tamamen - Turco Inglés Diccionario

tamamen

Significados de "tamamen" en diccionario inglés turco : 232 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
tamamen exactly adv.
It feels exactly the same to be tortured, whatever sort of country you are in.
Hangi ülkede olursanız olun, işkence görmek tamamen aynı hissettirir.

More Sentences
tamamen completely adv.
If that does not go completely against all of the pretty words on crisis prevention, I do not know what does.
Eğer bu, kriz önleme konusundaki tüm güzel sözlere tamamen ters düşmüyorsa, ne ters düşer bilmiyorum.

More Sentences
tamamen absolutely adv.
How we handle it and how it is detected is absolutely critical.
Bunu nasıl ele alıyoruz ve nasıl tespit ediyoruz, tamamen kritik öneme sahiptir.

More Sentences
General
tamamen utter adj.
The report systematically equates religion with fundamentalism in utter disregard of reality.
Rapor, gerçekliği tamamen göz ardı ederek sistematik bir şekilde dini köktencilikle eşitlemektedir.

More Sentences
tamamen pure adj.
That's pure conjecture.
Bu tamamen varsayım.

More Sentences
tamamen full adj.
Still on HACCP, this system is the full responsibility of the food business operators.
HACCP konusunda ise, bu sistem tamamen gıda işletmecilerinin sorumluluğundadır.

More Sentences
tamamen all adv.
It is all complete nonsense.
Tamamen saçmalık.

More Sentences
tamamen purely adv.
How are we to do this in purely practical terms?
Bunu tamamen pratik açıdan nasıl yapacağız?

More Sentences
tamamen right adv.
They asked a question that was right on the mark.
Tamamen isabetli bir soru sordular.

More Sentences
tamamen quite adv.
Two things strike me as being of particular importance, quite independently of the steps taken to date.
Bugüne kadar atılan adımlardan tamamen bağımsız olarak iki şey bana özellikle önemli geliyor.

More Sentences
tamamen downright adv.
It sounds downright frightening.
Bu tamamen korkutucu görünüyor.

More Sentences
tamamen altogether adv.
But you also resisted the temptation to say, let us do away with the block exemption regulation altogether.
Ancak blok muafiyeti düzenlemesini tamamen kaldıralım deme eğilimine de direndiniz.

More Sentences
tamamen precisely adv.
It is precisely the same wording which we had in article 13.
Bu ifade, 13. Maddede kullandığımız ifadeyle tamamen aynıdır.

More Sentences
tamamen totally adv.
However, I have to say that I totally support the establishment of this one.
Bununla birlikte, bunun kurulmasını tamamen desteklediğimi söylemeliyim.

More Sentences
tamamen clean adv.
I've clean forgotten.
Tamamen unuttum.

More Sentences
tamamen wide adv.
By 6 am, both children were wide awake.
Sabah 6'da iki çocuk da tamamen uyanıktı.

More Sentences
tamamen sheer adv.
The report's talk of smooth cooperation is sheer nonsense, legally speaking.
Raporun sorunsuz işbirliğinden bahsetmesi yasal açıdan tamamen saçmalıktır.

More Sentences
tamamen simply adv.
On the other hand, it is no solution, either, simply to reject the proposal outright for that reason.
Öte yandan bu nedenle teklifi tamamen reddetmek de bir çözüm değildir.

More Sentences
tamamen whole adv.
This whole policy is completely restrictive.
Bu politika tamamen kısıtlayıcıdır.

More Sentences
tamamen perfectly adv.
I believe that in the case of the Toulouse disaster the change to the agenda is perfectly justified.
Toulouse felaketi söz konusu olduğunda gündemde yapılan değişikliğin tamamen haklı olduğuna inanıyorum.

More Sentences
tamamen dead adv.
Tom was dead wrong.
Tom tamamen hatalıydı.

More Sentences
tamamen outright adv.
The industry rejects them outright.
Endüstri bunları tamamen reddetmektedir.

More Sentences
tamamen in full adv.
I am in full agreement with him on this matter.
Bu konuda onunla tamamen aynı fikirdeyim.

More Sentences
tamamen well adv.
You are well aware that no MBMs are completely safe.
Hiçbir MBM'nin tamamen güvenli olmadığının farkındasınızdır.

More Sentences
tamamen utterly adv.
You have been utterly deaf to their requests.
Onların taleplerine tamamen sağır kaldınız.

More Sentences
tamamen fully adv.
The Commission fully supports the resolutions tabled by the different groups in the European Parliament.
Komisyon, Avrupa Parlamentosundaki farklı gruplar tarafından sunulan karar tasarılarını tamamen desteklemektedir.

More Sentences
tamamen all over adv.
He was wet all over.
O tamamen ıslaktı.

More Sentences
tamamen thoroughly adv.
Israel and the Palestinians are thoroughly weary of the violence and misery.
İsrail ve Filistinliler şiddet ve sefaletten tamamen bıkmış durumdalar.

More Sentences
tamamen entirely adv.
Secondly, we have an entirely ideological question.
İkinci olarak, tamamen ideolojik bir sorunumuz var.

More Sentences
tamamen wholly adv.
We also know that the feed concerned contains both zoonotic and other bacteria that are wholly resistant to antibiotics.
Ayrıca, söz konusu yemin hem zoonotik hem de antibiyotiklere tamamen dirençli diğer bakterileri içerdiğini de biliyoruz.

More Sentences
tamamen to the core adv.
He is rotten to the core.
O, tamamen bozulmuş.

More Sentences
tamamen completely adv.
Yet this paper steadfastly ignores the road sector and is thus completely unbalanced.
Ancak bu belge karayolu sektörünü ısrarla göz ardı etmektedir ve bu nedenle tamamen dengesizdir.

More Sentences
tamamen finally adv.
This compromise has, then, not finally removed this topic from the agenda.
O halde bu uzlaşma, bu konuyu gündemden tamamen çıkarmış değildir.

More Sentences
tamamen radically adv.
The Communist Party of Greece is radically opposed to this process.
Yunanistan Komünist Partisi bu sürece tamamen karşı çıkmaktadır.

More Sentences
tamamen total adv.
It is not he who allows his militia to rape women who oppose him, but total strangers.
Milislerinin kendisine karşı çıkan kadınlara tecavüz etmesine izin veren kendisi değil, tamamen yabancılardır.

More Sentences
tamamen all to [obsolete] adv.
Just think, you'll get the room all to yourself again.
Düşünsene, oda yine sana tamamen kalacak.

More Sentences
tamamen just adv.
Just because it was invented in the United States does not mean it is all bad.
Amerika Birleşik Devletleri'nde icat edilmiş olması tamamen kötü olduğu anlamına gelmez.

More Sentences
Trade/Economic
tamamen fully adv.
This is what the Commission proposes and I fully endorse it.
Komisyon'un önerdiği budur ve ben bunu tamamen destekliyorum.

More Sentences
Law
tamamen absolutely adv.
We do not know when they will arrive and when they arrive they will probably be absolutely exhausted.
Ne zaman geleceklerini bilmiyoruz ve geldiklerinde muhtemelen tamamen tükenmiş olacaklar.

More Sentences
Technical
tamamen entirely adv.
That is entirely possible at a purely technical level, but there is a lack of political will.
Bu tamamen teknik düzeyde mümkündür, ancak siyasi irade eksikliği söz konusudur.

More Sentences
tamamen altogether adv.
We welcome this progress, but we want to see the abolition of the death penalty altogether.
Bu ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz ancak idam cezasının tamamen kaldırılmasını istiyoruz.

More Sentences
tamamen wholly adv.
This is wholly in line with the principle that polluters should be expected to pay for pollution.
Bu, kirletenlerin kirliliğin bedelini ödemesi gerektiği ilkesiyle tamamen uyumludur.

More Sentences
tamamen thoroughly adv.
Modern methods of preservation make the export of meat even to distant areas thoroughly feasible.
Modern muhafaza yöntemleri, uzak bölgelere bile et ihracatını tamamen mümkün kılmaktadır.

More Sentences
General
tamamen ex adj.
tamamen teetotal adj.
tamamen mature adj.
tamamen definite adj.
tamamen fast adj.
tamamen precious adj.
tamamen unbelieving adj.
tamamen flat-out adj.
tamamen abject adj.
tamamen hool [dialect] adj.
tamamen hyper adj.
tamamen omnipotent [obsolete] adj.
tamamen ingrained adj.
tamamen cleverly [dialect] adj.
tamamen through and through adv.
tamamen in toto adv.
tamamen to the finger tips adv.
tamamen de adv.
tamamen thro adv.
tamamen richly adv.
tamamen roundly adv.
tamamen down the line adv.
tamamen stark adv.
tamamen plenty adv.
tamamen diametrically adv.
tamamen all the way adv.
tamamen out adv.
tamamen in its entirety adv.
tamamen without reserve adv.
tamamen definitely adv.
tamamen up to the hilt adv.
tamamen at large adv.
tamamen in the highest degree adv.
tamamen inextenso adv.
tamamen precise adv.
tamamen heart and soul adv.
tamamen boots and all adv.
tamamen fair adv.
tamamen out and out adv.
tamamen chock adv.
tamamen up adv.
tamamen neck and crop adv.
tamamen without reservation adv.
tamamen bodily adv.
tamamen as a whole adv.
tamamen thru adv.
tamamen down to the ground adv.
tamamen properly adv.
tamamen hollow adv.
tamamen clear adv.
tamamen the whole way adv.
tamamen inly adv.
tamamen throughout adv.
tamamen starkly adv.
tamamen through adv.
tamamen thru and thru adv.
tamamen bang adv.
tamamen truly adv.
tamamen off adv.
tamamen sheerly adv.
tamamen toto adv.
tamamen bang on adv.
tamamen flatly adv.
tamamen bang-on adv.
tamamen all-out adv.
tamamen out-and-out adv.
tamamen flat out adv.
tamamen on the whole adv.
tamamen decidedly adv.
tamamen in a complete manner adv.
tamamen abundantly adv.
tamamen teetotally adv.
tamamen to a crum adv.
tamamen to a turn adv.
tamamen algates [brit] adv.
tamamen all hollow adv.
tamamen allthing [obsolete] adv.
tamamen unrelievedly adv.
tamamen even adv.
tamamen up adv.
tamamen black adv.
tamamen whole hog adv.
tamamen whole-hog adv.
tamamen hale [dialect] adv.
tamamen blind adv.
tamamen hand and foot adv.
tamamen bone adv.
tamamen broad adv.
tamamen buck adv.
tamamen hook line and sinker adv.
tamamen gainly [dialect] adv.
tamamen rigid adv.
tamamen dinkum [australia] adv.
tamamen diametrically adv.
tamamen barking adv.
tamamen down-the-line adv.
tamamen due adv.
tamamen in high and low adv.
tamamen (all) to pieces adv.
tamamen fatly adv.
tamamen plain adv.
tamamen dog adv.
tamamen plum adv.
tamamen preciso adv.
tamamen root-and-branch adv.
tamamen pressly [obsolete] adv.
tamamen slam [dialect] adv.
tamamen slam-bang adv.
tamamen slap adv.
tamamen solid adv.
tamamen solid adv.
tamamen solidly adv.
tamamen spang adv.
tamamen stane [dialect] adv.
tamamen stock adv.
tamamen streets adv.
tamamen good and expr.
tamamen by the square [obsolete] expr.
Phrases
tamamen quite the (most something) expr.
tamamen rump and stump expr.
tamamen well and truly expr.
tamamen in and out expr.
tamamen backward and forward expr.
tamamen backwards and forwards expr.
Colloquial
tamamen out-and-out adj.
tamamen totes adv.
tamamen totes adv.
tamamen full sesh [california] adv.
tamamen sure as shooting adv.
tamamen every inch a something expr.
tamamen right down the line expr.
tamamen but good expr.
tamamen every inch the something expr.
tamamen for fair expr.
tamamen a hundred percent expr.
tamamen one hundred percent expr.
tamamen all ends up expr.
tamamen all ends up expr.
tamamen as sin expr.
Idioms
tamamen head-to-foot adj.
tamamen head-to-toe adj.
tamamen to the teeth adv.
tamamen forty ways from sunday adv.
tamamen (as) clean as a whistle adv.
tamamen head to toe adv.
tamamen to sticks adv.
tamamen first and last expr.
tamamen head over heels expr.
tamamen lock stock and barrel expr.
tamamen down to the t expr.
tamamen to a t expr.
tamamen from head to toe expr.
tamamen up one side and down the other expr.
tamamen from head to foot expr.
tamamen lock, stock and barrel expr.
tamamen in one's heart of hearts expr.
tamamen good and expr.
tamamen far and away expr.
tamamen for good and all expr.
tamamen to the backbone expr.
tamamen neck and crop expr.
tamamen to a fare-thee-well expr.
tamamen to the gills expr.
tamamen up to the gills expr.
tamamen forty ways to sunday expr.
tamamen a hundred per cent expr.
tamamen one hundred per cent expr.
tamamen as the day is long expr.
tamamen like a book expr.
tamamen from the bottom up expr.
tamamen by the run expr.
tamamen six ways to sunday expr.
tamamen to the marrow expr.
Speaking
tamamen tout à fait [french] adv.
Latin
tamamen toto caelo adv.
tamamen toto coelo adv.
Archaic
tamamen thoroughstitch [obsolete] adv.
tamamen thorough-stitch adv.
tamamen groundly adv.
tamamen soothlich adv.
tamamen soothly adv.
tamamen to point adv.
Slang
tamamen totus porcus v.
tamamen flat-ass adv.
tamamen totes adv.
tamamen mondo [california] adv.
tamamen the pants off (of) expr.
British Slang
tamamen big style expr.
Modern Slang
tamamen all the way the hell expr.

Significados de "tamamen" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
General
tamamen tesadüf sheer coincidence n.
It was sheer coincidence that Mary and I were on the same train.
Mary ve benim aynı trende olmamız, tamamen tesadüftü.

More Sentences
tamamen ödemek pay off v.
Tom paid off his gambling debts.
Tom kumar borçlarını tamamen ödedi.

More Sentences
tamamen ıslanmak soak through v.
The rain soaked through my clothes.
Yağmur kıyafetlerimi tamamen ıslattı.

More Sentences
tamamen yasal perfectly legal adj.
What we did was perfectly legal.
Yaptığımız şey tamamen yasaldı.

More Sentences
tamamen çıplak completely naked adj.
I'm completely naked.
Ben tamamen çıplağım.

More Sentences
tamamen dolu fully loaded adj.
This car is fully loaded.
Bu araba tamamen dolu.

More Sentences
tamamen yeni completely new adj.
This is where we need a new instrument, because we find ourselves in a completely new situation.
İşte bu noktada yeni bir araca ihtiyacımız var çünkü kendimizi tamamen yeni bir durumun içinde buluyoruz.

More Sentences
tamamen uyanık wide awake adj.
Tom is wide awake.
Tom tamamen uyanık.

More Sentences
tamamen kör completely blind adj.
I'm completely blind now.
Ben artık tamamen körüm.

More Sentences
tamamen bağımsız entirely independent adj.
Thus a declaration by them is also entirely independent.
Dolayısıyla onların yaptığı bir açıklama da tamamen bağımsızdır.

More Sentences
tamamen yanmış burnt down adj.
A fire broke out last night and three houses were burnt down.
Dün gece bir yangın çıktı ve üç ev tamamen yandı.

More Sentences
tamamen yanlış completely wrong adj.
That is a completely wrong road to go down and is not in the right spirit.
Bu tamamen yanlış bir yoldur ve doğru ruha uygun değildir.

More Sentences
tamamen yanlış totally false adj.
That's totally false.
Bu tamamen yanlış.

More Sentences
tamamen uygunsuz totally inappropriate adj.
Is there any better proof that this report is totally inappropriate?
Bu raporun tamamen uygunsuz olduğunu gösteren daha iyi bir kanıt var mı?

More Sentences
tamamen yeni entirely new adj.
He argues that terrorism raises an entirely new issue for nation-states.
Terörizmin ulus devletler için tamamen yeni bir sorun yarattığını savunuyor.

More Sentences
Colloquial
tamamen gereksiz totally unnecessary adj.
There are so many seminars which now, with information technology, are totally unnecessary.
Bilgi teknolojisi sayesinde artık tamamen gereksiz olan pek çok seminer var.

More Sentences
Common Usage
tamamen ödemek pay up v.
General
hareketin tamamen durması deadlock n.
tamamen yakılmış kurban holocaust n.
tamamen doyurma sating n.
tamamen ayırma complete isolation n.
bir yazıda anlatılmak istenen konuyu tamamen karşılayan ifade thesis statement n.
eski isim hallerinden kısmen ya da tamamen çıkmış fiiller nounal n.
görünümünü tamamen değiştirme makeover n.
sorumluluğu tamamen kendisinde olma sole discretion n.
tamamen yıkılma ruination n.
tamamen bağlı olma total dependency n.
tamamen yasaklama complete ban n.
tamamen yeni başlayan absolute beginner n.
-i tamamen tiye alan a complete and utter pisstake of n.
gerçeği anlamış kişi/tamamen aydınlanmış birey fully realized person n.
-in tamamen/büsbütün/tam anlamıyla sıkıcılığı the sheer boredom of n.
tamamen şans işi lucky dip n.
tamamen pasifleştirme depassivation n.
kurşun çekirdeğin etrafında tamamen bakır kaplama olan mermi full metal jacket n.
alkolden tamamen uzak duran kimse rechabite n.
fikirleri tamamen kavramsal olan, gerçek olmayan kimse notionist n.
bir şeyi tamamen yeni versiyonu ile değiştirme reinvention n.
tamamen içerme encompassment n.
tamamen yakma exustion n.
özellikle şahinlerin göğsünde bulunan tamamen uzamış tüyler mail [obsolete] n.
deoksiribonükleik asit ve temel proteinlerden meydana geldiği düşünülen ve tamamen farklılaşmış bir kromozomun ipliğini saran hafif renkli bir dış tabaka matrix n.
geçmişi veya herhangi bir şeye dayalı olmayıp tamamen yeni yapılmış şey whole cloth n.
bir şeye kendini tamamen adamış kimse whole-hogger [us] n.
tamamen anlama hold n.
tamamen gelişmiş bir bölgeye sahip eyalet build-out n.
tamamen gelişmiş bir bölgeye sahip eyalet buildout n.
alevlerin tamamen yok ettiği adak holocaust n.
tamamen sahibi tarafından elle yazılmış vasiyet holographic testament n.
hedefine ulaşmada tamamen başarılı olan şey home run n.
dini yaşama kendini adayıp kısmen veya tamamen inzivada yaşayan insan topluluğu monastery n.
tamamen yok olma oblivion n.
engellerin tamamen kaldırılması obstacle clearing n.
engellerin tamamen etkisiz hale getirilmesi obstacle clearing n.
tutumun tamamen tersine çevrilmesi right-about n.
bakış açısının tamamen tersine çevrilmesi right-about n.
politikanın tamamen tersine çevrilmesi right-about n.
tamamen kaplayan şey overcover n.
sikkenin izleri tamamen silinememiş olan orijinal tarihinin üzerine konulan yeni tarih overdate n.
izleri tamamen silinememiş olan orijinal tarihinin üzerine yeni tarihi basılan sikke overdate n.
insanlara kendilerinden tamamen farklı durum veya bakış açılarını deneyimlemeyi öğreterek kişilerarası farkındalığı artırmayı amaçlayan bir yöntem consciousness-raising n.
kısıtlamaların tamamen veya kısmen ortadan kaldırılması sonucu oluşan serbest davranış disinhibition n.
cesareti tamamen yitirme dismayedness n.
belirli bir konuda tamamen anlaşmaya varanlar dittoheads n.
tamamen yanıp kül olma concremation n.
tamamen örten şey coverall n.
tamamen kuruma dryout n.
tamamen aynı unsurlar parallel n.
(benzin deposu) tamamen doldurma fill-up n.
(benzin deposu) tamamen doldurma fill-up n.
erek dilin kaynak dil üzerindeki politik, ideolojik ve ekonomik etkisini hiçe sayıp, tamamen kaynak dil odaklı yapılan çeviri translatese n.
tamamen geçmişe ait olma preteriteness n.
tamamen yok oluş slaughter n.
baskın güce tamamen boyun eğmiş kimse slave n.
bir şeyi tamamen ıslatıp temizleyen sıvı miktarı soakage n.
tamamen bitirmek finish up v.
tamamen ödemek pay scot and lot v.
tamamen değiştirmek transmute v.
bir borcu tamamen ödemek pay off v.
tamamen yanıp kendi kendine sönmek burn out v.
tamamen durmak come to a dead stop v.
tamamen mahrum etmek denudate v.
tamamen aynı görüşte olmak be solidly for v.
tamamen bitirmek go through with v.
saldırıyı tamamen püskürtmek beat off the attack v.
tamamen yanmak burn up v.
tamamen başarısız olmak get nowhere v.
tamamen kurumak dry out v.
tamamen ikna etmek sweep someone off one's feet v.
tamamen yazmak write up v.
tamamen içine geçmek interpenetrate v.
hükümsüz kılmak (tamamen/kısmen) vitiate v.
(hastalık) tamamen gelişmek become full blown v.
tamamen aynı fikirde olmak see eye to eye v.
tamamen yok etmek wipe off the map v.
tamamen ödemek pay in full v.
tamamen yerleşmek settle permanently in (a country) v.
tamamen değiştirmek transmute into v.
birbirinin tamamen zıttı olmak be poles apart v.
tamamen yok olmak die out v.
tamamen ödemek pay down v.
(borcunu) tamamen ödemek pay off v.
tamamen memnun bırakmak give full satisfaction v.
tamamen ayık olmak sober as a judge v.
tamamen çözmek solve completely v.
bir manevrayı tamamen iptal etmek knock it off v.
yaptıklarının tamamen bilincinde olmak be fully aware of one's actions v.
tamamen değiştirmek restructure v.
tamamen değiştirmek change completely v.
tamamen sarmak (alevler vb) engulf v.
tamamen ıslatmak sop v.
tamamen ıslanmak sop v.
tamamen ıslatmak soak through v.
tamamen ters düşmek contrast sharply with v.
tamamen farkında olmak appreciate v.
(arı/karınca kolonisi) kovan veya yuvayı tamamen terk etmek abscond v.
kendini tamamen vermek abandon v.
tamamen alt etmek laipse v.
tamamen yenmek smite hip and thigh v.
tamamen kırmak to-break v.
(olumsuz anlamda) tamamen değişmek transmogrify v.
tamamen anlamak embrace v.
çevresini tamamen dolaşmak encompass [obsolete] v.
tamamen açık olmak yaw v.
tamamen teslim olmak let [obsolete] v.
tamamen boşlamak hang v.
tamamen geçmek blanket v.
tamamen bitirmek mate [obsolete] v.
(hafızadan) tamamen silmek wipe v.
tamamen tüketmek whack [uk] v.
tamamen bitirmek whack [uk] v.
tamamen yenmek wop v.
tamamen mağlup etmek wop v.
tamamen bozguna uğratmak wop v.
tamamen saklamak blot v.
tamamen içine alan bir maddeye batırmak merge [obsolete] v.
tamamen saran bir maddenin içinde kaybolmak merge [obsolete] v.
tamamen açığa vurmak wreak v.
tamamen dışa vurmak wreak v.
tamamen serbest bırakmak wreak v.
(bir şeye) tamamen kendini adamak breathe v.
(eskiden new england ve galler'de nişanlı çiftlere özgü bir gelenek) tamamen giyinik olarak aynı yatakta uyumak bundle v.
hafızadan tamamen çıkarmak obliterate v.
akıldan tamamen çıkarmak obliterate v.
galip gelip tamamen gözden düşürmek destroy v.
tamamen kaplamak overcover v.
tamamen bastırmak overquell v.
zihni tamamen meşgul etmek devour v.
zihni tamamen işgal etmek devour v.
tamamen işgal etmek dissolve v.
tamamen yakmak adure v.
suyunu tamamen çekmek drain v.
tamamen örtmek cover up v.
(gölü, bataklığı) tamamen kurutmak drain v.
tamamen yanmış olmak incinerate v.
tamamen yanmak incinerate v.
tamamen dolmak pack v.
borcunu tamamen ödemek pony v.
tamamen işgal etmek involve v.
tamamen öğütmek contriturate v.
tamamen toz haline getirmek contriturate v.
tamamen hakim olmak control v.
tamamen söndürmek outquench v.
(ipliği) tamamen döndürmek outspin v.
tamamen anlatmak outtell v.
tamamen tüketmek outweary v.
tamamen kalifiye hale getirmek perfect v.
(kumaşı) tamamen açmak scutch v.
tamamen kavramak seize v.
(birinin zihnini) tamamen ele geçirmek ince bir şeyle bağlamak seize v.
tamamen tatmin etmemek short v.
tamamen penetre etmek sink v.
tamamen itibarsızlaştırmak slaughter v.
tamamen harap etmek smash up v.
tamamen yok etmek spike v.
tamamen doldurmak stive v.
tamamen doldurmak supply v.
(ağır hastalıktan) tamamen iyileşmek conquer v.
tamamen saçmalık full of shit adj.
tamamen silinmiş obliterated adj.
birbirine tamamen benzeyen twin adj.
tamamen yünlü all wool adj.
tamamen anlaşılmaz utterly inconceivable adj.
tamamen açılmış full blown adj.
tamamen çıplak buck naked adj.
zarar görmekten veya yaralanmaktan tamamen korunmuş invulnerable adj.
tamamen farklı disparate adj.
tamamen tüylenmiş fully fledged adj.
tamamen sağır deaf as a post adj.
tamamen büyümüş full grown adj.
tamamen ödenmiş fully paid adj.
tamamen yıkanıp temizlenmiş abluted adj.
tamamen ortadan kaldırılmış wiped out adj.
tamamen çıplak entirely naked adj.
tamamen kapatılmış (borç) paid off adj.
tamamen ödenmiş paid off adj.
tamamen doldurulmuş fully loaded adj.
tamamen yüklü fully loaded adj.
tamamen bozulmuş shot to hell adj.
tamamen bozulmuş shot to pieces adj.
tamamen yünlü all-wool adj.
tamamen çıplak buck-naked adj.
tamamen belirgin crystal-clear adj.
tamamen açık (belirgin) crystal-clear adj.
tamamen açmış full-blown adj.
-e tamamen karşı dead set against adj.
-e tamamen dalmış lost in adj.
tamamen hakedilmiş well-deserved adj.
tamamen uyanık wide-awake adj.
tamamen farklı contrary adj.
tamamen kör stone-blind adj.
tamamen öğütülmüş whole ground adj.
tamamen yapılmış perfected adj.
tamamen yerine getirilmiş perfected adj.
tamamen olgun fully matured adj.
tamamen giyinik fully dressed adj.
tamamen çıplak in the altogether adj.
biyolojik olarak tamamen bozunabilen/gübreleşebilen compostable adj.
biyolojik olarak tamamen bozunabilen/gübreleşebilen biodegradable adj.
tamamen karşıt diametrical adj.
tamamen feshedici diriment adj.
tam/tamamen camlı fully glazed adj.
tamamen ingilizce kullanan all-english adj.
tamamen rahatlamış completely at ease adj.
tamamen kusursuz just perfect adj.
tamamen aynı mahiyette olan tautoousian adj.
tamamen açık agape adj.
tamamen simetrik totally symmetric adj.
tamamen temiz ultraclean adj.
tamamen gizli ultrasecret adj.
tamamen farklı unconsolidated adj.
tamamen dolu awash adj.
tamamen faydalanılmayan (makine veya tesis) underemployed adj.
tamamen dürüst olmayan underhonest adj.
tamamen yerine getirilmemiş unperfected adj.
tamamen yoksun bankrupt adj.
tamamen muhtaç bankrupt adj.
tamamen açılmış wide adj.
tamamen idealist visionary adj.
tamamen kurgusal visionary adj.
sağlığına tamamen kavuşmuş better adj.
(hayvan) tamamen gelişmiş big adj.
ışığı tamamen absorbe eden black adj.
tamamen kendini adamış (kimse) whole-hog adj.
farklı iki kültürün alışkanlıklarının ve değerlerinin kaynaşması ve her ikisinin de tamamen asimile olmaması ile karakterize edilen marginal adj.
tamamen açılmış (göz) wide adj.
tamamen soyut quodlibetic adj.
tamamen gelişmiş blow adj.
tamamen fiziksel değişim içeren bir süreçten kaynaklanan mechanical adj.
tamamen fiziksel değişim içeren bir süreç sonucu oluşan mechanical adj.
tamamen fiziksel değişim içeren bir süreç ile ilişkili mechanical adj.
tamamen doğru olan word-perfect adj.
tamamen itaatkar wormlike adj.
tamamen itaatkar wormy adj.
tamamen bastırılmış broken adj.
tamamen saf hyperpure adj.
kendini tamamen kaptırmış gaga adj.
tamamen kurumuş (ağaç ürünü) gizzen [scotland] adj.
tamamen kurumuş (ağaç ürünü) gizzened [scotland] adj.
tamamen yok edilebilir obliterable adj.
tamamen imha edilebilir obliterable adj.
aklın tamamen ötesinde obscene adj.
tamamen doğru right-on adj.
ağzı tamamen açık ringent adj.
tamamen kullanıma hazır fully operational adj.
tamamen yeni grassroot adj.
tamamen yeni grassroots adj.
tamamen işlenmemiş green adj.
(at) belirli bir işlev için tamamen olgunlaşmamış green adj.
tamamen aynı identikit adj.
tamamen aynısı numerically identical adj.
tamamen aynısı quantitatively identical adj.
izleri tamamen silinememiş olan orijinal tarihinin üzerine yeni tarihi basılan (sikke) overdated adj.
(koleksiyon pulu) tamamen uydurma ve herhangi bir ülkeye ait olmayan illegal adj.
tamamen zıt diametral [obsolete] adj.
tamamen karşıt diametral [obsolete] adj.
tamamen zıt diametric adj.
tamamen karşıt diametric adj.
tamamen birbirine geçmiş interlinking adj.
tamamen harcanmış gone adj.
tamamen engellenmiş close-barred adj.
tamamen mantıklı close adj.
tamamen renklendirilmiş double-dyed adj.
tamamen kurumuş dried-out adj.
tamamen kabul edilebilir olmayan incorrect adj.
tamamen gelişmiş in-depth adj.
tamamen gelişmiş culminant adj.
tamamen ruhsal platonic adj.
tamamen emilmiş saturated adj.
tamamen sıra dışı flakey adj.
tamamen tanınan bir sınıfa ait ordinary adj.
bir kuruluşun standart, kural veya taleplerine tamamen uyan organization adj.
bir kuruluşun standart, kural veya taleplerine tamamen uyan organisation adj.
tamamen harici outward adj.
(yemek) tamamen pişmiş pukka adj.
tamamen aynı self-same adj.
tamamen gölgede olan shadeful adj.
tamamen kapatılmış smothered adj.
tamamen kapalı smothered adj.
tamamen denk düşen square adj.
tamamen kör stock-blind adj.
tamamen uyuşturmayan subnarcotic adj.
tamamen profesyonel olmayan subprofessional adj.
tamamen doyurulmamış subsaturated adj.
kısmen ya da tamamen partially or wholly adv.
mümkün olduğunca tamamen as fully as possible adv.
tamamen kendi takdirinde at one’s sole discretion adv.
tamamen uzanmış vaziyette at full stretch adv.
tamamen farklı olarak disparately adv.
tamamen mahrem olarak in absolute privacy adv.
tamamen aralarında kalmak üzere in absolute privacy adv.
kısmen veya tamamen partly or wholly adv.
tamamen aksine quite the contrary adv.
tamamen doğru just so adv.
kısmen veya tamamen in whole or in part adv.
tamamen doğru bang on adv.
neredeyse tamamen almost wholly adv.
tamamen giyinik halde all standing adv.
tamamen benzer şekilde homogeneously adv.
tamamen yok olarak off adv.
tamamen örtüşerek on all fours adv.
tamamen kavrayarak inly adv.
tamamen saçma yo-ho-ho interj.
tamamen doğru bang on interj.
tüm, tamamen anlamları veren ön ek toti- pref.
tamamen anlamı veren ön ek hol- pref.
tamamen anlamı veren ön ek holo- pref.
(belirli bir tür veya sınıfın) tamamen içinde yer almayan anlamına gelen bir ön ek demi- pref.
tamamen anlamı veren ön ek per- pref.
tamamen anlamı veren ön ek dis- pref.
tamamen zıt poles asunder expr.
Phrasals
tamamen tüketmek eat out v.
tamamen ortadan kaldırmak rub out v.
tamamen yok etmek crush out v.
tamamen söküp ayırmak shell out v.
aklından tamamen çıkmak blank on (something) v.
aklından tamamen çıkmak blank on v.
tamamen okumak read over v.
tamamen yok olmak leak away v.
(bir şeyi bir yerden) tamamen çıkarmak/silmek/yok etmek obliterate someone or something from something v.
tamamen/çırılçıplak soyunmak strip down to (something) v.
tamamen/çırılçıplak soymak strip down to (something) v.
birini tamamen soymak strip someone or something down to something v.
birini tamamen/çırılçıplak soymak strip someone or something down to something v.
birini tamamen soymak strip someone or something down v.
birini tamamen/çırılçıplak soymak strip someone or something down v.
yüzeyini tamamen ıslatmak wet someone or something down v.
tamamen ıslatmak drench in v.
birini/bir şeyi tamamen ıslatmak/sırılsıklam etmek drench someone or something in something v.
birini/bir şeyi tamamen ıslatmak/sırılsıklam etmek drench someone or something with something v.
sınırlı bir alanın yüzeyini tamamen kaplamak fill in v.
tamamen kıvırcık olmak frizz up v.
tamamen kıvırcık hale getirmek frizz up v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) tamamen tecrit etmek seal (someone or something) off from (someone or something) v.
(birini bir şeyi birinden/bir şeyden) tamamen izole etmek seal (someone or something) off from (someone or something) v.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) tamamen yalıtmak seal (someone or something) off from (someone or something) v.
bir şeye tamamen yayılmak/nüfuz etmek diffuse through something v.
kötü düşünceleri kafasından tamamen atmak/çıkarmak purge away v.
tamamen kaldırmak (bir şeyi) zero out v.
birinin bir şeye dikkatini tamamen vermesini sağlamak immerse (someone) in (something) v.
birini/bir şeyi bir sıvıyla tamamen ıslatmak saturate someone or something with something v.
birini/bir şeyi tamamen bir şey içinde bırakmak saturate someone or something with something v.
tamamen soymak strip to (something) v.
tamamen soyunmak strip to something v.
tamamen temizlemek/silmek wipe out v.
bir şeyi tamamen birine/bir şeye devretmek vest something in someone or something v.
-i tamamen birine vermek vest in v.
(bir şey) tamamen ıslanmak splatter up (something) v.
(bir şeyi) tamamen ıslatmak splatter up (something) v.
tamamen/düzgünce karıştırmak whip through v.
içine tamamen karıştırmak/yedirmek whip through v.
tamamen yayılmak lance through v.
tamamen ezmek mash up v.
bir şeyin içindekileri tüketip tamamen boşaltmak deplete something of something v.
tamamen kararmak blacken out v.
hiçbir iz bırakmadan tamamen yok etmek wipe off v.
(kendini) tamamen (bir şeye) vermek absorb (oneself) in (something) v.
tamamen dahil olmak wrap up v.
tamamen konsantre olmak bear down v.
(bir şeye) tamamen konsantre olmak bear down on (something) v.
tamamen tüketmek burn through v.
tamamen tüketmek burn up v.
birini/bir şeyi tamamen satın almak buy someone or something out v.
(bölgeyi) tamamen kalkındırmak build out v.
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak come down on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) tamamen karşısında olmak come down on (someone or something) v.
(bir şeyden) tamamen farklı olmak contrast to (something) v.
(bir şeye) tamamen zıt olmak contrast to (something) v.
-in içindekileri tüketip tamamen boşaltmak deplete of v.
(bir şeyi) tamamen sarmak engulf in (something) v.
tamamen dolmak chock up v.
tamamen yok etmek rub out v.
tamamen paslanmak rust up v.
tamamen aşınmak rust up v.
tamamen oksitlenmek rust up v.
tamamen ısıtmak heat through v.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) tamamen çıkarmak obliterate (someone or something) from (something or some place) v.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) tamamen silmek/yok etmek obliterate (someone or something) from (something or some place) v.
-den tamamen çıkarmak obliterate from v.
'-den tamamen silmek/yok etmek obliterate from v.
ile tamamen ıslatmak saturate with v.
-den tamamen tecrit etmek seal off from v.
-den tamamen izole etmek seal off from v.
-den tamamen yalıtmak seal off from v.
(birini/bir şeyi) tamamen ıslatmak soak (someone or something) through v.
(birini/bir şeyi bir şeyle) tamamen ıslatmak soak (someone or something) with (something) v.
(bir şeyi) tamamen değiştirmek turn (something) upside down v.
üstünü tamamen örtmek cover over v.
Phrases
tamamen farklı bir durum/olay something else entirely v.
tamamen başka bir şey something else entirely v.
tamamen ezberlemek have something down v.
sanki tamamen (bir şeymiş) gibi for all the world as if (someone or something) expr.
sanki tamamen (bir şeymiş) gibi for all the world as if/though... expr.
sanki tamamen (bir şeymiş) gibi for all the world like somebody/something expr.
işin gerçeği ise bundan tamamen farklı/bunun tamamen tersi nothing could be further from my mind, thoughts, the truth expr.
tamamen şans eseri by sheer luck expr.
tamamen kendi takdirine bağlı olarak at its sole discretion expr.
tamamen kendi takdirinize kalmış it's totally at your discretion expr.
tamamen yalan there's not a scintilla of truth in it expr.
tamamen yanlış değil not far off expr.
tamamen yanlış değil not far off expr.
tamamen yanlış değil not far out expr.
tamamen yanlış değil not far wrong expr.
seni/sizi tamamen hezimete uğrattık all your base are belong to us expr.
seni/sizi tamamen hezimete uğrattık all your base are belong to us expr.
tamamen kendi takdirinize kalmış it's totally up to your discretion expr.
seni/sizi tamamen hezimete uğrattık ba abrev.
Proverb
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never halloo before you are out of the woods
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never halloo until you are out of the woods
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never whistle till you are out of the woods
tamamen çözülmeden problemi ortadan kalkmış sayma never whistle until you are out of the woods
Colloquial
bir durumun tamamen arkasında olma ten toes down n.
tamamen tesadüf complete coincidence n.
tamamen çıplak görüntüler frontal nudity n.
ya tamamen başarıyla ya da tamamen başarısızlıkla sonuçlanacak durum all or nothing n.
ya tamamen başarıyla ya da tamamen başarısızlıkla sonuçlanacak durum all or nothing n.
satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarması/amorti etmesi earn-out n.
bir zamanlar ünlü olup sonrasında tamamen unutulmuş kimse ozymandias n.
tamamen anlamak get into one's head v.
tamamen iyileşmek make a full recovery v.
tamamen unutulmak be over and done with v.
tamamen bitmek be over and done with v.
tamamen sona ermek be over and done with v.
bir alanı/salonu tamamen doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu tamamen doldurmak pack them in v.
bir alanı/salonu tamamen doldurmak pack the house v.
bir şeyi tamamen reddetmek want none of it v.
bir şeyi tamamen reddetmek want none of that v.
(birini) tamamen geride bırakmak knock the starch out of (one) v.
bir şeyi tamamen sömürmek milk it dry v.
bir şeyi tamamen bitirmek/tüketmek milk it dry v.
bir şeyi tamamen sömürmek milk something dry v.
bir şeyi tamamen bitirmek/tüketmek milk something dry v.
tamamen kendisiyle ilgilenmek be all about (someone, something, or oneself) v.
'-in tamamen farkında olmak be well aware that... v.
'-den tamamen haberi olmak be well aware that... v.
'-den tamamen haberdar olmak be well aware that... v.
tamamen yenmek whoop v.
tamamen mağlup etmek whoop v.
tamamen bozguna uğratmak whoop v.
tamamen delirmek be barking mad v.
tamamen delirmek be barking [uk] v.
parası, yiyeceği, kaynakları tükenmek/tamamen bitmek be cleaned out v.
tamamen (bir şey olmak) be so much/many (something) v.
tamamen bir şey olmak be so much/many something v.
tamamen çözümlenmek cinch v.
tamamen katılmak couldn't agree more v.
tamamen aynı fikirde olmak/hemfikir olmak couldn't agree more v.
tamamen aynı görüşte olmak couldn't agree more v.
tamamen aynı görüşü/fikri paylaşmak couldn't agree more v.
satın alınan bir işletmenin parasını (tamamen veya bir kısım) çıkarmak/amorti etmek earn out v.
tamamen aşina hale gelmek gen up [uk] v.
(stok, mal) tamamen tüketmek clean out v.
tamamen başka nother [dialect] adj.
tamamen çıplak wearing (one's) birthday suit adj.
tamamen çıplak in your birthday suit adj.
tamamen çıplak wearing your birthday suit adj.
tamamen ıvır zıvır no-brow adj.
tamamen odaklanmış all adj.
tamamen ayık stone-cold sober adj.
tamamen çıplak bare-assed adj.
tamamen ayık stone sober adj.
tamamen ayık cold sober adj.
tamamen kör stone blind adj.
tamamen uyuşturulmuş drugged up to the eyeballs adj.
tamamen çürümüş far gone adj.
tamamen bozulmuş far gone adj.
tamamen gitmiş far gone adj.
tamamen sarhoş mickey finished [dated] adj.
tamamen dolu full to the gills adj.
tamamen bozulmuş gone moggy [south africa] adj.
tamamen saçmalık full of hops adj.
tamamen kullanılmamış unmilked adj.
tamamen tükenmiş tapped out adj.
tamamen bitmiş over with adj.
tamamen doğru all right adj.
tamamen hazır all set adj.
(bir şey yapmak için) her şey/tamamen hazır (all) set adj.
tamamen ıslak/ıslanmış all wet adj.
tamamen bitmiş over with adj.