up - Turc Anglais Dictionnaire

up

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "up" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 88 résultat(s)

Anglais Turc
General
up v. ayağa kalkmak
He will be up and about in a week.
Bir hafta içinde ayağa kalkacak.

More Sentences
up adj. yükselmiş
The sun is already up.
Güneş zaten yükselmiş.

More Sentences
up adj. ümitli
Are you up for that?
Bunun için ümitli misin?

More Sentences
up adj. yüksek
Gas prices are up.
Benzin fiyatları yüksek.

More Sentences
up adj. ayakta
Tom wasn't surprised that Mary was still up.
Tom, Mary'nin hâlâ ayakta olmasına şaşırmadı.

More Sentences
up adj. olmakta
What's up?
Ne mi oldu?

More Sentences
up adj. hazır
This measure is also up and running.
Bu tedbir de hazır ve çalışıyor.

More Sentences
up adj. dik
She held her head up bravely.
Başını cesurca dik tuttu.

More Sentences
up adj. yataktan kalkmış
I was up before dawn.
Şafaktan önce yataktan kalkmıştım.

More Sentences
up adj. bitmiş
Time is up now.
Süre şu an bitmiştir.

More Sentences
up adv. sonuna kadar
It must, however, be made clear that this must be kept up to the very end.
Bununla birlikte bunun sonuna kadar sürdürülmesi gerektiği açıkça belirtilmelidir.

More Sentences
up adv. yukarda
The flag is up.
Bayrak yukarda.

More Sentences
up adv. yukarıya doğru
The feminisation of politics is achieved from the bottom up and by pursuing the struggle outside Parliament.
Siyasetin feminizasyonu aşağıdan yukarıya doğru ve mücadelenin Parlamento dışında sürdürülmesiyle sağlanır.

More Sentences
up adv. dikkate alarak
Yes, that is a suggestion we will take up.
Evet, bu öneriyi dikkate alacağız.

More Sentences
up prep. tepesinde
The sun is up.
Güneş tepede.

More Sentences
up prep. yukarıya
She lifted the box up.
Kutuyu yukarıya kaldırdı.

More Sentences
Politics
up adj. aday olan
Tom isn't up for re-election.
Tom yeniden aday olmayacak.

More Sentences
Common Usage
up interj. yukarı
General
up n. uyarıcı
up n. artış
up n. çıkış
up v. yükseltmek
up v. artırmak
up adj. üstün
up adj. kabarık
up adj. keyifli
up adj. çıkmış
up adj. ayaklanmış
up adj. özellikle kuzeyde veya yukarıda olan bir yeri gösteren söz öbeği
up adj. yukarı giden
up adj. önde
up adj. olmuş
up adj. yukarıdaki
up adj. yüksekte
up adj. çalışır
up adj. (yol) onarımda
up adj. ayağa kalkmış
up adj. yukarı bakan
up adj. yukarı hareket eden
up adj. yukarıya dönük
up adj. heyecanlanmış
up adj. değerlendirilen
up adj. incelenen
up adj. bitirilmiş
up adj. bilgili
up adj. haberdar
up adj. son gelişmeler ile ilgili bilgi sahibi
up adj. tehlikede
up adv. ileri
up adv. tamamen
up adv. yukarıda
up adv. sıkı sıkı
up adv. görünerek
up adv. belirerek
up adv. hesaba katarak
up adv. göz önünde bulundurarak
up adv. yoğun bir şekilde
up adv. heyecanla
up adv. daha çok
up adv. daha yoğun
up adv. daha yüksek seviyede
up adv. tamamen
up adv. durma noktasına gelecek şekilde
up adv. her biri
up adv. ayrı
up adv. parçalar halinde
up prep. kuzeye
up prep. yukarı
up prep. yukarısında
up prep. ileride
up prep. yukarısına
Law
up adj. yargı sürecinde olan
up adj. suçlanan
Politics
up adj. adaylığını koymuş
Technical
up adj. çalışır
up adv. -e kadar
Aeronautic
up adv. -e kadar
Marine
up adj. gitmek üzere olan
up adj. hareket eden
up adv. rüzgar yönünde
up prep. karşı
up prep. ters olarak
up prep. -e doğru
Military
up expr. kaldır! komutu
Sport
up adj. önde olan
Baseball
up adj. vuruş sırası gelen
Slang
up adj. mutlu ve heyecanlı
up adj. sevinçten havalara uçan

Sens de "up" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
follow-up n. takip
I also believe that it is necessary for ourselves in Parliament to monitor such follow-up from the sidelines.
Ayrıca Parlamento olarak bizim de bu tür bir takibi kenardan izlememizin gerekli olduğuna inanıyorum.

More Sentences
hurry up v. acele etmek
Hurry up, guys, you're going to be late.
Acele edin arkadaşlar, geç kalacaksınız.

More Sentences
put up with v. katlanmak
We just have to put up with it, as it were.
Biz buna öylece katlanmak zorundayız, her nasılsa o şekilde.

More Sentences
chop up v. doğramak
Mary cut herself while she was chopping up onions.
Mary soğan doğrarken kendini kesti.

More Sentences
pile up v. yığmak
Keiko deftly piles up the dishes and takes them to the sink.
Keiko bulaşıkları ustalıkla yığıyor ve lavaboya götürüyor.

More Sentences
cheer up v. neşelendirmek
The boy told a lie, probably to cheer up his parents.
Çocuk muhtemelen ebeveynlerini neşelendirmek için yalan söyledi.

More Sentences
cover up v. örtmek
Cover up the injured man with this blanket.
Yaralı adamı bu battaniyeyle örtün.

More Sentences
speed up v. hızlandırmak
We must speed up the process.
Süreci hızlandırmalıyız.

More Sentences
cheer up v. neşelenmek
She needs a little cheering up.
Biraz neşelenmeye ihtiyacı var.

More Sentences
sum up v. özetlemek
To sum up, ladies and gentlemen, I have outlined for you the work programme of the Laeken European Council.
Özetle, bayanlar ve baylar, sizlere Laeken Avrupa Konseyi'nin çalışma programını özetledim.

More Sentences
break up v. ayrılmak
The enlargement negotiations are broken up into 38 different chapters.
Genişleme müzakereleri 38 farklı başlığa ayrılmıştır.

More Sentences
clean up v. temizlemek
Now the operators will also have to clean up content.
Şimdi operatörler de içeriği temizlemek zorunda kalacaklar.

More Sentences
stand up v. ayağa kalkmak
I applaud the fact that the European Union wants to stand up for these people.
Avrupa Birliği'nin bu insanlar için ayağa kalkmasını alkışlıyorum.

More Sentences
pile up v. birikmek
Structural Funds payments have piled up to an alarming extent.
Yapısal Fon ödemeleri endişe verici ölçüde birikmiştir.

More Sentences
blow up v. patlatmak
After you blow up those balloons, could you sweep the room?
Şu balonları patlattıktan sonra odayı süpürür müsün?

More Sentences
pick up v. toplamak
They are left to pick up the pieces, so they need help.
Parçaları toplamak onlara kalıyor, bu yüzden yardıma ihtiyaçları var.

More Sentences
throw up v. kusmak
Personally, it makes me want to throw up.
Şahsen bende kusma isteği uyandırıyor.

More Sentences
give up v. bırakmak
Iraq agreed, among other things, to give up all its weapons of mass destruction and long-range missiles.
Irak, diğer hususların yanı sıra, tüm kitle imha silahlarını ve uzun menzilli füzelerini bırakmayı kabul etmiştir.

More Sentences
warm up v. ısıtmak
Will you warm up the soup?
Çorbayı ısıtır mısın?

More Sentences
stand up v. kalkmak
Have no fear, and stand up, for I love you.
Korkusuz ol ve kalk ayağa, çünkü seviyorum seni.

More Sentences
get up v. kalkmak
I do hope you think it is worthwhile getting up that early.
Umarım o kadar erken kalkmaya değeceğini düşünüyorsundur.

More Sentences
set up v. kurmak
The Radio and Television Supreme Board (RTUK) was set up in 1994 in order to control terrestrial broadcasting.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), karasal yayıncılığı kontrol etmek amacıyla 1994 yılında kurulmuştur.

More Sentences
wake up v. uyanmak
Along the way, nations have woken up and governments have woken up.
Yol boyunca uluslar uyandı ve hükümetler uyandı.

More Sentences
use up v. tüketmek
Tom used up all his money.
Tom bütün parasını tüketti.

More Sentences
give up v. vazgeçmek
If today we give up any coordination of economic policies, what will be left of our ability to use the euro?
Bugün ekonomi politikalarının koordinasyonundan vazgeçersek, Euro'yu kullanma kabiliyetimizden geriye ne kalır ki?

More Sentences
end up v. sonuçlanmak
I am sure that this is perfectly understandable in principle, but it always ends up being about questions of detail.
Bunun prensipte son derece anlaşılabilir olduğundan eminim, ancak her zaman ayrıntılarla ilgili sorularla sonuçlanıyor.

More Sentences
show up v. ortaya çıkmak
Aya's been gone since the bugs showed up.
Aya, bu böceklerin ortaya çıkmasından sonra kayboldu.

More Sentences
call up v. telefon etmek
Ever since that little kid called up everyone wants to call and tell me to kill myself.
O küçük çocuk aradığından beri herkes telefon edip kendimi öldürmemi söylüyor.

More Sentences
open up v. açmak
There are new opportunities now that Kabul has been opened up.
Kabil'in önü açıldığı için artık yeni fırsatlar var.

More Sentences
stuck-up adj. burnu havada
Tom is stuck-up.
Tom burnu havada.

More Sentences
sober up v. ayılmak
I went for a walk to try to sober up.
Ayılmaya çalışmak için yürüyüşe gittim.

More Sentences
General
waking up n. uyanma
Waking up is the opposite of falling asleep.
Uyanmak, uykuya dalmanın tam tersidir.

More Sentences
break up n. dağılma
We had this problem with an ACP meeting, which broke up as a result.
Bu sorunu ACP toplantısında da yaşadık ve toplantı bu nedenle dağıldı.

More Sentences
bringing up n. yetiştirme
Bringing up a baby is hard work.
Bir bebek yetiştirmek zordur.

More Sentences
piling up n. birikme
I can see the requests to speak piling up on my desk.
Masamda biriken konuşma taleplerini görebiliyorum.

More Sentences
break-up n. dağılma
The major powers bear a huge part of the responsibility for the break-up of the former Yugoslavia.
Büyük güçler, eski Yugoslavya'nın dağılmasındaki sorumluluğun büyük bir kısmını taşımaktadır.

More Sentences
make-up n. yapı
However, one can question whether a government of a different make-up would have managed to make the same progress.
Bununla birlikte farklı bir yapıya sahip bir hükümetin aynı ilerlemeyi sağlayıp sağlayamayacağı sorgulanabilir.

More Sentences
clean-up n. temizleme
No longer should the public bear the burden of clean-up costs when often the polluter has walked away.
Çoğu zaman kirleten çekip gitmişken, temizleme masraflarının yükünü artık kamu üstlenmemelidir.

More Sentences
hang-up n. takıntı
She's got a hang-up about me being perfect.
Onun benim mükemmel olmam hakkında bir takıntısı var.

More Sentences
cover-up n. örtbas
That is when secrecy and cover-up begin.
İşte o zaman gizlilik ve örtbas başlıyor.

More Sentences
follow-up n. takip etme
I have three follow-up points in relation to what you have said.
Söylediklerinizle ilgili olarak takip etmem gereken üç nokta var.

More Sentences
hold-up n. gecikme
This will avoid bureaucratic hold-ups, which result in constant bottlenecks and delays.
Bu sayede sürekli darboğazlara ve gecikmelere yol açan bürokratik tıkanıklıklar önlenecektir.

More Sentences
pick-up n. pikap
This category may also include pick-ups.
Bu kategori, pikapları da içerebilir.

More Sentences
set-up n. yapı
That is why we must take an extremely careful approach to changing the set-up of the COM in tobacco.
İşte bu nedenle tütünde COM'un yapısını değiştirmek için son derece dikkatli bir yaklaşım benimsemeliyiz.

More Sentences
up-to-date information n. güncel bilgi
Electric computers provide managers with detailed, up-to-date information.
Elektrikli bilgisayarlar yöneticilere detaylı ve güncel bilgiler sağlar.

More Sentences
set-up n. durum
This revealed a grotesque set-up in terms of its lack of legal legitimacy.
Bu durum, yasal meşruiyetten yoksun olması bakımından grotesk bir düzeneği ortaya çıkarmıştır.

More Sentences
tune-up n. ayar
I think it needs a tune-up.
Sanırım bir ayara ihtiyacı var.

More Sentences
pick-up n. kamyonet
Tom drives a black pick-up truck.
Tom siyah bir kamyonet kullanıyor.

More Sentences
warm-up n. ısınma
The athletes engaged in a rigorous warm-up before the race.
Sporcular yarıştan önce ısınma hareketleri yaptı.

More Sentences
washing-up n. bulaşık yıkama
She always got out of washing-up.
O, her zaman bulaşık yıkamaktan kaytarırdı.

More Sentences
breaking up n. (çiftlerin) ayrılması
After breaking up with his girlfriend he moped around the house for a whole month.
Kız arkadaşından ayrıldıktan sonra bir ay boyunca evin içinde aylak aylak dolaştı.

More Sentences
mock-up n. tam boy maket
The architect presented a mock-up of the building.
Mimar, binanın tam boy maketini sergiledi.

More Sentences
back up plan n. yedek plan
Tom had a back up plan in case something went wrong.
Bir şeyin aksama ihtimaline karşın Tom'un bir yedek planı vardı.

More Sentences
washing-up liquid (uk) n. bulaşık deterjanı
There are still far too many deaths as a result of children drinking washing-up liquids or cleaning fluids.
Çocukların bulaşık deterjanı ya da temizlik sıvısı içmesi sonucu hala çok fazla ölüm vakası yaşanmaktadır.

More Sentences
touch-up n. rötuş
The landscape painter made some touch-ups to the painting.
Manzara ressamı tabloda bazı rötuşlar yaptı.

More Sentences
make up with v. barışmak
I made up with her.
Onunla barıştım.

More Sentences
sweep up v. süpürmek
We need to sweep up the dust.
Tozu süpürmemiz gerekir.

More Sentences
put up with (a pain, sorrow) v. acıya katlanmak
Tom put up with the pain.
Tom acıya katlandı.

More Sentences
give up v. teslim etmek
The police asked the criminal to give up his gun.
Polis suçludan silahını teslim etmesini istedi.

More Sentences
round up v. toplamak
The government started rounding up and arresting dissenters, idealists, and Esperanto-speakers.
Hükümet muhalifleri, idealistleri ve Esperanto dilini konuşanları toplayıp tutuklamaya başladı.

More Sentences
brush up v. bilgiyi tazelemek
She studied abroad in order to brush up her English.
İngilizce bilgisini tazelemek için yurt dışında eğitim gördü.

More Sentences
roll up v. gelmek
The hedgehog rolled up into a ball.
Kirpi bir top haline geldi.

More Sentences
Common Usage
shut up v. susturmak
blow up v. şişirmek
straighten up v. doğrulmak
line up v. sıralanmak
curl up v. kıvırmak
froth up v. köpürtmek
freshen up v. ferahlamak
break up v. ilişkiyi kesmek
pay up v. tamamen ödemek
pay up v. borcunu kapamak
sum up v. toplamak
follow-up v. izlemek
show up v. çıkagelmek
work up v. geliştirmek
work up v. körüklemek
call up v. anımsamak
pull up v. yukarı çekmek
dress up v. giydirmek
sober somebody up v. ayıltmak
General
being puffed up with pride n. kabarma
foul up n. karışıklık
sprouting up n. türeme
start up n. başlangıç
summing up n. özetleme
push up n. şınav
rounding up n. yuvarlama
making up n. uydurma
bringing up n. terbiye
tune up n. ses açma
look up table n. taramalı tablo
split up n. ayrılma
puffing up n. şişirme
jump up and down n. başlama noktası
fire something up n. fayrap etmek (soba/kalorifer vb'ni)
step up n. yürüme yolu
top up electricity n. ilave elektrik
lace up n. bağcıklı ayakkabı
filling up n. siltasyon
digging up n. eşme
living up to n. daha önceden belirlenmiş olan standartları karşılama
wake up service n. uyandırma servisi
being choked up n. tıkanıklık
kick up n. kışkırtma
pump up n. değişiklik
money gathered up from a crowd n. parsa
easing up on foreign investment n. yabancı ülkelerdeki yatırımlarda kolaylık
sprining up n. türeme
crack up n. güçten düşme
cutting up n. doğrama
living up to n. birinin beklentilerini karşılama
back up electricity n. yedek elektrik
standing up n. kıyam
soaking up n. ıslanma
summing up n. özet
choking up n. tıkama
warning up n. uyarma
heating up n. ısınma
blowing something up n. şişirme
adopted girl brought up as a servant n. ahretlik
winding up n. kurgu
speed up n. tüzük
silting up n. siltasyon
breaking up n. parçalayan
breaking up n. ayrılma (sevgiliden)
breaking up n. ilişkiyi bitirme
blazing up n. alevlenme
coil up n. mesafeleri kapatma
coil up n. ileriye yanaşma
runner up n. ikinci gelen
runner up n. ikinci (yarış)
runner up n. yarışta ikinci gelen
runner up n. yarış ikincisi
bringing up n. çocuk terbiyesi
close up n. samimi anlatım
close up n. yakın görüş
smash up n. şiddetli çarpışma
setting up n. kurma
dial up signal n. çevir sinyali
company sign up n. şirkete kaydolma
blood build up n. kan toplama
blood build up n. kanlanma
top up card n. ekstra sim kart
top up card n. ekstra kontör
page up n. önceki sayfa
kick up n. kavga
punch up n. kavga
lock up n. karşılıklı ketlenme
year of start up n. başlangıç yılı
big close-up n. yakın çekim
booze-up n. alem
back-up n. yedekli
blow-up n. patlama
blowing-up n. patlama
bang-up n. müthiş
blow-up n. infilak
blow-up n. büyültme
big close-up n. baş plan
booze-up n. cümbüş
booze-up n. içki alemi
get-up n. düzen
make-up n. terkip
call-up n. çağrı
make-up n. yaradılış
hold-up n. tıkanıklık
higher-up n. yüksek düzey
hook-up n. bağlantı
crack-up n. çökme
hard-up family n. düşük gelirli aile
hook-up n. birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması
bust-up n. çıngar
make-up n. doğa
burst-up n. cümbüş
lock-up n. bloke etme
build-up n. yığılma
made-up clothes n. konfeksiyon
make-up n. yapılış
follow-up n. tetkikin devamı
bust-up n. tartışma
crack-up n. yıkılma
build-up n. artırma
frame-up n. entrika
flare-up n. parlama
follow-up n. izlem
get-up-and-go n. enerji
burst-up n. patlama
cover-up n. gizleme
built-up area n. yerleşim alanı
close-up n. çok yakından alınan fotoğraf
casting-up n. toplama
make-up n. bileşim
make-up n. yapım
follow-up n. tepki
built-up area n. meskun yer
make-up n. maya
get-up n. dış görünüş
follow-up n. takip etmede kullanılan herhangi bir şey
cover-up n. saklama
let-up n. dinme
make-up n. kişilik
make-up remover n. makyaj temizleyicisi
frame-up n. üçkağıt
hold-up n. engel
make-up examination n. bütünleme
frame-up n. dolap
make-up base n. makyaj bazı
follow-up n. takviye
flare-up n. öfke
kick-up n. gürültü
burst-up n. batma
extreme close-up n. ayrıntı çekimi
make-up n. tasarım
make-up n. süs
make-up n. tertip
make-up n. telafi çalışması
higher-up n. üst düzey
bust-up n. ağız kavgası
build-up n. reklam
make-up artist n. makyajcı
hook-up n. ilişki
cock-up n. dağınıklık
cover-up n. örtme
build-up n. toplanma
make-up n. mizanpaj
built-up area n. yapılaşmış alan
make-up room n. makyaj odası
let-up n. azalma
make-up n. düzen
hook-up n. birkaç radyo istasyonunu birleştirme
follow-up studies n. takip çalışmaları
eye make-up n. göz makyajı
burst-up n. alem
turn-up n. kıvrık paça
send-up n. parodi
setting-up n. ayarlama
washing-up liquid n. sıvı bulaşık deterjanı
washing-up bowl n. bulaşık tası
pop up stopper n. pop-up engelleyici
step-up n. artma
run-up n. hamle
snarl-up n. keşmekeş
smash-up n. çarpışma
set-up n. proje
snarl-up n. trafik sıkışıklığı
slip-up n. aksilik
split-up n. ayrılma
set-up n. şike
pop up stopper n. pop-up önleyici
police line-up n. polis kordonu
smash-up n. (uçak) yere çakılma
up-market n. pahalı mal satılan yer
run-up n. hız kazanma
wake-up call n. uyandırma ikazı
nosh-up n. büyük öğün
tie-up n. bağ
setting-up exercises n. jimnastik
speed-up n. hızlanma
tune-up n. ayarlama
mix-up n. anlaşmazlık
step-up n. artış
tune-up n. motor ayarı
mix-up n. karışık durum
up-to-dateness n. güncellik
split-up n. yarılma
nosh-up n. dört dörtlük öğün
put-up job n. şike
toss-up n. hangi seçeneğin daha iyi olduğu hiç belli olmayan bir durum
tie-up n. tıkanıklık
slip-up n. sürçme
smash-up n. çöküş
pick-up n. plakçalar
split-up n. paylaştırma
washing-up n. bulaşıklar
punch-up n. dövüş
pick-me-up n. canlandırıcı içki
smash-up n. parçalanma
smash-up n. araba kazası
put-up job n. danışıklı dövüş
up-to-date program n. güncel program
washing-up cloth n. bulaşık bezi
washing-up n. bulaşık
write-up n. rapor
wrap-up n. özet
wrap-up n. sonuç
wrap-up n. başlık
write-up n. eleştiri yazısı
setting up time n. hazırlık süresi
setting up n. tesis
make up water n. ilave su
make up water n. katma suyu
pop-up n. fırlatıcı
pop-up n. hoplatıcı
write-up n. kritik
write-up n. makale
write-up n. yazı
starting-up n. çalıştırmaya başlama
summing-up n. özet
up thrust n. yeryüzü kabuğundaki kabarıklık
up thrust n. yukarı zorlama
sinking up the ground n. toprak kayması
build-up over years n. yılların birikimi
check-up n. tepeden tırnağa sağlık muayenesi
check-up n. check up
cultural make up n. kültürel doku
breaking up n. ayrılma
foul-up n. büyük hata
foul-up n. aptalca hata
a mountain of washing up n. dağ gibi bulaşık
make-up news n. şişirme haber
make-up news n. uydurma haber
mock-up n. tam boy model
close follow-up n. yakın takip
speeding up the process n. süreci hızlandırma
blow-up bed n. şişme yatak
the breaking up of the crowd n. kalabalığın dağılması
heavy make-up n. ağır makyaj
make-up man n. erkek güzellik uzmanı
make-up man n. erkek makyöz
rising up n. yükselme
children up to three years of age n. üç yaşına kadar olan çocuklar
experiences up to now n. şimdiye kadarki deneyimler
experiences up to now n. şu ana kadarki tecrübeler
top-up n. (üstüne) eklenen miktar
match-up n. eşleştirme
match-up n. eşleşme
pull-up n. barfiks
blocked-up nose n. tıkanık/tıkanmış burun
paste-up n. örnek sayfa
make up kit n. makyaj seti
make up kit n. makyaj takımı
beat-up boat n. eski ve dökük tekne
dress-up game n. giysi oyunu
fold-up bike n. katlanır bisiklet
fold-up bicycle n. katlanır bisiklet
looking up n. iyiye gitme
looking up n. düzelme
follow-up question n. ek soru
follow-up question n. (bir önceki sorunun mealinde onu takip eden) devam/takip sorusu
pin-up model n. pin-up kızı
pin-up model n. poster kızı
pin-up model n. pin-up modeli
pin-up girl n. pin-up kızı
root dye/touch-up n. dip boya
pin-up model n. takvim güzeli
up-and-over-door n. (garaj/depo için) yukarı açılır-kapanır kapı
washing-up liquid (uk) n. bulaşık sabunu
climbing up n. tırmanma
menu set up n. menü kurulumu
warm-up suit n. eşofman
start off as a waiter and end up as the owner of the restaurant n. restoranda garson olarak çalışmaya başlayıp sonunda restoranın sahibi olmak
blowing up n. yerle bir olma
blowing up n. patlama
blowing up n. şişme
blowing up n. büyüme
blowing up n. şişkin hale gelme
blowing up n. yerle bir etme
blowing up n. havaya uçma
blowing up n. havaya uçurma
blowing up n. büyütülme
make-up table n. makyaj masası
close-up n. yakın plan
half up half down n. saçın bir kısmını arkadan birleştirerek, bir kısmını ise açık bırakacak şekilde toplama biçimi
shake-up n. yeniden oluşturma
check-up n. genel sağlık kontrolü
slip-up n. hata
line-up n. saf
line-up n. dizi
mark-up n. fiyat artışı
line-up n. konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası
hook-up n. ittifak
crack-up n. kaza
hook-up n. birleşme
hook-up n. anlaşma
line-up n. sıra
mock-up n. model
shake-up n. yeniden organize etme
check-up n. sağlık yoklaması
mock-up n. örnek
slip-up n. falso
slip-up n. yanlış
hook-up n. bağlantı şeması
check-up n. inceleme
mark-up n. alış ve satış fiyatları arasındaki fark
touch-up n. düzeltme
up-sizing n. boyutlarını büyütme
made-up name n. uydurma isim
chin-up bar n. barfiks
pick-up service n. götürme-getirme servisi/hizmeti
bunged up nose n. tıkalı burun
bunged up nose n. dolu burun
stand-up reception n. ayaküstü resepsiyon
top-up n. kontör yükleme
call-up papers n. askerlik kağıtları
call-up papers n. askere çağrılma kağıtları
set-up n. tezgah
pick-me-up n. enerji deposu şey
pick-me-up n. enerji veren şey
thumbing up a ride n. otostop
vocal warm-up n. sessel ısınma
total up n. toplam
fry-up n. ingiliz usulü kahvaltı
flip-up sunglasses n. çift kapaklı güneş gözlüğü
made up story n. uydurma hikaye
two-up n. çift-para atma oyunu
parent pick up n. çocuğu okuldan ebeveyinlerinin alması
follow-up measures n. takip önlemleri
woman make-up artist n. kadın makyöz
woman make-up artist n. kadın makyöz
warm-up laps n. ısınma turları (araba yarışlarında)
warm-up lap n. ısınma turu
flights up n. kat (apartmanın katı)
backing up n. araçla geri geri gitme
backing up n. anarya
slow build up n. yavaş yavaş gelişme
slow build up n. ağır ağır gelişme
make-up artist n. makyöz
make-up artist n. makyör
up-dos n. saçın aşağıda topuz yapılması
warm-up games n. ısınma oyunları
call-up n. paf takımından profesyonel takıma çıkan oyuncu
call-up n. genç takımından profesyonel takıma çıkan oyuncu
call-up n. genç takımından profesyonel takıma çağrılma
caller-up n. telefondaki kişi
caller-up n. telefonla arayan kimse
rave-up n. coşkulu veya enerjik müzik performansı
rave-up n. gürültülü eğlence
catch-up n. telafi
catch-up n. bir dezavantajın üstesinden gelmeyi amaçlayan strateji
catch-up n. miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış
backer–up n. destekçi
backer–up n. destek olan kimse
backer–up n. (amerikan futbolunda) ikinci hat savunma oyuncusu
backer–up n. metal şeritler arasına takvimler monte eden işçi
tie-up n. kesinti
tie-up n. sekte
tie-up n. münasebet
beat-up-van n. eski ve dökük kamyonet
tie-up n. trafiğin kilitlenmesi
tie-up n. işletmenin askıya alınması
tie-up n. üretimin durması
tie-up [obsolete] n. iplerle başa tutturulan peruk
ton-up n. saatte yüz mil veya daha fazla hız yapmayı seven kimse
touch-up n. yenileme
touch-up n. renovasyon
touch-up n. rötuşlama
touch-up n. kamçı vuruşu
touch-up n. ipucu
toss-up n. eşit şans
toss-up n. eşit ihtimal
standing up n. ayakta durma
standing up n. ayağa kalkma
an ace up your sleeve n. avantaj olarak kullanılacak bir şey
bust-up n. kavga
toss-up n. yazı tura
toss-up n. yazı tura atma
lash-up n. geçici düzenleme
backer-up n. sponsor
wind-up toy n. kurmalı oyuncak
slip up v. hata yapmak
shut up v. ağzını kapamak
check up v. soruşturmak
wrap up v. ambalaj yapmak
buoy up v. yüzdürmek
pull up v. yetişmek
fancy up v. süslemek
speed up v. tezleştirmek
piece up v. yamamak
link up v. birleştirmek
sop up v. çekmek
smother up v. örtbas etmek
jump up and down v. hoplayıp zıplamak
wrap up v. sarıp sarmalamak
give a leg up v. yardım etmek
be taken up with v. ile meşgul olmak
stand up to v. kafa tutmak
toughen up v. sertleştirmek
roll up v. yanaşmak
be fed up with v. gına getirmek
fat up v. semirtmek
go up v. yükselmek (fiyat)
drag up v. kurcalamak
slop up v. höpürdeterek içmek
play up v. abartmak
close up v. kapatmak (işyerini)
swell up v. şişmek
spew up v. çıkarmak
be up to one's eyes in debt v. gırtlağına kadar borçlu olmak
call something up v. hatırlatmak
step up v. hızlanmak
fasten up v. bağlamak
pick up v. anlamak
hold up v. direnmek
put up with v. hazmetmek
straight oneself up v. doğrulmak
be made up of v. ibaret olmak
haul up v. yön değiştirmek
get worked up v. galeyana gelmek
count up v. toplamını bulmak
blow something up v. havaya uçurmak