	Idioms	(birinin) ilgisini canlı tutmak	hold (one's) attention v.
479	Idioms	ilgisini canlı tutmak	hold attention v.
480	Idioms	yeteneklerini canlı tutmak	keep your hand in v.
481	Idioms	çok canlı	merry as a grig adj.
482	Idioms	çok canlı	lively as a grig adj.
483	Idioms	kanlı canlı	big as life adj.
484	Idioms	neşeli ve canlı	bright-eyed and bushy-tailed adj.
485	Idioms	bizi bir (canlı canlı) yemediği kaldı	did everything he could 'cept eat us expr.
486	Idioms	çok canlı	as fresh as a daisy expr.
487	Idioms	canlı ve azimli	the cut and thrust of something expr.
488	Idioms	çok neşeli ve canlı	brighteyed and bushy tailed expr.
489	Idioms	çok neşeli ve canlı	bright-eyed and bushy tailed expr.
490	Idioms	canlı bir şekilde	up a storm expr.
491	Idioms	kedi gibi dokuz canlı	like a cat with nine lives expr.
492	Idioms	canlı (büyükbaş hayvan)	on the hoof expr.
493	Idioms	canlı (besi/çiftlik hayvanı)	on the hoof expr.
494	Idioms	kanlı canlı	large as life expr.
495	Idioms	(biri) kedi gibi dokuz canlı	(someone) has nine lives expr.
496	Idioms	canlı örneği	a picture of expr.
497	Idioms	canlı örneği	the picture of expr.
498	Idioms	çok canlı	at fever pitch expr.
499	Idioms	kanlı canlı	bigger than life and twice as ugly expr.
500	Idioms	en enerjik/canlı dönemde	in prime expr.