miktar - Turc Anglais Dictionnaire

miktar

Sens de "miktar" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 69 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
miktar amount n.
An enormous amount of lost working time could have been prevented through exercise.
Egzersiz yoluyla muazzam miktarda kayıp çalışma süresi önlenebilirdi.

More Sentences
miktar quantity n.
He consumed a large quantity of alcohol that night.
O gece çok miktarda alkol aldı.

More Sentences
miktar number n.
Japan exports a great number of cars to foreign countries.
Japonya yabancı ülkelere büyük miktarda araba ihraç eder.

More Sentences
General
miktar quantities n.
However, in my opinion, when the quantities are high and exceed those laid down, identification should be demanded.
Bununla birlikte, kanaatimce, miktarlar yüksek olduğunda ve belirtilenleri aştığında, kimlik tespiti talep edilmelidir.

More Sentences
miktar number n.
Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.
Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti.

More Sentences
miktar volume n.
We know that there is a huge volume of historical waste.
Çok büyük miktarda tarihi atık olduğunu biliyoruz.

More Sentences
miktar measure n.
They resulted in a measure of progress, but also in many regrets.
Bu toplantılar bir miktar ilerleme ve aynı zamanda birçok pişmanlıkla sonuçlandı.

More Sentences
miktar sum n.
Governments have expressed their commitment and pledged large sums of money.
Hükümetler taahhütlerini dile getirmiş ve büyük miktarlarda para sözü vermişlerdir.

More Sentences
miktar supply n.
Not to worry; we have a plentiful supply of toilet paper.
Endişelenmeyin, bol miktarda tuvalet kağıdımız var.

More Sentences
miktar quantity n.
That is the only way of reducing the quantity of waste.
Atık miktarını azaltmanın tek yolu budur.

More Sentences
miktar amount n.
Even if a compound food contains only small amounts of irradiated ingredients, this fact has to be clearly indicated.
Bir bileşik gıda sadece küçük miktarlarda ışınlanmış bileşenler içerse bile, bu gerçek açıkça belirtilmelidir.

More Sentences
miktar dose n.
The introduction of one system would give the currently ambiguous system a dose of clarity.
Tek bir sistemin getirilmesi, şu anda muğlak olan sisteme bir miktar netlik kazandıracaktır.

More Sentences
miktar continent [obsolete] n.
The continent is abundant in fossil fuels.
Kıtada bol miktarda fosil yakıt bulunmaktadır.

More Sentences
Trade/Economic
miktar quantity n.
This tracing exercise includes a quantity of organic wheat exported to France in January.
Bu izleme çalışması Ocak ayında Fransa'ya ihraç edilen bir miktar organik buğdayı da içermektedir.

More Sentences
miktar sum n.
This is all about very large sums of money.
Bunların hepsi çok büyük miktarlarda paralarla ilgili.

More Sentences
miktar measures n.
Since these measures involve considerable financial expenditure, very liberal implementation deadlines were set.
Bu tedbirler önemli miktarda mali harcama içerdiğinden, oldukça liberal uygulama süreleri belirlenmiştir.

More Sentences
Law
miktar quantity n.
This tracing exercise includes a quantity of organic wheat exported to France in January.
Bu izleme çalışması Ocak ayında Fransa'ya ihraç edilen bir miktar organik buğdayı da kapsamaktadır.

More Sentences
Textile
miktar amount n.
The Council may propose a lowering of the amount.
Konsey miktarın düşürülmesini önerebilir.

More Sentences
Automotive
miktar quantity n.
Finally, a quantity of organic lupines was also exported to Denmark.
Son olarak, bir miktar organik acı bakla da Danimarka'ya ihraç edilmiştir.

More Sentences
General
miktar yield n.
miktar shot n.
miktar gage n.
miktar redundance n.
miktar doorbell n.
miktar body n.
miktar deal n.
miktar proportion n.
miktar quanta n.
miktar content n.
miktar stock n.
miktar gauge n.
miktar portion n.
miktar quantum n.
miktar parcel n.
miktar ration n.
miktar extent n.
miktar abundance n.
miktar level n.
miktar bit n.
miktar tune n.
miktar magnitude n.
miktar quotient n.
miktar meed n.
miktar mess [dialeect] n.
miktar helping n.
miktar mountance [obsolete] n.
miktar mountenance n.
miktar mountenaunce n.
miktar grist n.
miktar gross [obsolete] n.
miktar dost [dialect] n.
miktar considerableness n.
miktar feck [obsolete] n.
miktar scantling [obsolete] n.
miktar strength n.
miktar substance [obsolete] n.
miktar sup [dialect] n.
miktar length n.
miktar quantitative adj.
Trade/Economic
miktar number n.
miktar parcel n.
Law
miktar consideration n.
miktar bulk n.
Technical
miktar gauge n.
Computer
miktar amounts are in expr.
miktar qty abrev.
Tobacco
miktar quantite n.
Abbreviation
miktar amt n.
miktar qty. n.

Sens de "miktar" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
General
yeterli miktar enough n.
The assertion that there is not enough non-GM food available is not correct.
Yeterli miktarda GDO'suz gıda bulunmadığı iddiası doğru değildir.

More Sentences
çok miktar large amount n.
The Swiss consume a large amount of beer.
İsviçre çok miktarda bira tüketiyor.

More Sentences
miktar kısıtlamaları quantitative restrictions n.
There are neither quantitative restrictions on the inflow of capital, nor on the remittance of capital earnings.
Sermaye girişleri veya sermaye kazançlarının yurt dışına çıkarılması üzerinde miktar kısıtlamaları yoktur.

More Sentences
az miktar little n.
I gave her what little money I had with me.
Üzerimdeki az miktarda parayı ona verdim.

More Sentences
sınırlı miktar limited amount n.
In Turkey only a limited amount of funds are allocated to direct farm income support.
Türkiye'de doğrudan çiftlik geliri desteğine sadece sınırlı miktarda fon tahsis edilmektedir.

More Sentences
eser miktar trace amount n.
The product may contain trace amounts of nuts and gluten.
Ürün eser miktarda fındık ve gluten içerebilir.

More Sentences
yeterli miktar sufficient amount n.
It also requires a sufficient amount of human and physical capital, including infrastructure.
Ayrıca, altyapı da dahil olmak üzere yeterli miktarda beşeri ve fiziki sermaye gerektirir.

More Sentences
büyük miktar large amount n.
A large amount of money and high-quality research is required.
Büyük miktarda para ve yüksek kalitede araştırma gerekmektedir.

More Sentences
belirli miktar certain amount n.
If we did not get that, we would not release certain amounts of money and allow certain staffing levels.
Bunu elde edemezsek, belirli miktarlarda parayı kullanıma açmaz ve belirli personel seviyelerine izin vermezdik.

More Sentences
büyük miktar substantial amount n.
We are pushing substantial amounts of money around as if we were a snow plough.
Sanki bir kar küreme aracıymışız gibi büyük miktarlarda parayı etrafa saçıyoruz.

More Sentences
büyük miktar large quantity n.
Thirdly, we still import large quantities of beef from outside Europe.
Üçüncü olarak, hala Avrupa dışından büyük miktarlarda sığır eti ithal ediyoruz.

More Sentences
doğru miktar correct amount n.
For Amendment 589, budget line B5-3111, the correct amount is EUR 300.000.
Değişiklik 589, bütçe kalemi B5-3111 için doğru miktar 300.000 Avro'dur.

More Sentences
büyük miktar deal n.
The gambler lost a good deal of money.
Kumarbaz büyük miktarda para kaybetti.

More Sentences
büyük miktar great deal n.
That would have saved the world community a great deal of money, time and embarrassing moments.
Bu, dünya kamuoyunu büyük miktarda para, zaman ve utanç verici anlardan kurtarabilirdi.

More Sentences
hatırı sayılır miktar considerable n.
Tom inherited a considerable amount of money.
Tom'a hatırı sayılır miktarda para miras kaldı.

More Sentences
Common Usage
bir defada alınan miktar batch n.
çıkarılan miktar deduction n.
artakalan miktar surplus n.
azımsanmayacak (sayı/miktar) substantial adj.
General
az bir miktar cast n.
bir miktar bilgi a body of information n.
az miktar fewness n.
maksimum miktar tops n.
bir kese veya torbayı doldurabilecek miktar sacksful n.
müsaade edilen en büyük sayı veya miktar limit n.
büyük miktar (özellikle para) mint n.
yüz katına çıkarılmış miktar centuple n.
bir defada sıkılan miktar squeeze n.
çıkarılan miktar deduction n.
ufacık bir miktar trace n.
aşırı miktar glut n.
fincan dolusu miktar cupful n.
büyük miktar muckle n.
az miktar twopence n.
pek az miktar drop n.
dolduracak miktar fill n.
akan miktar outflow n.
az miktar tinge n.
az miktar driblet n.
azıcık bir miktar (bir şeyden) tinge n.
az bir miktar spot n.
miktar ölçümü quantification n.
çekilen miktar sniff n.
önemli miktar size n.
az bir derece/miktar touch n.
taşan miktar overspill n.
belirsiz miktar indefinite quantity n.
çok miktar mickle n.
alınan miktar intake n.
fazla miktar slew n.
toplu miktar parcel n.
çok büyük miktar profusion n.
bir içimlik miktar drink n.
büyük bir miktar peck n.
çok küçük miktar fraction n.
az miktar dribblet n.
çok miktar slue n.
azıcık miktar sprinkle n.
bir miktar a fair amount n.
az miktar suggestion n.
çok küçük miktar grain n.
çok miktar slew n.
vesika ile verilen miktar ration n.
çok miktar round figure n.
çok miktar considerable amount n.
büyük miktar spate n.
azıcık miktar denier n.
artakalan miktar surplus n.
gayri safi (miktar/ağırlık) gross n.
kalan miktar the rest n.
çok miktar heap n.
büyük bir miktar considerable amount n.
kesin miktar definite quantity n.
az miktar smallness n.
az miktar modicum n.
yeterli bir miktar sufficiency n.
yeterli miktar sufficiency n.
kırpılan miktar clip n.
az bir miktar dash n.
ara miktar pause quanta n.
az miktar handful n.
az miktar drop n.
az miktar inch n.
lüzumundan fazla bir miktar superfluity n.
en fazla miktar outside n.
büyük bir miktar round figure n.
en fazla miktar most n.
azıcık miktar soupcon n.
az miktar trifle n.
az miktar shade n.
sıfırdan aşağı miktar a minus quantity n.
azıcık miktar spot n.
çok miktar load n.
orantılı miktar proportional n.
az miktar suspicion n.
çok az miktar driblet n.
çok miktar lot n.
yüz katına çıkarılmış miktar centuplicate n.
çok miktar muckle n.
çok az miktar atom n.
ileride kullanılmak üzere hazır olan miktar supply n.
belirli bir miktar much n.
çok az miktar pittance n.
önemsiz bir miktar a negligible quantity n.
azıcık miktar (içki için) tot n.
az bir miktar smidgeon n.
çok küçük bir miktar smidgin n.
derinin tutabildiği miktar skinful n.
akan miktar flow n.
az miktar bit n.
yuvarlak miktar round lot n.
sayısal miktar numerical amount n.
ödenen miktar amount paid n.
harcanmış miktar amount spent n.
aylık miktar amount per month n.
faturalanan miktar amount invoiced n.
faturalanan miktar amount billed n.
ödenmiş miktar amount paid n.
kullanılan miktar amount used n.
toplam miktar grandtotal n.
lüzumundan fazla bir miktar nimiety n.
büyük bir miktar a considerable amount n.
bu miktar this quantity n.
nominal miktar nominal amount n.
bol miktar su plenty of water n.
ödenecek miktar amount to be paid n.
itibari miktar arbitrary amount n.
saymaca miktar arbitrary amount n.
safı miktar net amount n.
net miktar net amount n.
az miktar dash n.
gerekli miktar required quantity n.
fazla miktar excess quantity n.
içeri alınan miktar intake n.
azıcık miktar glimmer n.
üretilen miktar production n.
küçük miktar minute quantity n.
ölçülemeyecek kadar az bir miktar olan skerrick n.
en küçük miktar minimum n.
dışarıya akan miktar outflow n.
taşan miktar outflow n.
aşırı miktar overabundance n.
aşırı miktar surfeit n.
belirsiz miktar unknown quantity n.
bilinmeyen miktar unknown quantity n.
az miktar touch n.
toplam miktar totality n.
miktar belirtme quantification n.
tüketilen miktar the quantity consumed n.
(üstüne) eklenen miktar top-up n.
yerine koyulması gereken miktar top-up n.
telafisi gereken miktar top-up n.
yeterli miktar adequate amount n.
yeter miktar enough n.
zimmete geçirilen miktar defalcation n.
ek miktar additional amount n.
tüketilmesi tavsiye edilen günlük miktar recommended daily allowance n.
kalan miktar/meblağ/bakiye rest of amount n.
büyük miktar para vast sum of money n.
büyük miktar considerable amount n.
sabit miktar fixed quantity n.
sabit miktar fixed amount n.
talep edilen miktar requested amount n.
istenen miktar requested amount n.
teslim edilen miktar quantity delivered n.
teslim edilmiş miktar quantity delivered n.
teslim edilen miktar amount delivered n.
teslim edilmiş miktar amount delivered n.
toplam miktar aggregate amount n.
doğru miktar correct quantity n.
doğru miktar right quantity n.
nba'de takımların bir sezonda oyuncularına ödeyebileceği maksimum miktar salary cap n.
azaltılan miktar veya şey minimand n.
rafın içeriği veya rafın taşıyabileceği miktar rackful n.
vergiden düşülebilen miktar tax write-off n.
vergiden düşülebilen miktar tax deduction n.
az miktar ace n.
bir kutu dolusu (miktar) can n.
şişe kapağı dolusu miktar capful n.
el arabasının alabileceği miktar cartful n.
bir karton kutu dolusu miktar cartonful n.
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış catch-up n.
yaklaşık miktar region n.
büyük miktar, sayı veya mesafe chance [dialect] n.
on üzeri beşe eşit miktar lakh n.
çekte geçen kalem veya miktar checkage n.
bir avuçluk miktar nieveful n.
kapalı yumruk içerisinde tutulabilecek miktar nieveful n.
net miktar net n.
çok miktar thousand n.
hatırı sayılır miktar thrave n.
büyük miktar tidy sum n.
büyük miktar sight n.
büyük miktar mess n.
büyük miktar pot n.
büyük miktar flock n.
büyük miktar batch n.
büyük miktar mass n.
büyük miktar pile n.
büyük miktar mountain n.
büyük miktar wad n.
büyük miktar stack n.
büyük miktar spate n.
büyük miktar quite a little n.
büyük miktar mint n.
büyük miktar mickle n.
büyük miktar peck n.
büyük miktar passel n.
büyük miktar muckle n.
büyük miktar hatful n.
bir teneke (dolusu) miktar tin n.
bir teneke (dolusu) miktar tinful n.
değirmencinin ücret olarak aldığı bir miktar tahıl toll [dialect] n.
az miktar toddick [dialect] n.
dolup taşan miktar torrent n.
toplam miktar tote [dialect] n.
sayılamayacak kadar çok miktar trillion n.
hatırı sayılır miktar troop n.
varil dolusu miktar tub n.
tüp dolusu miktar tubeful n.
bir küvet dolusu miktar tubful n.
büyük su bardağı dolusu miktar tumbler n.
yüklü miktar turse [scottish] n.
az miktar a little something n.
çok fazla miktar billyoh n.
çok fazla miktar billyo n.
çok fazla miktar billy-ho n.
müsaade edilen miktar allowance n.
çok miktar altitude n.
en küçük miktar amesace n.
önlük dolusu miktar apronful n.
küçük miktar aumlach n.
büyük miktar bait n.
az bir miktar unce [obsolete] n.
lüzumundan fazla miktar embarrassment n.
ihtiyaç duyulandan fazla miktar embarrassment n.
açık verilen miktar underage n.
birim içerisinde bulunan miktar unitage n.
büyük bir miktar bags [uk] n.
küçük bir miktar para dime n.
ihtiyaç duyulan miktar enough n.
gereken miktar enough n.
müsaade edilen miktar enough n.
belirsiz ancak yeterli miktar bait n.
hiç olan miktar zilch n.
çok küçük bir miktar zillionth n.
(bira) fıçıyla ölçülen bir miktar barrelage n.
bir el arabası dolusu miktar barrow n.
açık, sığ ve yuvarlak bir kabın alabileceği miktar basin n.
sepet dolusu miktar basket n.
üretilen/imal edilen miktar making n.
kavanoz dolusu miktar jar n.
küçük miktar kenning [scotland] n.
az miktar kenning [scotland] n.
bir çaydanlık kadar olan miktar kettle n.
çaydanlık dolusu miktar kettle n.
bir çaydanlık dolusu miktar kettleful n.
(ölüye ait) kül saklama vazosunun alabileceği miktar urnful n.
tek yalayışta alınan miktar lick n.
çok az miktar lick n.
bir beher dolusu miktar beaker n.
beher dolusu miktar beakerful n.
sandık dolusu miktar chest n.
küçük miktar chice n.
tadımlık miktar chice n.
bilinen miktar known n.
tek seferde yapılan miktar making n.
ek miktar vantage n.
bir fıçıyı doldurmaya yeterli miktar vatful n.
fıçı dolusu miktar vatful n.
çok fazla miktar wagonload n.
bir vagon dolusu miktar wagonload n.
bir vagonun taşıdığı miktar waggonload n.
dörtte bir miktar quarteron n.
büyük miktar blaud n.
aşağı yukarı belirli olan miktar, sayı, pay veya yer matter n.
aşırı miktar legion n.
avuç dolusu miktar maniple n.
gerekenden fazla izin verilen miktar margent n.
gerekenin ötesinde mümkün olan miktar margent n.
fark yaratan miktar veya derece margent n.
işlemde müşterinin payını gösteren miktar margent n.
ölçüm, miktar veya derece farkı margin n.
çok az miktar hair n.
cüzi miktar hairbreadth n.
az miktar halfpenny n.
çok küçük miktar halfpennyworth n.
büyük miktar wilderness n.
en az miktar wink n.
şarap kadehi dolusu miktar wineglass n.
şarap kadehi dolusu miktar wineglassful n.
büyük miktar hantle [scotland] n.
çok miktar hantle [scotland] n.
çok küçük miktar ha'p'orth n.
az miktar harl n.
yeterli veya uygun miktar measure n.
verilen miktar veya derece measure n.
ölçüsü alınmış belirli miktar measure n.
büyük miktar meikle [scotland] n.
büyük miktar mense [dialect] [uk] n.
küçük miktar ve sayıları ölçen cihaz microdetector n.
oldukça fazla miktar might [dialect] n.
çok miktar might [dialect] n.
binde bir miktar milesimo n.
büyük miktar world n.
bol miktar boocoo [dialect] [us] n.
bol miktar bookoo [dialect] n.
küçük miktar hate n.
şişenin içindeki miktar bottle n.
bir kasenin alabileceği miktar bowl n.
kase dolusu miktar bowl n.
bir kasenin alabileceği miktar bowlful n.
kase dolusu miktar bowlful n.
büyük miktar break n.
tek seferde mayalanan miktar brew n.
çok küçük miktar bubkes n.
cüzi miktar bubkes n.
çok küçük miktar bupkes n.
cüzi miktar bupkes n.
çok küçük miktar bupkus n.
cüzi miktar bupkus n.
çok küçük miktar bubkis n.
cüzi miktar bubkis n.
kova dolusu miktar bucketload n.
yüksek derece (miktar, güç) highness n.
bir şeyin artırıldığı miktar hike n.
büyük miktar hill n.
belli belirsiz miktar hint n.
az miktar hint n.
cüzi miktar hoot n.
cüzi miktar hooter n.
(içme kabı veya barut kabının) aldığı miktar hornful n.
büyük miktar host n.
biraz daha fazla miktar huckleberry n.
belirsiz fakat çok yüksek miktar hundred n.
birtakım ticari mallar için kullanılan çeşitli ingiliz miktar birimlerine verilen ad hundred n.
çok miktar mobs n.
ek miktar more n.
çok miktar mound n.
büyük miktar mound n.
çok miktar mounds n.
büyük miktar mounds n.
küçük miktar mouthful n.
az sayıda miktar reversion [obsolete] n.
küçük miktar reversion [obsolete] n.
aşırı büyük miktar gallon(s) n.
az miktar loofful n.
çok miktar lot n.
çok miktar mucho n.
büyük miktar mucho n.
miktar artışı bump n.
küçücük miktar bupkis n.
önemsiz miktar bupkis n.
tek seferde taşınabilecek miktar gang [scotland] n.
bahçeyi dolduran miktar gardenful n.
bahçe dolusu miktar gardenful n.
çok miktar lob [dialect] [uk] n.
büyük miktar lob [dialect] [uk] n.
çok miktar right smart n.
büyük miktar gob n.
çiğnenip yutulmayan büyük miktar gob n.
büyük miktar gobs n.
büyük miktar ocean n.
sınırsız miktar ocean n.
şantaj yolu ile elde edilen çeyrek miktar chout n.
küçük miktar dab n.
az miktar dab n.
tek seferde batırılan miktar dip n.
kepçe dolusu miktar dipperful n.
mümkün olan en küçük miktar grain n.
yüz kırk dört düzineye eşdeğer bir miktar birimi great gross n.
sürüsüne bereket miktar grillion n.
büyük miktar grist n.
gerekli miktar grist n.
normal miktar grist n.
cüzi miktar groat n.
britanya guayanası madeni parası karşılığında alınabilecek miktar groatsworth n.
çok sayıda miktar grundle n.
göz doyurucu miktar gutful n.
büyük miktar hecatomb n.
büyük miktar hirst [scotland] n.
büyük miktar multitude n.
sekiz misli miktar octuple n.
mahsup edilen miktar offset n.
kesinti miktar offsetting n.
mahsup edilen miktar offsetting n.
düşülen miktar offsetting n.
yok denecek kadar az miktar one-tenth n.
artakalan miktar overcome [scotland] n.
kalan miktar overdeal [obsolete] n.
fazla miktar overdose n.
aşırı miktar overdose n.
üst üste binen miktar overlap n.
fazla miktar overmuch n.
büyük miktar rout n.
birbirinden ayırt edilemeyen parçalardan oluşan bir kümeden alınan miktar veya adet ruck n.
(normalde sabit seyreden) azalan miktar impulse n.
tamamlamak için gereken miktar complement n.
tabağın alabileceği miktar dish n.
tabak dolusu miktar dish n.
sonsuz miktar infinite n.
hesaplanamaz miktar infinitude n.
aşırı miktar infinitude n.
fazla miktar infinity n.
aşırı miktar infinity n.
sonsuz miktar infinity n.
ahır dolusu miktar barnful n.
ambar dolusu miktar barnful n.
çok miktar million n.
aşırı bol miktar battalions n.
aşırı bol miktar waggonload n.
arabalar dolusu miktar waggonload n.
küçük miktar dite [dialect] n.
az miktar dite [dialect] n.
küçük miktar bit n.
az miktar bit n.
dolap dolusu miktar closetful n.
(sayı, miktar, hacimde) karşı konulamaz patlama cloudburst n.
(sayı, miktar, hacimde) karşı konulamaz patlama deluge n.
büyük miktar dicker [obsolete] n.
çok miktar dicker [obsolete] n.
az miktar doit n.
tek yudumda içilen miktar draft n.
tek solukta solunan miktar draft n.
(balık) tutulan miktar ya da ağırlık draught n.
tek nefeste solunan miktar draught n.
bir çekmece dolusu miktar drawerful n.
küçük miktar dreg n.
az miktar drib n.
bölük pörçük miktar drib n.
tek seferde içilen miktar drink n.
tek seferde servis edilen miktar drink n.
cüzi miktar duit n.
(ince veya tozlaştırılmış nesnede) küçük bir miktar dust n.
yüzeye serpilen ufak miktar dusting n.
faraş dolusu miktar dustpan n.
faraş dolusu miktar dustpanful n.
bir miktar fangot n.
belirli miktar (ipek) fangot n.
kavranması zor büyüklükte olan sınırlı miktar indefinitude [obsolete] n.
belirsiz bir miktar indeterminable n.
azaltılamaz miktar irreducibility n.
avuç içinin aldığı miktar palmful n.
(belirli bir sürede) ambalajlanan toplam miktar pack n.
dikkate değer miktar packet n.
önemli miktar packet n.
soyulan miktar pare n.
kesilen miktar pare n.
toplanan miktar picking n.
az miktar pickle [dialect] n.
küçük miktar pickle [dialect] n.
büyük miktar piles n.
tüketilen miktar consumption n.
yığını oluşturan miktar count n.
az miktar curn [scotland] n.
az miktar curran n.
çok az miktar farthing [obsolete] n.
çok küçük miktar farthingsworth n.
ilave edilen miktar input n.
girişi yapılan miktar input n.
bir kap dolusu miktar pan n.
tava dolusu miktar panful n.
az miktar pennyworth n.
küçük miktar pennyworth n.
sürahi dolusu miktar pitcherful n.
olumlu miktar positive quantity n.
(+) işareti alan miktar positive quantity n.
kalıba tek seferde dökülen miktar pour n.
büyük miktar power n.
bir çanta dolusu miktar satchelful n.
çok miktar scad n.
fazla miktar scad n.
büyük miktar scad n.
çok miktar skad n.
fazla miktar skad n.
büyük miktar skad n.
çok miktar divers n.
önemsiz miktar fig n.
küçümsenebilir miktar fig n.
parmak kadarlık miktar fingerfull n.
ufacık miktar fingerfull n.
dikkate değer miktar fistful n.
büyük miktar fistful n.
kulplu sürahi dolusu miktar flagon n.
ıvır zıvır miktar flea bite n.
az miktar fleabite n.
küçük miktar fleabite n.
ufak miktar fleabite n.
ıvır zıvır miktar flea-bite n.
büyük miktar flood tide n.
artan miktar flood tide n.
az miktar flow [scotland] n.
küçük miktar flow [scotland] n.
ufak miktar flow [scotland] n.
çok büyük miktar fluency [obsolete] n.
(hasat zamanı) toplanan miktar gather n.
genel miktar order n.
yaklaşık miktar order n.
taşan miktar outpour n.
taşan miktar outpouring n.