Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
neck
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"neck"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 66 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
neck
i.
boyun
General
2
Genel
neck
i.
yaka (elbisede)
3
Genel
neck
i.
boğaz
4
Genel
neck
i.
boyun (şişede)
5
Genel
neck
i.
berzah
6
Genel
neck
i.
sap (telli çalgılarda)
7
Genel
neck
i.
yaka
8
Genel
neck
i.
boyun
9
Genel
neck
i.
kıstak
10
Genel
neck
i.
(giyside) yaka
11
Genel
neck
i.
dil
12
Genel
neck
i.
kıl payı
13
Genel
neck
i.
burun farkı
14
Genel
neck
i.
art
15
Genel
neck
i.
peş
16
Genel
neck
i.
bölge
17
Genel
neck
i.
bölüm
18
Genel
neck
f.
sarmaş dolaş olmak
19
Genel
neck
f.
yiyişmek
20
Genel
neck
f.
sarılmak
21
Genel
neck
f.
koklaşmak
22
Genel
neck
f.
sarmaş dolaş öpüşmek
23
Genel
neck
f.
sarmaş dolaş sarılmak
24
Genel
neck
f.
boynuna sertçe şaplak atmak
25
Genel
neck
f.
başını kesmek
26
Genel
neck
f.
kellesini uçurmak
27
Genel
neck
f.
boynunu kırarak öldürmek
28
Genel
neck
f.
etrafına bir oluk yaparak çapını azaltmak
Colloquial
29
Konuşma Dili
neck
i.
utanmazlık
30
Konuşma Dili
neck
i.
küstahlık
31
Konuşma Dili
neck
f.
sıkıca kavrayarak sevgiyle öpmek
32
Konuşma Dili
neck
f.
kesiti daralmak
Technical
33
Teknik
neck
i.
boyun
34
Teknik
neck
i.
kaplarda ağza yakın dar kısım
35
Teknik
neck
i.
muylu (merdane)
Textile
36
Tekstil
neck
i.
düğmelerde ipin bağlandığı sap kısmı
Architecture
37
Mimarlık
neck
i.
sütun kornişi
38
Mimarlık
neck
i.
sütunda başın hemen altındaki dar kısım
Construction
39
İnşaat
neck
i.
dik veya çift katlı bir duvarın her iki tarafına yerleştirilmiş, özel ölçüleri olan bir tuğla duvar
40
İnşaat
neck
i.
köprü
Automotive
41
Otomotiv
neck
i.
boyun
Aeronautic
42
Havacılık
neck
i.
kaplarda ağza yakın dar kıısm
Mining
43
Maden
neck
i.
değerli taşın dar ve dikey gövdesi
Anatomy
44
Anatomi
neck
i.
vücutta bir organ veya bölümün daralan kısmı
45
Anatomi
neck
i.
rahim boynu
46
Anatomi
neck
i.
serviks
47
Anatomi
neck
i.
boyun
Dentistry
48
Diş Hekimliği
neck
i.
dişin taç ve kök arasında kalan kısmı
Printing
49
Baskı Teknikleri
neck
i.
yazı tipi karakteri üzerinde yükseltilmiş eğim
Gastronomy
50
Mutfak
neck
i.
gerdan
Marine Biology
51
Deniz Biyolojisi
neck
i.
istiridye gibi çift kabuklu yumuşakçalarda emici boru
Botanic
52
Botanik
neck
i.
kabak gibi meyvelerin ince ucu
53
Botanik
neck
i.
bitkinin sapı ve kökü arasındaki varsayımsal sınır
54
Botanik
neck
i.
kök boynu
Breeding
55
Hayvancılık
neck
f.
(hayvanları) boynuna halat takarak gevşek bir şekilde birbirine bağlamak
Geography
56
Coğrafya
neck
i.
kıstak
57
Coğrafya
neck
i.
dar toprak parçası
Geology
58
Jeoloji
neck
i.
sönmüş volkanın ağzını kapatan ve çevresindeki kayaların aşınmasıyla ortaya çıkan katı lav bloğu
Hunting
59
Silah/Atıcılık
neck
i.
yivli silah kovanlarında çekirdeği kavrayan kısım
Music
60
Müzik
neck
i.
çalgı sapı
61
Müzik
neck
i.
sap
62
Müzik
neck
i.
telli çalgılarda sap
63
Müzik
neck
i.
yaylı ve telli çalgılarda sap
Printery
64
Matbaa
neck
i.
yazıcıda başı omuza bağlayan kısım
British Slang
65
İngiliz Argosu
neck
f.
içmek
66
İngiliz Argosu
neck
f.
öpüşmek
"neck"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
pain in the neck
i.
baş belası
2
Yaygın Kullanım
back of the neck
i.
ense
General
3
Genel
nape of the neck
i.
ense
4
Genel
neck (bottle)
i.
boğaz (şişe)
5
Genel
neck rigidity
i.
ense sertliği
6
Genel
v neck
i.
v şeklindeki yaka
7
Genel
base of the neck
i.
ense kökü
8
Genel
stiff neck
i.
tutulmuş boyun
9
Genel
neck stiffness
i.
ense sertliği
10
Genel
stiff neck
i.
inatçılık
11
Genel
the scruff of the neck
i.
ense
12
Genel
polo neck
i.
boğazlı yaka
13
Genel
neck exercise
i.
boyun egzersizi
14
Genel
neck stiffness
i.
boyun tutulması
15
Genel
the nape of the neck
i.
ense
16
Genel
stiff neck
i.
boyun tutulması
17
Genel
neck strap
i.
boyun askısı
18
Genel
crew neck
i.
sıfır yaka
19
Genel
ewe-neck
i.
kavisli boyun
20
Genel
swan-neck
i.
kuğu boynu
21
Genel
neck rest
i.
boyunluk
22
Genel
soft curve of one's neck
i.
boynunun yumuşak kavisi
23
Genel
neck float
i.
boyun simidi
24
Genel
neck pillow
i.
boyun yastığı
25
Genel
neck ache
i.
boyun ağrısı
26
Genel
neck pain
i.
boyun ağrısı
27
Genel
tie neck dress
i.
boyundan bağlı elbise
28
Genel
neck lanyard
i.
boyun askı ipi
29
Genel
neck-gear
i.
diş teli
30
Genel
neck-scarf
i.
fular
31
Genel
halter-neck
i.
boyundan askı
32
Genel
bull neck
i.
boğanın boyun postundan yapılan deri
33
Genel
bull neck
i.
kısa, kalın ve güçlü boyun
34
Genel
polo-neck collar
i.
balıkçı yaka
35
Genel
polo-neck collar
i.
polo yaka
36
Genel
stiff neck
i.
kibirli kimse
37
Genel
stiff neck
i.
kurumlu kimse
38
Genel
stiff neck
i.
gururlu kimse
39
Genel
stiff neck
i.
mağrur kimse
40
Genel
stiff neck
i.
kendini beğenmiş kimse
41
Genel
stiff neck
i.
burnu havada kimse
42
Genel
stiff neck
i.
tepeden bakan kimse
43
Genel
stiff neck
i.
dikbaşlı kimse
44
Genel
break one's neck
f.
kendini paralamak
45
Genel
break one's neck
f.
boynu kırılmak
46
Genel
break one's neck
f.
paralanmak
47
Genel
break one's neck
f.
dişini tırnağına takmak
48
Genel
risk one's neck
f.
hayatını tehlikeye koymak
49
Genel
breathe down somebody's neck
f.
başına dikilmek
50
Genel
take somebody by the scruff of the neck
f.
enselemek
51
Genel
have a stiff neck
f.
boynu tutulmak
52
Genel
seize by the neck
f.
ensesinden yakalamak
53
Genel
have a crick in one's neck
f.
boynu tutulmak
54
Genel
break one's neck
f.
boynunu kırmak
55
Genel
be neck and neck
f.
kafa kafaya gitmek
56
Genel
be neck and neck
f.
başa baş gitmek
57
Genel
be neck and neck
f.
başabaş gitmek
58
Genel
be a millstone about one's neck
f.
ayak bağı olmak
59
Genel
be a millstone round one's neck
f.
ayak bağı olmak
60
Genel
have a sore neck
f.
boynu tutulmak
61
Genel
hug someone's neck
f.
boynuna sarılmak
62
Genel
stab someone in the neck
f.
birini boynundan bıçaklamak
63
Genel
break one’s neck
f.
boynunu kırmak
64
Genel
slip and break one’s neck
f.
kayıp boynunu kırmak
65
Genel
throw one's arms around one's neck
f.
boynuna sarılmak
66
Genel
crane one's neck
f.
boynunu uzatmak
67
Genel
neck-rein
f.
dizginlerini çekerek atı yönlendirmek
68
Genel
neck-rein
f.
çekilen dizgine göre yönlenmek (at)
69
Genel
break the neck
f.
boynunu kırmak
70
Genel
having a neck
s.
boğazlı
71
Genel
having a neck
s.
boyunlu
72
Genel
low-neck
s.
dekolte
73
Genel
polo-neck
s.
boğazlı
74
Genel
roll-neck
s.
balıkçı yakalı (giysi)
75
Genel
without neck
s.
boyunsuz
76
Genel
neck and crop
zf.
hepsi birden
77
Genel
neck and neck
zf.
başabaş
78
Genel
neck and crop
zf.
hep beraber
79
Genel
neck and neck
zf.
başa baş
80
Genel
neck and neck
zf.
müsavi
81
Genel
neck and neck
zf.
yarışta at başı beraber
82
Genel
neck and crop
zf.
tamamiyle
83
Genel
neck and neck
zf.
kafa kafaya
84
Genel
neck and crop
zf.
tamamen
85
Genel
by the scruff of the neck
zf.
ensesinden
86
Genel
neck and neck
zf.
pek yakın
87
Genel
by a neck
zf.
kıl payı
88
Genel
neck and crop
zf.
palas pandıras
89
Genel
neck and neck
zf.
at başı beraber
90
Genel
on the neck of
zf.
ardı sıra
91
Genel
on the neck of
zf.
yakından takipte
92
Genel
on the neck of
zf.
kısa süre sonra
Phrasals
93
Öbek Fiiller
neck down
f.
kafaya dikmek
94
Öbek Fiiller
neck down
f.
fondip yapmak
95
Öbek Fiiller
neck down
f.
bir dikişte içmek
96
Öbek Fiiller
neck down
f.
mermi kovanını daraltmak
97
Öbek Fiiller
neck down
f.
kovanın çapını (daha küçük kalibreli bir mermiye göre) ayarlamak
98
Öbek Fiiller
neck up
f.
mermi kovanını genişletmek
99
Öbek Fiiller
neck up
f.
kovanın çapını (daha büyük kalibreli bir mermiye göre) ayarlamak
Phrases
100
İfadeler
by the nape of (one's) neck
zf.
ensesinden/yakasından (tutarak/yakalayarak)
101
İfadeler
by the nape of (one's) neck
zf.
ensesine/yakasına (yapışarak)
102
İfadeler
by the nape of its neck
zf.
ensesinden/yakasından (tutarak/yakalayarak)
103
İfadeler
by the nape of its neck
zf.
ensesine/yakasına (yapışarak)
104
İfadeler
by the nape of the neck
zf.
ensesinden/yakasından (tutarak/yakalayarak)
105
İfadeler
by the nape of the neck
zf.
ensesine/yakasına (yapışarak)
Colloquial
106
Konuşma Dili
a pain in the neck
i.
başa bela
107
Konuşma Dili
no-neck
i.
boyunsuz kimse
108
Konuşma Dili
a pain in the neck
i.
can sıkıcı
109
Konuşma Dili
pain in the neck
i.
karın ağrısı
110
Konuşma Dili
pain in the neck
i.
püsküllü bela
111
Konuşma Dili
hard neck [ireland]
i.
cesaret
112
Konuşma Dili
hard neck [ireland]
i.
gayret
113
Konuşma Dili
brass neck [uk]
i.
sinir
114
Konuşma Dili
brass neck [uk]
i.
küstahlık
115
Konuşma Dili
neck with someone
f.
biriyle yiyişmek
116
Konuşma Dili
save someone's neck
f.
birinin kıçını kurtarmak
117
Konuşma Dili
save someone's neck
f.
imdadına yetişmek
118
Konuşma Dili
save someone's neck
f.
yardımına koşmak
119
Konuşma Dili
save someone's neck
f.
yardımına yetişmek
120
Konuşma Dili
save someone's neck
f.
yardım etmek
121
Konuşma Dili
break your neck
f.
kıçını yırtmak
122
Konuşma Dili
break your neck
f.
kendini paralamak
123
Konuşma Dili
break your neck
f.
paralanmak
124
Konuşma Dili
break your neck
f.
göbeği çatlamak
125
Konuşma Dili
break your neck
f.
büyük çaba sarf etmek
126
Konuşma Dili
break your neck
f.
canını dişine takmak
127
Konuşma Dili
break your neck
f.
eşek gibi çalışmak
128
Konuşma Dili
dead from the neck up
expr.
aptal
129
Konuşma Dili
pain in the neck
expr.
can sıkıcı tip
130
Konuşma Dili
neck or nothing
expr.
her şeyi göze alarak
131
Konuşma Dili
neck or nothing
expr.
ya herrü ya merrü
132
Konuşma Dili
neck or nothing
expr.
ya hep ya hiç
133
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
şaka yapıyorsun
134
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
yok daha neler
135
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
daha neler
136
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
hadi canım
137
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
hadi ya
138
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
inanılır gibi değil
139
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
hadi canım sen de
140
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
vay anasını
141
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
vay canına
142
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
inanmam
143
Konuşma Dili
kiss mi neck back
expr.
nasıl yani
Idioms
144
Deyim
albatross around one's neck
i.
baş/başının belası
145
Deyim
brass neck [uk]
i.
cesareti olma
146
Deyim
brass neck [uk]
i.
cesaret etme
147
Deyim
brass neck [uk]
i.
bir şey yapma cesaretini gösterme
148
Deyim
brass neck [uk]
i.
cüret etme
149
Deyim
brass neck [uk]
i.
(bir şeyi yapacak) yüzü olma/bulma
150
Deyim
brass neck [uk]
i.
(bir şeyi yapacak kadar) sinirleri sağlam olma
151
Deyim
brass neck [uk]
i.
(bir şeyi yapmaya) sinirleri dayanma
152
Deyim
brass neck [uk]
i.
(bir şeyi yapmayı) gözü yeme
153
Deyim
brass neck [uk]
i.
utanmaz
154
Deyim
brass neck [uk]
i.
arsız
155
Deyim
brass neck [uk]
i.
küstah
156
Deyim
brass neck [uk]
i.
yüzsüz
157
Deyim
albatross around one's neck
i.
ayak bağı
158
Deyim
albatross round one's neck
i.
ayak bağı
159
Deyim
yoke around someone's neck
i.
ayak bağı
160
Deyim
a millstone around one's neck
i.
ayak bağı
161
Deyim
an albatross round someone's neck
i.
bahtı kara
162
Deyim
the albatross round about someone's neck
i.
bahtı kara
163
Deyim
an albatross round about someone's neck
i.
bahtı kara
164
Deyim
the albatross round someone's neck
i.
bahtı kara
165
Deyim
a crick in one's neck
i.
boyun tutulması
166
Deyim
an albatross round about someone's neck
i.
mimli
167
Deyim
an albatross round someone's neck
i.
mimli
168
Deyim
the albatross round someone's neck
i.
mimli
169
Deyim
the albatross round about someone's neck
i.
mimli
170
Deyim
a millstone around one's neck
i.
sırttaki yük
171
Deyim
yoke around someone's neck
i.
sırttaki yük
172
Deyim
albatross around one's neck
i.
sırtta yük
173
Deyim
albatross round one's neck
i.
sırtta yük
174
Deyim
pencil neck
i.
zayıf kimse
175
Deyim
pencil neck
i.
silik kimse
176
Deyim
pencil neck
i.
ezik kimse
177
Deyim
pencil neck
i.
pısırık kimse
178
Deyim
pencil neck
i.
muhallebi çocuğu
179
Deyim
pencil neck
i.
süt çocuğu
180
Deyim
pencil neck
i.
korkak kimse
181
Deyim
pencil neck
i.
akademiye/entelektüel alanlara meyilli kimse
182
Deyim
pencil neck
i.
akademiye/entelektüel alanlara yatkın kimse
183
Deyim
pencil neck
i.
akademik hayatında başarılı kimse
184
Deyim
pencil neck
i.
entelektüel kimse
185
Deyim
some neck
i.
cüret
186
Deyim
some neck
i.
arsızlık
187
Deyim
some neck
i.
yüzsüzlük
188
Deyim
some neck
i.
terbiyesizlik
189
Deyim
some neck
i.
küstahlık
190
Deyim
some neck
i.
utanmazlık
191
Deyim
some neck
i.
küstahlık, gözü karalık
192
Deyim
some neck
i.
yürek yemişlik
193
Deyim
a millstone about (one's) neck
i.
ayak bağı
194
Deyim
a millstone about (one's) neck
i.
(birini) aşağı çeken şey
195
Deyim
a millstone about (one's) neck
i.
(birinin) sırtında/omzunda yük
196
Deyim
a millstone about (one's) neck
i.
(birinin) önünde büyük/ciddi bir engel
197
Deyim
a millstone around your neck
i.
ayak bağı
198
Deyim
a millstone around your neck
i.
birini aşağı çeken şey
199
Deyim
a millstone around your neck
i.
sırtında/omzunda yük
200
Deyim
a millstone around your neck
i.
önünde büyük/ciddi bir engel
201
Deyim
a millstone round your neck [uk]
i.
ayak bağı
202
Deyim
a millstone round your neck [uk]
i.
birini aşağı çeken şey
203
Deyim
a millstone round your neck [uk]
i.
sırtında/omzunda yük
204
Deyim
a millstone round your neck [uk]
i.
önünde büyük/ciddi bir engel
205
Deyim
a millstone around somebody's neck
i.
birine ayak bağı
206
Deyim
a millstone around somebody's neck
i.
birini aşağı çeken şey
207
Deyim
a millstone around somebody's neck
i.
birinin sırtında/omzunda yük
208
Deyim
a millstone around somebody's neck
i.
birinin önünde büyük/ciddi bir engel
209
Deyim
a millstone round somebody's neck
i.
birine ayak bağı
210
Deyim
a millstone round somebody's neck
i.
birini aşağı çeken şey
211
Deyim
a millstone round somebody's neck
i.
birinin sırtında/omzunda yük
212
Deyim
a millstone round somebody's neck
i.
birinin önünde büyük/ciddi bir engel
213
Deyim
a pain in the neck [us]
i.
baş belası
214
Deyim
a pain in the neck [us]
i.
sinir bozucu kimse/şey
215
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birinin baş/başının belası
216
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birine ayak bağı
217
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birinin sırtında yük
218
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birinin önünde engel
219
Deyim
an albatross around your neck
i.
başının belası
220
Deyim
an albatross around your neck
i.
ayak bağı
221
Deyim
an albatross around your neck
i.
sırtında yük
222
Deyim
an albatross around your neck
i.
önünde engel
223
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
başının belası
224
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
ayak bağı
225
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
sırtında yük
226
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
önünde engel
227
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birinin baş/başının belası
228
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birine ayak bağı
229
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birinin sırtında yük
230
Deyim
albatross round someone's neck
i.
birinin önünde engel
231
Deyim
an albatross around your neck
i.
başının belası
232
Deyim
an albatross around your neck
i.
ayak bağı
233
Deyim
an albatross around your neck
i.
sırtında yük
234
Deyim
an albatross around your neck
i.
önünde engel
235
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
başının belası
236
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
ayak bağı
237
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
sırtında yük
238
Deyim
an albatross round your neck [uk]
i.
önünde engel
239
Deyim
brass neck/nerve [uk]
i.
cüret etme
240
Deyim
brass neck/nerve [uk]
i.
yüzü olma
241
Deyim
brass neck/nerve [uk]
i.
yüz bulma
242
Deyim
brass neck/nerve [uk]
i.
arsızlık
243
Deyim
brass neck/nerve [uk]
i.
yüzsüzlük
244
Deyim
crick in one's neck
i.
boyun tutulması
245
Deyim
crick in one's neck
i.
boynunda tutulma
246
Deyim
crick in neck
i.
boyun tutulması
247
Deyim
millstone about neck
i.
ayak bağı
248
Deyim
millstone about neck
i.
aşağı çeken şey
249
Deyim
millstone about neck
i.
sırttaki yük
250
Deyim
millstone about neck
i.
önünde büyük/ciddi bir engel
251
Deyim
your neck of the woods
i.
yaşadığı yerin civarı/çevresi
252
Deyim
your neck of the woods
i.
çevresi
253
Deyim
your neck of the woods
i.
civarı
254
Deyim
your neck of the woods
i.
dolayları
255
Deyim
your neck of the woods
i.
yaşadığı yer/bölge
256
Deyim
break the neck of
f.
ana kuvvetini yok etmek
257
Deyim
harden the neck
f.
inatçı olmak
258
Deyim
tread on the neck of
f.
ezmek
259
Deyim
tread on the neck of
f.
baskı yapmak
260
Deyim
tread on the neck of
f.
sıkıştırmak
261
Deyim
tread on the neck of
f.
tiranlık etmek
262
Deyim
tread on the neck of
f.
eziyet etmek
263
Deyim
tread on the neck of
f.
zulmetmek
264
Deyim
lay (one's) neck on the block
f.
kendini riske/tehlikeye atmak
265
Deyim
lay (one's) neck on the block
f.
riski/tehlikeyi göze almak
266
Deyim
lay (one's) neck on the block
f.
kendini ateşe atmak
267
Deyim
put your neck on the block
f.
kendini riske/tehlikeye atmak
268
Deyim
put your neck on the block
f.
riski/tehlikeyi göze almak
269
Deyim
put your neck on the block
f.
kendini ateşe atmak
270
Deyim
lay your neck on the block
f.
kendini riske/tehlikeye atmak
271
Deyim
lay your neck on the block
f.
riski/tehlikeyi göze almak
272
Deyim
lay your neck on the block
f.
kendini ateşe atmak
273
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü çekmek
274
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü yüklenmek
275
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü sırtlanmak
276
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü üstüne almak
277
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü omuzlamak
278
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe göğüs germek
279
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe dayanmak
280
Deyim
carry a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak
281
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü çekmek
282
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü yüklenmek
283
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü sırtlanmak
284
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü üstüne almak
285
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıyı/yükü omuzlamak
286
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe göğüs germek
287
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe dayanmak
288
Deyim
bear a millstone (around one's neck)
f.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak
289
Deyim
get it in the neck
f.
acımasızca azarlanmak
290
Deyim
breathe down someone's neck
f.
adım adım izlemek
291
Deyim
get it in the neck
f.
ağır biçimde eleştirilmek
292
Deyim
catch it in the neck
f.
ağır biçimde eleştirilmek
293
Deyim
break one's neck (to do something)
f.
alnının damarı çatlamak
294
Deyim
break one's neck to do something
f.
alnının damarı çatlamak
295
Deyim
break one's neck
f.
alnının damarı çatlamak
296
Deyim
get it in the neck
f.
aşağılanmak
297
Deyim
be an albatross around someone's neck
f.
ayağına bağ olmak
298
Deyim
hang someone by the neck
f.
birini asarak öldürmek
299
Deyim
hang someone by the neck
f.
birini asmak
300
Deyim
put one's neck on the line
f.
büyük bir riske girmek
301
Deyim
have the brass neck to do something (brit)
f.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
302
Deyim
down on someone's neck
f.
birinin tepesine binmek
303
Deyim
lose by a neck
f.
burun farkı ile kaybetmek
304
Deyim
breathe down someone's neck
f.
birinin tepesine dikilmek
305
Deyim
breathe down one's neck
f.
birinin tepesine binmek
306
Deyim
have the brass neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
307
Deyim
risk one's neck
f.
büyük riske girmek
308
Deyim
have the brass neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
309
Deyim
win by a neck
f.
burun farkı ile kazanmak
310
Deyim
down on someone's neck
f.
birinin ensesine binmek
311
Deyim
wring somebody's neck
f.
boğazına sarılmak
312
Deyim
have (one's) foot on (someone's) neck
f.
baskısı altında tutmak
313
Deyim
talk out (the side of) one’s neck
f.
bol keseden atmak
314
Deyim
break one's neck
f.
çok çaba sarfetmek
315
Deyim
get it in the neck
f.
cezalandırılmak
316
Deyim
break one's neck (to do something)
f.
dişini tırnağına takmak
317
Deyim
break one's neck
f.
çok çalışmak
318
Deyim
breathe down someone's neck
f.
çöküntü olmak
319
Deyim
break one's neck
f.
canını dişine takmak
320
Deyim
put neck on the line
f.
hayatını riske atmak
321
Deyim
get it in the neck
f.
fırçayı yemek
322
Deyim
grab someone by the nape of the neck
f.
ensesinden yakalamak
323
Deyim
break one's neck
f.
elinden geleni yapmak
324
Deyim
risk one's neck
f.
hayatını tehlikeye atmak
325
Deyim
breathe down someone's neck
f.
ensesinde olmak
326
Deyim
breathe down someone's neck
f.
ensesine binmek
327
Deyim
breathe down someone's neck
f.
ensesinde bitmek
328
Deyim
put neck on the line
f.
hayatını tehlikeye atmak
329
Deyim
break the neck of
f.
hakkından gelmek
330
Deyim
risk one's neck
f.
kelleyi koltuğa almak
331
Deyim
have (one's) foot on (someone's) neck
f.
köşeye sıkıştırmak
332
Deyim
have (one's) foot on (someone's) neck
f.
kontrol elinde olmak
333
Deyim
get it in the neck
f.
okkanın altına gitmek
334
Deyim
break one's neck
f.
kıçını yırtmak
335
Deyim
stick one's neck out
f.
kendini ateşe atmak
336
Deyim
risk one's neck
f.
kellesini ortaya koymak
337
Deyim
win by a neck
f.
kıl payı ile kazanmak
338
Deyim
stick one's neck out
f.
kendini zor bir duruma sokmak
339
Deyim
put one's neck on the line
f.
kendini ateşe atmak
340
Deyim
put one's neck on the block
f.
kendini riske atmak
341
Deyim
lose by a neck
f.
kıl payı ile kaybetmek
342
Deyim
lose by a neck
f.
kıl payıyla kaybetmek
343
Deyim
stick one's neck out
f.
kendini tehlikeye atmak
344
Deyim
put one's neck on the line
f.
kendini tehlikeye atmak
345
Deyim
catch it in the neck
f.
okkanın altına gitmek
346
Deyim
win by a neck
f.
kıl payıyla kazanmak
347
Deyim
put one's neck on the block
f.
riske girmek
348
Deyim
stick one's neck out
f.
riske girmek
349
Deyim
breathe down someone's neck
f.
soluğunu ensesinden ayırmamak
350
Deyim
breathe down someone's neck
f.
soluğunu hissettirmek
351
Deyim
put neck on the line
f.
riske girmek
352
Deyim
breathe down someone's neck
f.
soluğunu ensesinde hissettirmek
353
Deyim
talk out (the side of) one’s neck
f.
palavra atmak
354
Deyim
save one's neck
f.
postu kurtarmak
355
Deyim
breathe down someone's neck
f.
tepesine dikilmek
356
Deyim
breathe down someone's neck
f.
tepesinden ayrılmamak
357
Deyim
break one's neck
f.
tüm gücüyle çalışmak
358
Deyim
break one's neck
f.
(bir şeyi yapmak için) bir tarafını yırtmak
359
Deyim
breathe down someone's neck
f.
(birinin) ensesinde boza pişirmek
360
Deyim
make the hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birinin) tüylerini diken diken etmek
361
Deyim
make the hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birinin) tüylerini ürpertmek
362
Deyim
make the hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birini) dehşete düşürmek
363
Deyim
make the hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birini) korkutmak
364
Deyim
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birinin) tüylerini diken diken etmek
365
Deyim
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birinin) tüylerini ürpertmek
366
Deyim
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birini) dehşete düşürmek
367
Deyim
make one's hair stand up on the back of (one's) neck
f.
(birini) korkutmak
368
Deyim
save somebody’s (own) neck
f.
birini/kendini tehlikeden kurtarmak
369
Deyim
save somebody’s (own) neck
f.
birini/kendini felaketten kurtarmak
370
Deyim
save somebody’s (own) neck
f.
birine/kendine kötü bir şey olmasını engellemek
371
Deyim
save somebody’s (own) neck
f.
birini/kendini kötü bir durumdan kurtarmak
372
Deyim
save somebody’s (own) neck
f.
birini/kendini kurtarmak
373
Deyim
save somebody’s (own) neck
f.
birinin/kendinin paçasını kurtarmak
374
Deyim
save somebody’s (own) neck
f.
birinin/kendinin götünü kurtarmak
375
Deyim
talk through the back of (one's) neck
f.
saçma sapan konuşmak
376
Deyim
talk through the back of (one's) neck
f.
yüksekten atmak
377
Deyim
talk through the back of (one's) neck
f.
atıp tutmak
378
Deyim
talk through the back of (one's) neck
f.
kafadan atmak
379
Deyim
talk through the back of (one's) neck
f.
uydurmak
380
Deyim
talk through the back of (one's) neck
f.
abartılı konuşmak
381
Deyim
talk through the back of (one's) neck
f.
bir tarafından uydurmak
382
Deyim
take it in the neck [uk]
f.
azar işitmek
383
Deyim
take it in the neck [uk]
f.
paparayı yemek
384
Deyim
take it in the neck [uk]
f.
fırçayı yemek
385
Deyim
take it in the neck [uk]
f.
cezalandırılmak
386
Deyim
save (one's) own neck
f.
postu kurtarmak
387
Deyim
save (one's) own neck
f.
kendi postunu kurtarmak
388
Deyim
save (one's) own neck
f.
kendi götünü/kıçını kurtarmak
389
Deyim
save (one's) own neck
f.
kendini kurtarmak
390
Deyim
save (one's) own neck
f.
kendini tehlikeden, beladan, zorluktan kurtarmak/sıyırmak
391
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birinin) tepesine/ensesine binmek
392
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birinin) tepesinden ayrılmamak
393
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birinin) ensesinde boza pişirmek
394
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birinin) ensesinde/tepesinde dikilmek
395
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birinin) ensesinde/tepesinde olmak
396
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birinin) hemen arkasında olmak
397
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birini) yakından takip etmek
398
Deyim
be breathing down (one's) neck
f.
(birine) soluğunu ensesinde hissettirmek
399
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birinin hemen arkasında olmak
400
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birini yakından takip etmek
401
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birine soluğunu ensesinde hissettirmek
402
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birinin tepesine/ensesine binmek
403
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birinin tepesinden ayrılmamak
404
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birinin ensesinde boza pişirmek
405
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birinin ensesinde/tepesinde dikilmek
406
Deyim
be breathing down someone's neck
f.
birinin ensesinde/tepesinde olmak
407
Deyim
be dead from the neck up
f.
aptal olmak
408
Deyim
be dead from the neck up
f.
geri zekalı olmak
409
Deyim
be dead from the neck up
f.
salak olmak
410
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
boğazına/gırtlağına kadar (bir şeye) gömülmek
411
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
boğazına/gırtlağına kadar (bir şeye) batmak
412
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
(bir şeylerin) içinde/arasında kaybolmak
413
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
(bir şeylerin) içinde boğulmak
414
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
(bir şeylerin) içine gömülmek
415
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
(bir şeylerin) altında ezilmek
416
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
(bir şeyler) boyunu/başını aşmak
417
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
çok fazla (bir şeyi) olmak
418
Deyim
be up to (one's) neck in (something)
f.
(bir şeyden) başını kaldıramamak
419
Deyim
be up to your neck in something
f.
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek
420
Deyim
be up to your neck in something
f.
bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
421
Deyim
be up to your neck in something
f.
bir şeylerin içinde boğulmak
422
Deyim
be up to your neck in something
f.
bir şeylerin içine gömülmek
423
Deyim
be up to your neck in something
f.
bir şeylerin altında ezilmek
424
Deyim
be up to your neck in something
f.
bir şeyler boyunu/başını aşmak
425
Deyim
be up to your neck in something
f.
çok fazla bir şeyi olmak
426
Deyim
be up to your neck in something
f.
bir şeyden başını kaldıramamak
427
Deyim
be up to your neck in something
f.
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak
428
Deyim
be up to your neck in something
f.
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak
429
Deyim
be in something up to your neck
f.
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek
430
Deyim
be in something up to your neck
f.
bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
431
Deyim
be in something up to your neck
f.
bir şeylerin içinde boğulmak
432
Deyim
be in something up to your neck
f.
bir şeylerin içine gömülmek
433
Deyim
be in something up to your neck
f.
bir şeylerin altında ezilmek
434
Deyim
be in something up to your neck
f.
bir şeyler boyunu/başını aşmak
435
Deyim
be in something up to your neck
f.
çok fazla bir şeyi olmak
436
Deyim
be in something up to your neck
f.
bir şeyden başını kaldıramamak
437
Deyim
be in something up to your neck
f.
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak
438
Deyim
be in something up to your neck
f.
boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak
439
Deyim
break your neck (doing something/to do something)
f.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) kendini paralamak
440
Deyim
break your neck (doing something/to do something)
f.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) kıçını yırtmak
441
Deyim
break your neck (doing something/to do something)
f.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) çok çaba sarf etmek
442
Deyim
break your neck (doing something/to do something)
f.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) bir tarafını yırtmak
443
Deyim
break your neck (doing something/to do something)
f.
(bir şey yapacağım diye/yapmak için) canını dişine takmak
444
Deyim
break neck
f.
paralanmak
445
Deyim
break neck
f.
dişini tırnağına takmak
446
Deyim
break neck
f.
kendini paralamak
447
Deyim
break neck
f.
çok çabalamak
448
Deyim
break neck
f.
boynunu kırmak
449
Deyim
break neck
f.
kıçını yırtmak
450
Deyim
break one's neck
f.
paralanmak
451
Deyim
break one's neck
f.
dişini tırnağına takmak
452
Deyim
break one's neck
f.
kendini paralamak
453
Deyim
break one's neck
f.
çok çabalamak
454
Deyim
break one's neck
f.
boynunu kırmak
455
Deyim
break one's neck
f.
kıçını yırtmak
456
Deyim
break your neck to do something
f.
bir şey yapmak için kendini paralamak
457
Deyim
break your neck to do something
f.
bir şey yapmak için kıçını yırtmak
458
Deyim
break your neck to do something
f.
bir şey yapmak için çok çaba sarf etmek
459
Deyim
break your neck to do something
f.
bir şey yapmak için bir tarafını yırtmak
460
Deyim
break your neck to do something
f.
bir şey yapmak için canını dişine takmak
461
Deyim
break your neck to do something
f.
bir şey yapmak için göbeği çatlamak
462
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birinin) tepesine binmek
463
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birini) adım adım izlemek
464
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birinin) ensesine binmek
465
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
soluğunu (birinin) ensesinden ayırmamak
466
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birinin) tepesinden ayrılmamak
467
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birinin) ensesinde boza pişirmek
468
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birinin) ensesinde dikilmek
469
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birinin) tepesinde dikilmek
470
Deyim
breathe down (one's) neck
f.
(birinin) başında dikilmek
471
Deyim
breathe down neck
f.
tepesine binmek
472
Deyim
breathe down neck
f.
tepesinde/başında dikilmek
473
Deyim
breathe down neck
f.
ensesinde boza pişirmek
474
Deyim
breathe down somebody's neck
f.
birinin ensesinde dikilmek
475
Deyim
breathe down somebody's neck
f.
birinin tepesinde dikilmek
476
Deyim
breathe down somebody's neck
f.
birinin başında dikilmek
477
Deyim
catch it in the neck
f.
fena azar işitmek
478
Deyim
catch it in the neck
f.
fena fırça yemek
479
Deyim
catch it in the neck
f.
fena cezalandırılmak
480
Deyim
hang (someone or oneself) by the neck
f.
(birini/kendini) asmak
481
Deyim
hang (someone or oneself) by the neck
f.
(birini/kendini) asarak öldürmek
482
Deyim
hang by the neck
f.
asmak
483
Deyim
hang by the neck
f.
asarak öldürmek
484
Deyim
have some neck
f.
cüretkar olmak
485
Deyim
have some neck
f.
yüzsüz olmak
486
Deyim
have some neck
f.
arsız olmak
487
Deyim
have some neck
f.
cesur olmak
488
Deyim
have some neck
f.
gözü pek olmak
489
Deyim
have the neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cüret etmek
490
Deyim
have the neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesaret etmek
491
Deyim
have the neck to do something
f.
bir şeyi yapmaya cesareti olmak
492
Deyim
put your neck on the line [uk]
f.
büyük bir riske girmek
493
Deyim
put your neck on the line [uk]
f.
kendini tehlikeye atmak
494
Deyim
put your neck on the line [uk]
f.
kendini ateşe atmak
495
Deyim
risk your neck
f.
hayatını tehlikeye koymak
496
Deyim
risk your neck
f.
hayatını tehlikeye atmak
497
Deyim
risk your neck
f.
kelleyi koltuğa almak
498
Deyim
risk your neck
f.
kellesini ortaya koymak
499
Deyim
risk your neck
f.
büyük riske girmek
500
Deyim
stick neck out
f.
(kendini) ateşe atmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of neck
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy