yürütmek - Turc Anglais Dictionnaire

yürütmek

Sens de "yürütmek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 95 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yürütmek conduct v.
Each state is free to conduct diplomatic relations with any other.
Her devlet bir diğeriyle diplomatik ilişkiler yürütmekte serbesttir.

More Sentences
yürütmek carry out v.
Some States, as you know, have carried out humanitarian missions in Iraq at national level.
Bildiğiniz üzere bazı Devletler Irak'ta ulusal düzeyde insani yardım misyonları yürütmüşlerdir.

More Sentences
yürütmek perform v.
All together there are around 5100 Auditors/Controllers performing audit tasks in Turkey.
Türkiye'de toplamda yaklaşık 5100 Denetçi/Kontrolör denetim görevi yürütmektedir.

More Sentences
General
yürütmek wage v.
The company is waging a legal battle against its competitor.
Şirket, rakibine karşı yasal bir mücadele yürütüyor.

More Sentences
yürütmek push v.
This debate is one that we are pushing quite vigorously with our development partners.
Bu tartışma, kalkınma ortaklarımızla birlikte oldukça güçlü bir şekilde yürüttüğümüz bir tartışmadır.

More Sentences
yürütmek implement v.
In the work implementing Tampere we have five outstanding directives on the table?
Tampere'de yürütülen çalışmalarda masada bekleyen beş direktifimiz var.

More Sentences
yürütmek pursue v.
During the Spanish Presidency, the Union has also pursued intense external activity.
İspanya Dönem Başkanlığı sırasında Birlik yoğun bir dış faaliyet yürütmüştür.

More Sentences
yürütmek steal v.
Someone stole my umbrella.
Birisi şemsiyemi yürütmüş.

More Sentences
yürütmek walk v.
Sami was walking his dog.
Sami köpeğini yürütüyordu.

More Sentences
yürütmek carry out v.
And allow me to say that, as Chairman, I have been very honoured to carry out this task.
Ve Başkan olarak bu görevi yürütmekten büyük onur duyduğumu belirtmeme izin verin.

More Sentences
yürütmek execute v.
Parliament has to play an even greater role in the interinstitutional communication strategy executed by the Commission.
Parlamento, Komisyon tarafından yürütülen kurumlar arası iletişim stratejisinde daha da büyük bir rol oynamalıdır.

More Sentences
yürütmek march v.
Napoleon marched his armies into Russia.
Napolyon ordularını Rusya'ya yürüttü.

More Sentences
yürütmek boost v.
The kid boosted a stick of gum from the market.
Çocuk marketten bir sakız yürütmüş.

More Sentences
Technical
yürütmek run v.
The Join Multimedia programme run by Siemens is a case in point.
Siemens tarafından yürütülen Join Multimedia programı bunun bir örneğidir.

More Sentences
yürütmek conduct v.
We now need to acquire the instruments to conduct our policy.
Şimdi politikamızı yürütmek için gerekli araçları edinmemiz gerekiyor.

More Sentences
General
yürütmek go through with v.
yürütmek scrounge v.
yürütmek heist v.
yürütmek advance v.
yürütmek pinch v.
yürütmek swipe v.
yürütmek purloin v.
yürütmek help v.
yürütmek prosecute v.
yürütmek snaffle v.
yürütmek pilfer v.
yürütmek stage v.
yürütmek sneak v.
yürütmek prig v.
yürütmek make somebody walk v.
yürütmek dismiss v.
yürütmek make away with v.
yürütmek cabbage v.
yürütmek move v.
yürütmek collar v.
yürütmek carry something out v.
yürütmek lift v.
yürütmek nick v.
yürütmek fort v.
yürütmek hold down v.
yürütmek propel v.
yürütmek filch v.
yürütmek enforce v.
yürütmek snitch v.
yürütmek walk away with v.
yürütmek take up v.
yürütmek carry on v.
yürütmek drive v.
yürütmek mastermind v.
yürütmek walk off with v.
yürütmek give a start v.
yürütmek set going v.
yürütmek secrete v.
yürütmek co-opt v.
yürütmek bear v.
yürütmek bribe [obsolete] v.
yürütmek mitch [dialect] v.
yürütmek lurch [obsolete] v.
yürütmek demean [obsolete] v.
yürütmek deport v.
yürütmek paddle v.
yürütmek ordain v.
yürütmek scrunt v.
yürütmek shank [scotland] v.
yürütmek smouch v.
yürütmek smug v.
yürütmek snake v.
yürütmek snap v.
yürütmek direct v.
Phrasals
yürütmek cabbage onto (someone or something) v.
yürütmek spirit off v.
yürütmek spirit away v.
yürütmek carry off v.
yürütmek conduct out v.
yürütmek rip off v.
yürütmek nick off v.
Colloquial
yürütmek bite v.
yürütmek doink v.
yürütmek yoink v.
Idioms
yürütmek make out v.
yürütmek keep the ball rolling v.
Trade/Economic
yürütmek execute v.
yürütmek implement v.
Law
yürütmek enforce v.
yürütmek put into force v.
yürütmek constitute v.
Technical
yürütmek drive v.
Computer
yürütmek go-ahead v.
yürütmek execute v.
Medical
yürütmek develop v.
Archaic
yürütmek solicit v.
Slang
yürütmek klepto v.
yürütmek wog v.
yürütmek cly v.
British Slang
yürütmek jack v.

Sens de "yürütmek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 290 résultat(s)

Turc Anglais
General
soruşturma yürütmek carry out investigation v.
We must therefore carry out investigations for UNAMA.
Bu nedenle UNAMA için soruşturmalar yürütmeliyiz.

More Sentences
kampanya yürütmek conduct a campaign v.
He conducted a campaign against the Treaty of Amsterdam, and now he is conducting one against the Treaty of Nice.
Amsterdam Antlaşmasına karşı bir kampanya yürüttü ve şimdi de Nice Antlaşmasına karşı bir kampanya yürütüyor.

More Sentences
lobi faaliyeti yürütmek lobby v.
The military-industrial complex is organising in order to lobby Brussels intensively.
Askeri-endüstriyel kompleks Brüksel'de yoğun bir lobi faaliyeti yürütmek üzere örgütleniyor.

More Sentences
mantık yürütmek reason v.
How do we reason with her?
Onunla nasıl mantık yürütürüz?

More Sentences
Phrasals
aşamalı olarak uygulamak/yürütmek phase in v.
The same principles apply, although again this will need to be looked at and phased in.
Aynı ilkeler geçerlidir ancak yine de bunun incelenmesi ve aşamalı olarak uygulanması gerekecektir.

More Sentences
General
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse lock operator n.
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse lock keeper n.
görevi baraj kapağının kontrolünü yapıp bakımını yürütmek olan kimse lock tender n.
inancını yaymak veya insani yardım faaliyetleri yürütmek üzere dini otoritelerce yetkilendirilen vekillik mission n.
(öküzleri yürütmek için kullanılan) üvendire oxgoad n.
akıl yürütmek reason v.
ders yürütmek instruct v.
işlemleri yürütmek carry out operations v.
yürütmek (satranç/dama taşını) move v.
gemisini yürütmek manage one's affairs well v.
fikir yürütmek put forward an idea v.
birinin cebindekileri yürütmek pick someone's pocket v.
fikir yürütmek opine v.
geri yürütmek back v.
kalem yürütmek write v.
saman altından su yürütmek do something secretly v.
başarıyla yürütmek bring off v.
soruşturma yürütmek conduct investigation v.
yeniden yürütmek playback v.
temas yürütmek maintain contact with v.
çalışma yürütmek perform a work or a study v.
çalışma yürütmek carry out a work or a study v.
çalışma yürütmek carry on a work or a study v.
çalışma yürütmek do a work or a study v.
proje yürütmek carry out a project v.
proje yürütmek run a project v.
faaliyet yürütmek do activity v.
kampanya yürütmek run a campaign v.
fikir yürütmek state one's opinion v.
faaliyet yürütmek carry out an activity v.
faaliyet yürütmek undertake an activity v.
faaliyet yürütmek conduct an activity v.
operasyon yürütmek carry out an assault v.
operasyon yürütmek carry out an operation v.
operasyon yürütmek perform an operation v.
operasyon yürütmek lead an operation v.
hizmet yürütmek run service v.
hizmet yürütmek give service v.
hizmet yürütmek operate service v.
lobi faaliyeti yürütmek carry out lobbying activities v.
lobi faaliyeti yürütmek conduct lobbying activities v.
görev yürütmek perform a task v.
görev yürütmek carry on a task v.
başkanlığını yürütmek hold the presidency of v.
mantık yürütmek make reasoning v.
mantık yürütmek reason something out v.
(işi) iyi yürütmek hold down v.
tahmin yürütmek compute v.
bir yere bağlanmış palaman çekerek yürütmek warp v.
kürekle yürütmek row v.
inceleme yürütmek conduct an investigation v.
projeyi yürütmek execute a project v.
muhalefet yürütmek oppose v.
projeyi yürütmek carry out a project v.
projeyi yürütmek run a project v.
fikir yürütmek give an opinion v.
mütalaa yürütmek express an opinion v.
mütalaa yürütmek give an opinion v.
fikir yürütmek express an opinion v.
işlem yürütmek perform an operation v.
işbirliği yürütmek carry out cooperation v.
bir firmanın işlerini yürütmek administer v.
süreci etkin yürütmek manage the process efficiently v.
anket yürütmek conduct a questionnaire v.
ilişkileri yürütmek maintain relationships v.
kürek ile yürütmek (sandalı vb) row a boat v.
politika yürütmek follow a policy v.
bir arada yürütmek carry out in cooperation v.
bir arada yürütmek carry out collectively v.
politika yürütmek pursue a policy v.
bir hesabı yürütmek maintain an account v.
ilişki yürütmek handle a relationship v.
ilişki yürütmek run a relationship v.
ilişki yürütmek keep a relationship going v.
ilişki yürütmek manage a relationship v.
ilişki yürütmek continue a relationship v.
ilişki yürütmek maintain a relationship v.
ortak yürütmek co-execute v.
ortak yürütmek carry out together v.
ortak yürütmek carry out jointly v.
ortak yürütmek run together v.
birlikte yürütmek run together v.
bir programı yürütmek run a program v.
ikisini bir arada yürütmek manage both v.
rutin/olağan bir soruşturma yürütmek do a routine investigation v.
araştırma yürütmek carry out research v.
görevini yürütmek carry out (his/her) duty v.
araştırma veya inceleme yürütmek conduct v.
araştırma yürütmek conduct a research v.
tahmin yürütmek estimate v.
proje yürütmek conduct a project v.
işlem yürütmek execute transaction v.
su tahliyesi faaliyetleri yürütmek conduct water evacuation efforts v.
fikir yürütmek formulate an idea/opinion v.
yürütmek (kanun/anlaşma) police v.
daha sonra fikir yürütmek second-guess v.
akıl yürütmek ratiocinate v.
yeniden yürütmek reconduct v.
tekrar yürütmek re-execute v.
(faiz vb) yürütmek apply v.
deney yürütmek run experiment v.
tekerlekler üstünde yürütmek wheel v.
kırbaçlayarak yürütmek whip v.
ite kaka yürütmek harry v.
(atı) tempolu yürütmek breeze v.
hatalı tahmin yürütmek miscompute v.
dini bir görev yürütmek mission v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionarize v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionarise v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionize v.
misyonerlik faaliyeti yürütmek missionise v.
(taarruz veya savaş) başlatıp yürütmek mount v.
tanıdık ortamda iş yürütmek move v.
ayaklıkları andıran sırıklarla nehir teknesini sığlıklarda yürütmek grasshopper v.
birden fazla faaliyeti dönüşümlü yürütmek multiplex v.
fikir yürütmek opinion [dialect] v.
tahmin yürütmek rove [obsolete] v.
akıl yürütmek rove [obsolete] v.
şehir ve kasabaların ana caddelerinde halkla buluşarak seçim kampanyası yürütmek main-street [canada] v.
fazla yürütmek overmarch v.
tahmin yürütmek infer v.
özenle yürütmek wear [uk] v.
yamuk yürütmek crab v.
hızla iş yürütmek dash v.
(birini) yardımla yürütmek dawd v.
yabancı ülkede ayaklanmacı veya devrimci faaliyetler yürütmek filibuster v.
daha çok akıl yürütmek outreason v.
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı iş faaliyetlerini yürütmek service v.
ateşli kampanya yürütmek crusade v.
bir şeyi el altından yürütmek skilder v.
soruşturma yürütmek investigate v.
Phrasals
zorluklara rağmen yürütmek pull off v.
(birisi ya da bir şeyden) (bir şey) yürütmek cop (something) from (someone or something) v.
birinden ya da bir şeyden bir şey yürütmek cop something from someone or something v.
(bir şeyden veya bir yerden) bir şeyi yürütmek abstract (something) from (something or some place) v.
iteleye-kakalaya yürütmek push someone along v.
ortak çalışma yürütmek associate oneself with someone or something v.
-yle işleri yapmak/yürütmek operate on something v.
faaliyetini (bir yerde) yürütmek base in v.
faaliyetini (bir yerde) yürütmek base in v.
bir şeyi bir şeyin içine itmek/yürütmek grind something into something v.
bir şeyi bir şeyin içine itmek/yürütmek grind something in v.
bir şeyi alıp yürütmek/devam ettirmek run with something v.
bir şeyi devralıp onu azimle/bağımsız bir şekilde yürütmek run with something v.
tekerlekli bir aracı bir yerde iterek yürütmek wheel around v.
itinayla yürütmek nurse along v.
titizlikle yürütmek nurse along v.
'-den yürütmek abstract from v.
bir şeyi yürütmek carry something off v.
bir şeyi başarıyla yürütmek carry something off v.
kendi işlerini yürütmek hold forth v.
'-den (bir şey) yürütmek cop from v.
(biriyle/bir şeyle) iş yürütmek deal with (someone or something) v.
(bir şeyi) her şeye rağmen sürdürmek/tamamlamak/yürütmek go through with (something) v.
işlerini (bir yerde/bir yerden) yürütmek operate from (some place) v.
(biri/bir şey) üzerinde (bir işlem) yürütmek/gerçekleştirmek perform (something) on (someone or something) v.
üzerinde (bir işlem) yürütmek/gerçekleştirmek perform on v.
(birinden/bir şeyden) yürütmek pilfer from (someone or something) v.
(biri) için bir şey yürütmek/aşırmak pinch for v.
'-den bir şey yürütmek/araklamak pinch from v.
(birinden bir şey) yürütmek/araklamak pinch from (one) v.
(bir şeyi) yürütmek/yönetmek preside at (something) v.
(atı) dinlendirerek yürütmek cool out v.
Proverb
aynı anda iki işi yürütmek iki işi de düzgün yapamamaya neden olur a man cannot serve two masters
Colloquial
bir şeyi yürütmek (çalmak) gack something v.
bir şey yürütmek filch something v.
bir şeyi yürütmek yoink something v.
Idioms
mutlu evlilik yürütmek trot in double harness v.
birinin yerine işi yürütmek hold the fort v.
bir şeyi kararlılıkla yürütmek take something by the throat v.
birinin yerine işi yürütmek hold down the fort v.
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek have several irons in the fire v.
işleri nizam içinde yürütmek get one's ducks in a row v.
işleri nizam içinde yürütmek have one's ducks in a row v.
işleri nizam içinde yürütmek have ducks in a row v.
kalem yürütmek write v.
saman altından su yürütmek keep one's cards close to one's vest v.
saman altından su yürütmek keep one's cards close to one's chest v.
saman altından su yürütmek play one's cards close to one's vest v.
saman altından su yürütmek play one's cards close to one's chest v.
saman altından su yürütmek do things under the rose v.
(yokluğunda) işi yürütmek hold down the fort v.
(yokluğunda) işi yürütmek hold the fort v.
birinin yerine işi yürütmek man the fort v.
(yokluğunda) işi yürütmek man the fort v.
birini yola yakın taraftan değil duvar tarafından yürütmek give the wall v.
yakasından tutup ayak parmakları üstünde yürütmek walk spanish v.
gemisini istediği gibi yürütmek have everything one's own way v.
gemisini istediği gibi yürütmek have it all one's own way v.
birden fazla işi üstlenmek/yürütmek wear several hats v.
aynı anda birçok işi yürütmek wear too many hats v.
aynı anda iki iş birden yürütmek wear two hats v.
iki (birden fazla)iş birden yürütmek wear two hats (more than one hat) v.
bir işi (kendisi) yürütmek/yapmak take (something) into (one's) own hands v.
suçluyu fotoğrafları/vidosu çekilsin diye halkın arasında yürütmek perp walk v.
suçluyu ifşa etmek için halkın arasında yürütmek perp walk v.
bir işin bir çok farklı yönünü bir arada yapmak/yürütmek be the chief cook and bottle washer v.
lafla peynir gemisi yürütmek hem and haw [us] v.
(bir şey) olarak iki işi/görevi eş zamanlı olarak yürütmek do double duty as (something) v.
işleri nizam içinde yürütmek get ducks in a row v.
dolaylı yoldan yürütmek get in through the back door v.
el altından yapmak/yürütmek get in through the back door v.
işleri nizam içinde yürütmek get your ducks in a row v.
işleri nizam içinde yürütmek have your ducks in a row [us] v.
işleri nizam içinde yürütmek get/have your ducks in a row v.
işleri nizam içinde yürütmek get/have (all) your ducks in a row [us] v.
bir şeyleri başlatmak/sürdürmek/yürütmek get/keep/set/start the ball rolling v.
işleri nizam içinde yürütmek have all (of) (one's) ducks in a row v.
gemisini istediği gibi yürütmek have it (one's) way v.
seçim kampanyası yapmak/yürütmek be on the hustings v.
(birçok/birkaç) işi bir arada yürütmek keep (an amount of) balls in the air v.
(biri) yokken onun işini yürütmek keep (one's) (something) warm v.
(birini) yürütmek keep (someone) on (their) feet v.
aynı anda bir çok işi yürütmek keep balls in the air v.
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek keep balls in the air v.
aynı anda bir çok işi yürütmek juggle balls in the air v.
birçok/birkaç işi bir arada yürütmek juggle balls in the air v.
bir şeyi birinin yerine yürütmek keep something warm for someone v.
saman altından su yürütmek keep your cards close to your chest v.
saman altından su yürütmek play your cards close to your chest v.
saman altından su yürütmek keep your cards close to your vest v.
saman altından su yürütmek play your cards close to your vest v.
saman altından su yürütmek keep/hold/play your cards close to your chest v.
(bir şeyi) yürütmek make a go of (something) v.
(birinin) cebindekileri çalmak/yürütmek pick (one's) pocket v.
saman altından su yürütmek play (something) close to (one's) chest v.
saman altından su yürütmek play (something) close to the vest v.
saman altından su yürütmek play (something) close to one's vest v.
saman altından su yürütmek play cards close to chest v.
saman altından su yürütmek play it close to one's chest v.
birinin cenaze/defin işlemlerini yürütmek/yerine getirmek send someone to glory v.
kendisi yürütmek/yapmak take into one's own hands v.
(birini) çok fazla yürütmek walk (one's) feet off v.
Trade/Economic
bir işi planlayıp başarı ile yürütmek, yönetmek, düzenlemek mastermind v.
faiz yürütmek apply interest v.
iş yürütmek conduct the business v.
işleri yürütmek carry on the business(es) v.
iş yürütmek carry on a business v.
işleri yürütmek conduct the business v.
iş yürütmek run the business v.
iş yürütmek carry on the business(es) v.
işleri yürütmek run the business v.
iş yürütmek conduct a business v.
reklam kampanyası yürütmek run an advertising campaign v.
reklam kampanyası yürütmek run an ad blitz v.
reklam kampanyası yürütmek run an ad campaign v.
Law
usulsüz dava yürütmek pettifog v.
Politics
lobi faaliyeti yürütmek amacıyla birleşmiş bir grup cabal n.
müzakereleri yürütmek conduct negotiations v.
muhalefet yürütmek engage in opposition activities v.
küçük kasabalara kısa ziyaretler yaparak seçim kampanyası yürütmek whistle-stop v.
Technical
benzetim yürütmek simulate v.
Computer
silisyumlu yarıiletkenin küçük kristalinden oluşan ve entegre bir devrede bir dizi elektronik işlevi yürütmek için üretilmiş bir elektronik cihaz microprocessor chip n.
sorgu yürütmek run query v.
yürütmek (programı) run v.
(eşten eşe bağlantı ağı üzerinden) haberleşme trafiğini yürütmek peer v.
konuşmaya benzer bir etkileşim yürütmek converse v.
Mechanic
(bir dizi makine operasyonunu) tekrar yürütmek recycle v.
Textile
(çok renkli örgüde) ip yürütmek strand v.
(örgü ipini) arkadan yürütmek strand v.
Marine
abd donanmasında deniz, sahil ve ırmaklardaki özel harekatları yürütmek için eğitilip teçhiz edilmiş tim sea-air-land team n.
gemiyi karaya doğru yürütmek stand in the land v.
(yelken vb) yürütmek light v.
kargo yükleme ve indirme faaliyeti yürütmek stevedore v.
abd donanmasında deniz, sahil ve ırmaklardaki özel harekatları yürütmek için eğitilip teçhiz edilmiş tim seal abrev.
Medical
hastayı parsiyel yük verererek mobilize etmek/yürütmek ambulate with partial weight-bearing v.
Biology
toplanmış dna dizilerinden üretilen ve proteinlerin hastalıklardaki metabolik işlevlerini incelemek, yeni ilaçlar sentezlemek ve diğer proteomik araştırmaları yürütmek için kullanılan protein koleksiyonu library n.
Social Sciences
doğa tarihi araştırmaları yürütmek naturalise v.
doğa tarihi araştırmaları yürütmek naturalize v.
Literature
diyaloğu yürütmek dialogize v.
diyaloğu yürütmek dialogise v.
Religious
1732'de fakirler arasında misyonerlik yürütmek amacıyla kurulan katolik örgütün üyesi olan kimse redemptorist n.
resmen tanınmış kilise disiplinini yürütmek için görev yapan mahkemeler ecclesiastical courts n.
(anglikanizm) papaz yönetimindeki idari bölgenin işlerini yürütmek üzere papaz sınıfına mensup olmayan kimselerden seçilmiş kurul parochial church council n.
Military
(askeri) faaliyet yürütmek operate v.
Baseball
vurucuyu yürütmek için topa vurmak yerine topu bilerek atmak pitch around v.
Archaic
tüccarların iş yürütmek için buluştukları yer change n.
fikir yürütmek opiniate v.
resmi danışmanlığını yürütmek solicit v.
el altından yürütmek subtract v.
Slang
(bir şeyden/birinden bir şey) yürütmek filch (something) from (someone or something) v.
(birinden) bir şey yürütmek filch something (from someone) v.
(bir şeyden/birinden) bir şey yürütmek filch something (from someone/something) v.
el altından yürütmek klepto v.
el altından yürütmek snake [australia] v.