looses

"looses" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 103 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	loose s.	gevşek
He tied the donkey with a loose knot. Eşeği gevşek bir düğümle bağladı. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	loose s.	bol
She wore loose clothes to hide her baby bump. Hamilelikte büyüyen karnını gizlemek için bol kıyafetler giyiyordu. More Sentences
General
3	Genel	loose i.	kaçak
There is a dangerous terrorist on the loose. Kaçak, tehlikeli bir terörist var. More Sentences
4	Genel	loose f.	salmak
She went outside to loose the dog. Köpeği salmak için dışarı çıktı. More Sentences
5	Genel	loose f.	(olumsuz duygular) yaratmak
His speech loosed discomfort among the community. Konuşması topluluk arasında rahatsızlık yarattı. More Sentences
6	Genel	loose f.	(kurşun) sıkmak
He loosed his last bullet at the bottle. Son kurşunu da şişeye sıktı. More Sentences
7	Genel	loose s.	açık
I like to wear my hair loose. Saçlarımı açık bırakmayı severim. More Sentences
8	Genel	loose s.	dağınık
The south was controlled by a loose alliance of different tribes. Güney bölgesi farklı kabilelerden oluşan dağınık bir ittifak tarafından kontrol ediliyordu. More Sentences
9	Genel	loose s.	sallanan (diş)
Tim pulled out his loose tooth. Tim sallanan dişini çekti. More Sentences
10	Genel	loose s.	bol
This is a bit too loose around my waist. Bu belime biraz fazla bol geldi. More Sentences
11	Genel	loose s.	gevşemiş
This tooth is loose. Bu diş gevşemiş. More Sentences
12	Genel	loose s.	serbest
He has led a loose life. O, serbest bir hayat yaşadı. More Sentences
13	Genel	loose s.	hafifmeşrep
Actually she is a loose woman. Aslında o hafifmeşrep bir kadın. More Sentences
14	Genel	loose s.	başıboş
That dog is too dangerous to be left loose. O köpek, başıboş bırakılamayacak kadar tehlikeli. More Sentences
15	Genel	loose s.	gevşek
The flag came loose because of the strong winds. Bayrak güçlü rüzgarlar yüzünden gevşemiş. More Sentences
16	Genel	loose s.	serbest
The contract was rather loose. Sözleşme oldukça serbessti. More Sentences
17	Genel	loose s.	gevşek
I use loose soil mixed with compost for my plants. Bitkilerim için kompostla karıştırılmış gevşek toprak kullanıyorum. More Sentences
18	Genel	loose s.	(hapishaneden) kaçmış
The prisoner broke loose from the high-security prison. Mahkum yüksek güvenlikli hapishaneden kaçmış. More Sentences
19	Genel	loose s.	üstünkörü
This is only a loose translation of the article. Bu, makalenin yalnızca üstünkörü bir tercümesi. More Sentences
20	Genel	loose s.	(top) boşta
Nick reached the loose ball and scored. Nick boşta kalan topa uzandı ve golü attı. More Sentences
21	Genel	loose s.	nesebi geniş
He was marginalized because of his loose morals. Ahlaken nesebi geniş oluşu yüzünden dışlanıyordu. More Sentences
22	Genel	loose s.	gelişigüzel
Lately, there has been loose talk in the office about a merger. Son zamanlarda ofiste birleşme konusunda gelişigüzel konuşmalar oluyor. More Sentences
Technical
23	Teknik	loose s.	gevşek
In some respects, it is more like a pile of loose bricks. Bazı açılardan, daha çok gevşek bir tuğla yığınına benziyor. More Sentences
24	Teknik	loose s.	sulu
Consuming figs in excess could cause loose stools. Fazla incir tüketmek sulu dışkıya neden olabilir. More Sentences
Automotive
25	Otomotiv	loose s.	gevşek
In some respects, it is more like a pile of loose bricks. Bazı açılardan bu durum daha çok gevşek tuğla yığınına benziyor. More Sentences
Medical
26	Medikal	loose s.	ishal olmuş (bağırsak)
Food poisoning often causes loose bowels. Gıda zehirlenmesi genellikle ishal olmuş bağırsaklara yol açar. More Sentences
Common Usage
27	Yaygın Kullanım	loose s.	oynak
General
28	Genel	loose i.	ishal
29	Genel	loose i.	kararsızlık
30	Genel	loose i.	intizamsızlık
31	Genel	loose f.	kaçmak
32	Genel	loose f.	salıvermek
33	Genel	loose f.	ateş etmek
34	Genel	loose f.	serbest bırakmak
35	Genel	loose f.	atmak
36	Genel	loose f.	çözmek
37	Genel	loose f.	açmak
38	Genel	loose f.	kurtulmak
39	Genel	loose f.	ateşlemek
40	Genel	loose f.	gevşetmek
41	Genel	loose s.	çözük
42	Genel	loose s.	kilit ve anahtar altında saklanmayan
43	Genel	loose s.	yumuşak (öksürük)
44	Genel	loose s.	sıkı olmayan
45	Genel	loose s.	sıkıca bağlanmamış
46	Genel	loose s.	dökümlü (giysi)
47	Genel	loose s.	hafif
48	Genel	loose s.	malın gözü
49	Genel	loose s.	ahlakı düşük
50	Genel	loose s.	ahlaksız
51	Genel	loose s.	malın gözü (kadın)
52	Genel	loose s.	bağlanmamış (saç)
53	Genel	loose s.	bağlı olmayan
54	Genel	loose s.	şüpheli
55	Genel	loose s.	bağsız
56	Genel	loose s.	aslından uzak (yorum)
57	Genel	loose s.	çuval gibi
58	Genel	loose s.	müphem
59	Genel	loose s.	yarım yamalak
60	Genel	loose s.	az sıkışık
61	Genel	loose s.	eklenmemiş
62	Genel	loose s.	takılmamış
63	Genel	loose s.	iliştirilmemiş
64	Genel	loose s.	basılmamış (mühür)
65	Genel	loose s.	yumuşak
66	Genel	loose s.	kontrol dışı
67	Genel	loose s.	bol (giysi)
68	Genel	loose zf.	kabaca
69	Genel	loose zf.	üstünkörü
70	Genel	loose zf.	gevşek olarak
Trade/Economic
71	Ticaret/Ekonomi	loose s.	tahsis edilmemiş (fon, nakit para)
72	Ticaret/Ekonomi	loose s.	kilit altında olmayan (fon, nakit para)
73	Ticaret/Ekonomi	loose s.	el altında veya kolayca bulunan (fon, nakit para)
Technical
74	Teknik	loose s.	az sıkışık
75	Teknik	loose s.	geniş boşluklu
76	Teknik	loose s.	geniş açıklıkları bulunan
77	Teknik	loose s.	katı olmayan
Computer
78	Bilgisayar	loose s.	seyrek
Dyeing
79	Boyacılık	loose s.	yıkamayla solan (boya)
80	Boyacılık	loose s.	rengi atan (boyanmış eşya)
Automotive
81	Otomotiv	loose f.	arkadan kaymak
Marine
82	Denizcilik	loose f.	bağını çözmek
83	Denizcilik	loose f.	bağlı olan parçalarını çözmek
84	Denizcilik	loose f.	demir almak
85	Denizcilik	loose f.	denize açılmak
86	Denizcilik	loose f.	yelken açmak
87	Denizcilik	loose s.	laçka
Medical
88	Medikal	loose s.	kolayca boşalan (bağırsak)
89	Medikal	loose s.	balgamlı (öksürük)
Chemistry
90	Kimya	loose s.	birleşmemiş (kimyasal element)
91	Kimya	loose s.	birleştirilmemiş (kimyasal element)
Geology
92	Jeoloji	loose i.	yumuşak kayaç
93	Jeoloji	loose i.	gevşek kayaç
94	Jeoloji	loose i.	kolayca yumuşatılabilen kayaç
95	Jeoloji	loose i.	kolayca gevşetilebilen kayaç
Sport
96	Spor	loose i.	(ragbide) serbet top
97	Spor	loose i.	(okçulukta) oku atma
98	Spor	loose i.	(ragbide) açık hücum oyunu
99	Spor	loose f.	(okçulukta) atış yapmak
100	Spor	loose s.	oyun sırasında hiçbir takımın hakimiyetinde olmayan (top)
101	Spor	loose s.	oyuncu kontrolü dışında (top)
102	Spor	loose s.	takım oyuncuları oldukça geniş aralıklarla konumlanmış olan
103	Spor	loose ünl.	(okçulukta) atış!

"looses" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	loose ends i.	yarım kalmış işler
They are really there for the purpose of tying up loose ends. Onlar gerçekten de yarım kalmış işleri tamamlamak için oradalar. More Sentences
2	Genel	get loose f.	gevşemek
Since I lost a little weight, my belt got loose. Biraz kilo verdiğim için kemerim gevşedi. More Sentences
3	Genel	come loose f.	gevşemek
The climbers died after the rope came loose. Dağcılar halat gevşedikten sonra öldüler. More Sentences
4	Genel	break loose f.	kopmak (kıyamet)
In fact, all hell broke loose in some municipalities in my province. Hatta benim ilimdeki bazı belediyelerde kıyamet koptu. More Sentences
5	Genel	come loose f.	çözülmek
This knot's coming loose. Bu düğüm çözülüyor. More Sentences
6	Genel	cut loose f.	bağlarını koparmak
I've cut loose all ties with my old friends. Eski arkadaşlarımla tüm bağlarımı kopardım. More Sentences
7	Genel	on the loose s.	serbest
Dan was a serial killer on the loose. Dan serbest dolaşan bir seri katildi. More Sentences
Colloquial
8	Konuşma Dili	on the loose expr.	firarda
There's a homicidal maniac on the loose! Firarda bir katil manyak var! More Sentences
Idioms
9	Deyim	a loose cannon i.	serseri mayın
He's a loose cannon. Serseri mayın gibi. More Sentences
General
10	Genel	loose living i.	ahlak kurallarına aykırı olarak yaşama
11	Genel	loose woman i.	hafifmeşrep kadın
12	Genel	loose pulley i.	avara kasnak
13	Genel	loose coupling i.	gevşek bağlaşım
14	Genel	loose robe i.	entari
15	Genel	loose ground i.	gevşek zemin
16	Genel	loose end i.	yarım kalmış iş
17	Genel	loose ground i.	gevşek toprak
18	Genel	loose fitting i.	gevşek bağlantı
19	Genel	loose change i.	madeni paralar
20	Genel	loose knot i.	gevşek budak
21	Genel	loose ends i.	sonuçlandırılmamış işler
22	Genel	loose trousers i.	bol pantolon
23	Genel	loose bowels i.	ishal
24	Genel	loose cash i.	bozuk para
25	Genel	loose leaves i.	dikişsiz sayfalar
26	Genel	loose ties i.	gevşek ilişkiler
27	Genel	loose-leaf page i.	föy volan
28	Genel	loose-leaf file i.	klasör
29	Genel	loose-unsuitable-inadequate behaviour i.	hafif meşreplik
30	Genel	loose cannon i.	delifişek
31	Genel	loose cannon on deck i.	delifişek
32	Genel	loose cannon on deck i.	delişmen
33	Genel	loose cannon i.	delişmen
34	Genel	loose cannon i.	serseri mayın
35	Genel	loose cannon on deck i.	serseri mayın
36	Genel	loose cannon on deck i.	sorumsuz ve pervasız
37	Genel	loose cannon i.	sorumsuz ve pervasız
38	Genel	loose tooth i.	sallanan diş
39	Genel	loose box i.	(bina içi) ahır
40	Genel	loose end i.	bitirilmemiş iş
41	Genel	loose end i.	yarım bırakılmış iş
42	Genel	loose side i.	gevşek taraf
43	Genel	loose cover i.	koltuk kılıfı
44	Genel	loose cover i.	kanepe kılıfı
45	Genel	loose leaves i.	kopmuş yapraklar
46	Genel	loose stone i.	oynak taş
47	Genel	loose term i.	belirli bir anlamı olmayan terim
48	Genel	loose term i.	anlamı belirlenmemiş sözcük
49	Genel	loose term i.	farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim
50	Genel	loose talk i.	boşboğazlık
51	Genel	loose talk i.	söylenti
52	Genel	loose retelling i.	bir hikayenin hayali detaylarla yeniden aktarımı
53	Genel	loose tea i.	yaprak çay/ demleme çay
54	Genel	loose clothing i.	dökümlü giyim
55	Genel	loose milk i.	açık süt
56	Genel	a screw loose i.	arıza
57	Genel	a screw loose i.	bozuk şey
58	Genel	loose [obsolete] i.	meselenin sonucu
59	Genel	loose [obsolete] i.	netice
60	Genel	loose [obsolete] i.	serbestlik durumu
61	Genel	loose [obsolete] i.	ahlaki baskıdan kurtulma
62	Genel	loose [obsolete] i.	ahlaki sınırlamaları terk etme
63	Genel	loose end i.	asılı duran parça
64	Genel	loose end i.	serbest parça
65	Genel	loose end i.	kullanılmayan bölüm
66	Genel	loose liver i.	ahlaksız yaşayan kimse
67	Genel	loose liver i.	uçarı hayat yaşayan kimse
68	Genel	fast and loose i.	bir tür üçkağıt oyunu
69	Genel	get loose f.	çözülmek
70	Genel	break loose f.	kendini kurtarmak
71	Genel	play fast and loose with f.	çarpıtmak
72	Genel	cast loose f.	ayırmak
73	Genel	set loose f.	salıvermek
74	Genel	loose one's senses f.	aklını kaçırmak
75	Genel	loose one's footing f.	ayağı kaymak
76	Genel	loose countenance f.	heyecanlanmak
77	Genel	loose off at f.	parlamak
78	Genel	play fast and loose with f.	aldatmak
79	Genel	cut loose from f.	yakasını sıyırmak (denetim/baskı vb'nden)
80	Genel	loose one's marbles f.	aklını kaçırmak
81	Genel	break loose f.	boşanmak
82	Genel	get loose f.	kaçmak
83	Genel	come loose f.	açılmak
84	Genel	twist loose f.	kanırtmak
85	Genel	let loose f.	çözüp koyvermek
86	Genel	be on the loose f.	dağıtmak
87	Genel	work loose f.	gevşemek
88	Genel	have a screw loose f.	aklından zoru olmak
89	Genel	work something loose f.	bir şeyi yavaş yavaş gevşetmek
90	Genel	loose off f.	ateş etmek
91	Genel	work loose f.	açılmak
92	Genel	let loose f.	serbest bırakmak
93	Genel	loose hair f.	saçlarını açmak
94	Genel	go on the loose f.	çapkınlık yapmak
95	Genel	cut loose from f.	ayrılmak (bir yerden/gruptan)
96	Genel	turn loose f.	serbest bırakmak
97	Genel	cut loose f.	ilişkiyi kesmek
98	Genel	cast loose f.	çözmek
99	Genel	loose one's senses f.	çıldırmak
100	Genel	let loose f.	salıvermek
101	Genel	loose one's patience f.	dinden imandan çıkmak
102	Genel	loose off f.	atmak
103	Genel	cut somebody loose f.	çözmek
104	Genel	cut loose from f.	ipleri koparmak
105	Genel	loose out f.	boşa harcamak
106	Genel	break loose f.	kurtulmak
107	Genel	be at a loose end f.	boşta olmak
108	Genel	make loose f.	gevşetmek
109	Genel	loose off f.	ateşlemek
110	Genel	set loose f.	serbest bırakmak
111	Genel	work loose f.	çözülmek
112	Genel	be at loose ends f.	serbest olmak
113	Genel	get loose f.	açılmak
114	Genel	turn loose f.	salıvermek
115	Genel	cut loose f.	vazgeçmek
116	Genel	cut somebody loose f.	kelepçelerini çözmek
117	Genel	let loose f.	yumuşamak
118	Genel	be at loose ends f.	birinin bir işi olmamak
119	Genel	cut loose f.	açmak
120	Genel	have a screw loose f.	bir tahtası eksik olmak
121	Genel	play fast and loose with f.	hafife almak
122	Genel	cut loose from f.	yakasını kurtarmak (denetim/baskı vb'nden)
123	Genel	break loose f.	kendini kurtarıp kaçmak
124	Genel	play fast and loose with f.	oynamak
125	Genel	cut loose f.	ayrılmak
126	Genel	cut loose f.	sökmek
127	Genel	cut loose from f.	yakasını kurtarmak
128	Genel	cut loose f.	aşka gelmek
129	Genel	cut loose f.	gayrete gelmek
130	Genel	cut loose f.	çözmek
131	Genel	cut loose f.	kurtlarını dökmek
132	Genel	cut loose from f.	ayrılmak (bir yerden)
133	Genel	cut loose f.	kendini tutmamak
134	Genel	cut loose f.	cıvıtmak
135	Genel	cut loose from f.	yakasını sıyırmak
136	Genel	cut loose f.	baskıdan kurtarmak
137	Genel	for all hell break loose f.	kıyamet kopmak
138	Genel	get loose f.	yerinden oynamak
139	Genel	come loose f.	yerinden oynamak
140	Genel	pry something loose f.	kanırtmak
141	Genel	be on the loose f.	kayıplara karışmak
142	Genel	loose hair f.	saç açmak
143	Genel	wear one's hair loose f.	saçlarını açmak
144	Genel	loose one's seat f.	yerinden olmak
145	Genel	be loose f.	bol gelmek
146	Genel	loose one's senses f.	balatayı sıyırmak
147	Genel	loose one's senses f.	kafayı yemek
148	Genel	loose one's senses f.	kafayı çizmek
149	Genel	become loose f.	sallanmak
150	Genel	get loose f.	sallanmak
151	Genel	become loose f.	gevşemek
152	Genel	become loose f.	çözülmek
153	Genel	break loose from f.	-den kopup sallanmak
154	Genel	break loose from f.	-den kopup sarkmak
155	Genel	be loose-fitting f.	bol gelmek
156	Genel	break loose from f.	-den kopmak
157	Genel	cut loose from f.	-den kurtulmak
158	Genel	cut loose from f.	-den çıkmak
159	Genel	cut loose from f.	dizginleri koparıp -den ayrılmak
160	Genel	get loose f.	kaçıp kaybolmak
161	Genel	get loose f.	kaçıp gitmek
162	Genel	give a loose f.	salıvermek
163	Genel	give a loose f.	özgür bırakmak
164	Genel	give a loose f.	salmak
165	Genel	give a loose f.	serbest bırakmak
166	Genel	loose off bullets f.	mermi yağdırmak
167	Genel	loose off f.	kurşun yağdırmak
168	Genel	set loose f.	özgür bırakmak
169	Genel	loose off bullets f.	kurşun yağdırmak
170	Genel	loose off f.	mermi yağdırmak
171	Genel	let (a child) run loose f.	başı boş bırakmak
172	Genel	set loose f.	başı boş bırakmak
173	Genel	loose one’s tongue f.	dili çözülmek
174	Genel	loose one’s tongue f.	dilini çözmek
175	Genel	be still on the loose f.	kayıplara karışmak
176	Genel	be still on the loose f.	hala/henüz yakalanmamış olmak
177	Genel	be still on the loose f.	sırra kadem basmak
178	Genel	be still on the loose f.	kayıp olmak
179	Genel	convert loose change to bills f.	para tümletmek
180	Genel	convert loose change to bills f.	bozuklukları tümletmek
181	Genel	let loose f.	kurtulmak
182	Genel	let loose f.	söyleyivermek
183	Genel	let loose f.	özgürce ifade etmek
184	Genel	let loose f.	(gökyüzü) yağmur yağdırmak
185	Genel	sit loose f.	kayıtsız olmak
186	Genel	sit loose f.	önem göstermemek
187	Genel	sit loose f.	alakadar olmamak
188	Genel	having a screw loose s.	tahtası eksik
189	Genel	at loose ends s.	karışık
190	Genel	on the loose s.	hapishane kaçağı
191	Genel	at loose ends s.	intizamsız
192	Genel	at loose ends s.	boşlukta
193	Genel	at loose ends s.	işsiz ortalıkta karışık
194	Genel	on the loose s.	kaçmış mahkum
195	Genel	quite loose s.	bolca
196	Genel	at loose ends s.	işsiz ortalıkta
197	Genel	at loose ends s.	gayesiz
198	Genel	very loose s.	kağşak
199	Genel	very loose s.	çok seyrek
200	Genel	loose-jointed s.	esnek
201	Genel	loose-leaf s.	sayfaları çıkarılıp takılabilen
202	Genel	loose-leaf s.	sayfaları çıkarılıp tekrar takılabilen (kitap/defter)
203	Genel	loose-tongued s.	boşboğaz
204	Genel	loose-tongued s.	geveze
205	Genel	loose-tongued s.	ağzı gevşek
206	Genel	loose-tongued s.	çenesi düşük
207	Genel	loose-tongued s.	sır tutmaz
208	Genel	loose-fitting s.	bol gelen
209	Genel	loose-fitting s.	tam oturmayan
210	Genel	loose-fitting s.	gevşek şekilde sallanan
211	Genel	loose-jointed s.	kötü inşa edilmiş
212	Genel	loose-jointed s.	sarsak
213	Genel	loose-limbed s.	esnek uzuvları olan (kimse)
214	Genel	loose-lipped s.	ağzı gevşek
215	Genel	loose-lipped s.	sürekli konuşan
216	Genel	loose-lipped s.	boşboğaz
217	Genel	loose-tongued s.	dedikoducu
218	Genel	screw-loose s.	anormal davranan
219	Genel	screw-loose s.	tuhaf
220	Genel	screw-loose s.	garip
221	Genel	screw-loose s.	acayip
222	Genel	at a loose end zf.	boşlukta
223	Genel	at a loose end zf.	gayesiz
224	Genel	on the loose zf.	ahlaki sınırları olmaksızın
225	Genel	on the loose zf.	ahlaki açından sınırsızca
226	Genel	on the loose zf.	kontrolsüz ve ahlaksızca
227	Genel	on the loose zf.	özgür durumda
228	Genel	on the loose zf.	hareketi kısıtlanmaksızın
229	Genel	the screw has come loose expr.	vida gevşemiş
Phrasals
230	Öbek Fiiller	tear loose from f.	-den kurtulmak
231	Öbek Fiiller	let loose of someone or something f.	bırakmak
232	Öbek Fiiller	let loose f.	bırakmak
233	Öbek Fiiller	let loose f.	izin vermek
234	Öbek Fiiller	let loose of someone or something f.	tutmaktan vazgeçmek
Proverb
235	Atasözü	loose lips sink ship	boşboğazlık adam öldürür
Colloquial
236	Konuşma Dili	loose nukes i.	nükleer silahların veya malzemelerin kötü kişilerin eline geçmesi
237	Konuşma Dili	loose talk i.	söylenti
238	Konuşma Dili	break loose f.	kurtulup kaçmak
239	Konuşma Dili	break loose f.	kaçmak
240	Konuşma Dili	break loose f.	sıyrılıp kaçmak
241	Konuşma Dili	let one loose f.	osurmak
242	Konuşma Dili	let one loose f.	gaz çıkarmak
243	Konuşma Dili	loose as a goose s.	hepten/tümüyle rahat
244	Konuşma Dili	loose as a goose s.	aladağlardan serin
245	Konuşma Dili	loose as a goose s.	karlı dağlardan serin
246	Konuşma Dili	all hell breaks loose expr.	çarşı pazar karışır
247	Konuşma Dili	on the loose expr.	firari
248	Konuşma Dili	on the loose expr.	hapisten kaçmış
249	Konuşma Dili	on the loose expr.	kaçak
250	Konuşma Dili	then all hell broke loose expr.	sonra kıyamet koptu
251	Konuşma Dili	all hell breaks loose expr.	ve kızılca kıyametin koptuğu an
252	Konuşma Dili	all hell will break loose expr.	ortalık çok karışacak
253	Konuşma Dili	all hell will break loose expr.	çarşı pazar karışacak
254	Konuşma Dili	all hell breaks loose expr.	çarşı pazar karışır
255	Konuşma Dili	all hell breaks loose expr.	kızılca kıyamet kopar
256	Konuşma Dili	all hell breaks loose expr.	ortalık karışır
257	Konuşma Dili	all hell breaks loose expr.	işler/durum kontrolden çıkar
258	Konuşma Dili	all hell breaks loose expr.	ortalık birbirine girer
259	Konuşma Dili	stay loose! expr.	endişelenme!
260	Konuşma Dili	hang loose! expr.	endişelenme!
Idioms
261	Deyim	a loose cannon i.	deli fişek
262	Deyim	loose cannon on deck i.	deli fişek
263	Deyim	loose cannon i.	deli fişek
264	Deyim	loose end i.	eksik kalmış/tamamlanmamış kısım
265	Deyim	loose cannon on rolling deck i.	nerede ne yapacağı belli olmayan çevresine zarar veren kimse
266	Deyim	loose cannon i.	nerede ne yapacağı belli olmayan çevresine zarar veren kimse
267	Deyim	loose translation i.	özensiz/alelacele/çalakalem yapılmış çeviri/tercüme
268	Deyim	loose end i.	yanıtlanmamış sorular
269	Deyim	the loose ends/threads i.	halledilmemiş küçük ayrıntılar
270	Deyim	the loose ends/threads i.	pürüzler
271	Deyim	the loose ends/threads i.	çözülmemiş/ele alınmamış küçük ayrıntılar
272	Deyim	the loose ends/threads i.	yarım kalan ayrıntılar
273	Deyim	the loose ends/threads i.	ucu açık detaylar
274	Deyim	the loose ends/threads i.	ucu bağlanmamış ip
275	Deyim	the loose ends/threads i.	ucu açık/serbest iplik
276	Deyim	loose-lip i.	konuşkanlık
277	Deyim	loose-lip i.	gevezelik
278	Deyim	loose-lip i.	boşboğazlık
279	Deyim	loose lip i.	boşboğazlık
280	Deyim	loose lip i.	gevşek ağız
281	Deyim	loose lip i.	ağzı gevşeklik
282	Deyim	loose lip i.	çenesi düşük olma
283	Deyim	loose lips i.	boşboğazlık
284	Deyim	loose lips i.	gevşek ağız
285	Deyim	loose lips i.	ağzı gevşeklik
286	Deyim	loose lips i.	çenesi düşük olma
287	Deyim	a kangaroo loose in the top paddock [australia] i.	bir tahtası eksik
288	Deyim	a kangaroo loose in the top paddock [australia] i.	çıldırmış
289	Deyim	a kangaroo loose in the top paddock [australia] i.	deli
290	Deyim	a kangaroo loose in the top paddock [australia] i.	tuhaf
291	Deyim	a kangaroo loose in the top paddock [australia] i.	akılsız
292	Deyim	a kangaroo loose in the top paddock [australia] i.	aptal
293	Deyim	a kangaroo loose in the top paddock [australia] i.	keçileri kaçırmış
294	Deyim	loose change i.	küçük miktarda para
295	Deyim	loose change i.	önemsiz para tutarı
296	Deyim	some loose ends i.	yarım kalmış/bitirilmemiş kısımlar
297	Deyim	some loose ends i.	halledilmesi gereken işler
298	Deyim	some loose ends i.	bazı eksik kalmış işler
299	Deyim	some loose ends i.	çözülmemiş problemler
300	Deyim	get loose f.	hapisten salınmak
301	Deyim	get loose f.	serbest bırakmak
302	Deyim	cast loose f.	serbest kalmak
303	Deyim	cast loose f.	başıboş kalmak
304	Deyim	cast loose f.	prangalardan kurtulmak
305	Deyim	cast loose f.	hür olmak
306	Deyim	have a loose tongue f.	ağzı gevşek olmak
307	Deyim	be loose-tongued f.	ağzı gevşek olmak
308	Deyim	let loose f.	aklamak
309	Deyim	have a screw loose f.	bir tahtası eksik olmak
310	Deyim	have got a screw loose f.	bir tahtası eksik olmak
311	Deyim	cut loose with something (a loud scream) f.	bağırmak
312	Deyim	let loose f.	beraat ettirmek
313	Deyim	be at a loose end f.	boşlukta olmak
314	Deyim	have a loose screw f.	bir tahtası eksik olmak
315	Deyim	keep someone loose f.	birini sıkmamak
316	Deyim	have a loose tongue f.	boşboğaz olmak
317	Deyim	be loose-tongued f.	boşboğaz olmak
318	Deyim	be at a loose end f.	boşta olmak
319	Deyim	keep someone loose f.	birini rahat bırakmak
320	Deyim	keep someone loose f.	birinin üzerine varmamak
321	Deyim	be at loose ends f.	boşta olmak
322	Deyim	let loose with something (a loud scream) f.	bağırmak
323	Deyim	have a screw loose f.	birkaç tahtası eksik olmak
324	Deyim	be at loose ends f.	boşlukta olmak
325	Deyim	play fast and loose f.	düşünmeden hareket etmek
326	Deyim	be at a loose end f.	çıkmazda bulunmak
327	Deyim	cut loose with something (a loud scream) f.	çığlık atmak
328	Deyim	have a screw loose f.	deli olmak
329	Deyim	be at a loose end f.	çıkmazda olmak
330	Deyim	let loose with something (a loud scream) f.	çığlık atmak
331	Deyim	be at a loose end f.	çıkmaza düşmek
332	Deyim	let loose f.	havaya uçmak
333	Deyim	let loose f.	görevden almak
334	Deyim	let loose f.	işten el çektirmek
335	Deyim	cut one's wolf loose f.	içki içmek
336	Deyim	let loose f.	infilak etmek
337	Deyim	have got a screw loose f.	keçileri kaçırmış olmak
338	Deyim	have a loose screw f.	keçileri kaçırmış olmak
339	Deyim	cut one's wolf loose f.	kafayı çekmek
340	Deyim	tie up loose ends f.	önceki sorunları halletmek/aradan çıkarmak
341	Deyim	have a screw loose f.	keçileri kaçırmış olmak
342	Deyim	have a screw loose f.	kafadan kontak olmak
343	Deyim	have a slate loose f.	keçileri kaçırmak
344	Deyim	have got a screw loose f.	kafadan kontak olmak
345	Deyim	have a loose screw f.	kafadan kontak olmak
346	Deyim	let loose f.	patlamak
347	Deyim	play fast and loose f.	sorumsuz davranmak
348	Deyim	let loose f.	salıvermek
349	Deyim	have a screw loose f.	vidası gevşek olmak
350	Deyim	play fast and loose with f.	yeterli özeni/dikkati göstermemek
351	Deyim	break loose f.	yakayı sıyırmak
352	Deyim	let loose f.	uzaklaştırmak
353	Deyim	be at a loose end f.	yapacak bir şeyi olmamak
354	Deyim	have got a screw loose f.	vidası gevşek olmak
355	Deyim	be at loose ends f.	yapacak bir şeyi olmamak
356	Deyim	have some loose ends f.	yarım kalmış/bitirilmemiş kısımları bulunmak
357	Deyim	have a loose screw f.	vidası gevşek olmak
358	Deyim	tie up (some/a few) loose ends f.	bazı eksik kalmış işleri halletmek
359	Deyim	tie up (some/a few) loose ends f.	halledilmesi gereken işlere bakmak
360	Deyim	have a few kangaroos loose in the top paddock f.	birkaç tahtası eksik olmak
361	Deyim	have a few kangaroos loose in the top paddock f.	deli olmak
362	Deyim	have a few kangaroos loose in the top paddock f.	tuhaf davranmak
363	Deyim	have a few kangaroos loose in the top paddock f.	aptalca davranmak
364	Deyim	have a few kangaroos loose in the top paddock f.	saçma sapan davranmak
365	Deyim	have a few kangaroos loose in the top paddock f.	pek zeki olmamak
366	Deyim	turn loose f.	(tabanca, mermi) ateş etmek, boşaltmak
367	Deyim	turn loose f.	ateş açmak
368	Deyim	let (someone) loose (on something) f.	(birini bir konuda) serbest/özgür bırakmak
369	Deyim	let (someone) loose (on something) f.	(birini bir konuda) kendi haline bırakmak
370	Deyim	let (someone) loose (on something) f.	(birini bir konuda) salıvermek
371	Deyim	let (someone) loose (on something) f.	(birinin bir konuda) istediğini yapmasına izin vermek
372	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) özgür bırakmak
373	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) serbest bırakmak
374	Deyim	let loose of (someone) f.	(birinin) özgür/serbest kalmasına izin vermek
375	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) salmak
376	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) salıvermek
377	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) kovmak
378	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) işten atmak
379	Deyim	let loose of (someone) f.	(birine) yol vermek
380	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) işten çıkarmak
381	Deyim	let loose of (someone) f.	(birine) el çektirmek
382	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) göndermek
383	Deyim	let loose of (someone) f.	(birinin) işine son vermek
384	Deyim	let loose of (someone) f.	(birini) işten kovmak
385	Deyim	let loose of (something) f.	(bir şeyin) kontrolünü kaybetmek
386	Deyim	let loose of (something) f.	(bir şeyin) kontrolünü elden bırakmak
387	Deyim	let loose of (something) f.	bazı duyguları serbest bırakmak
388	Deyim	let loose of (something) f.	içindekileri/içinde tuttuklarını serbest bırakmak
389	Deyim	let loose of (something) f.	içindekileri özgür bırakmak
390	Deyim	let loose of (something) f.	hislerini serbest bırakmak
391	Deyim	let loose of (something) f.	dağıtmak
392	Deyim	be on the loose f.	başıboş gezmek
393	Deyim	be on the loose f.	serbest dolaşmak
394	Deyim	be on the loose f.	özgürce dolaşmak/hareket etmek
395	Deyim	be on the loose f.	serbestçe dolaşmak/hareket etmek
396	Deyim	be on the loose f.	elini kolunu sallaya sallaya gezmek
397	Deyim	be on the loose f.	aylak aylak gezmek
398	Deyim	break something loose from something f.	bir şeyi bir şeyden koparmak
399	Deyim	break something loose from something f.	bir şeyi bir şeyden ayırmak
400	Deyim	break something loose from something f.	bir şeyi bir şeyden kurtarmak
401	Deyim	break/cut/tear (something) loose from somebody/something f.	kendini/birini/bir şeyi (bir şeyden) ayırmak
402	Deyim	break/cut/tear (something) loose from somebody/something f.	kendini/birini/bir şeyi (bir şeyden) uzaklaştırmak
403	Deyim	break loose from (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) kurtulmak
404	Deyim	break loose from (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) sıyrılmak
405	Deyim	break loose from (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) kaçmak
406	Deyim	break loose from (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) etkisinden kurtulmak
407	Deyim	break loose from (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) baskısından kurtulmak
408	Deyim	break loose from (something) f.	(bir şeyden) kurtulmak
409	Deyim	break loose from (something) f.	(bir şeyden) ayrılmak/sıyrılmak
410	Deyim	break loose from (something) f.	(bir şeyden) kopmak
411	Deyim	break/cut/tear loose from somebody/something f.	birinden/bir şeyden kurtulmak
412	Deyim	break/cut/tear loose from somebody/something f.	birinden/bir şeyden yakasını kurtarmak
413	Deyim	break/cut/tear loose from somebody/something f.	birinden/bir şeyden yakasını sıyırmak
414	Deyim	break/cut/tear loose from somebody/something f.	birinden/bir şeyden ayrılmak
415	Deyim	break/cut/tear loose from somebody/something f.	birinden/bir şeyden kopmak
416	Deyim	break/cut/tear (something) loose from somebody/something f.	(bir şeyi) birinden/bir şeyden kurtarmak
417	Deyim	break/cut/tear (something) loose from somebody/something f.	(bir şeyi) birinden/bir şeyden ayırmak
418	Deyim	break/cut/tear (something) loose from somebody/something f.	(bir şeyi) birinden/bir şeyden koparmak
419	Deyim	cut someone or something loose from something f.	birini/bir şeyi bir şeyden kurtarmak
420	Deyim	cut someone or something loose from something f.	birini/bir şeyi bir şeyden ayırmak
421	Deyim	cut someone or something loose from something f.	birini/bir şeyi bir şeyden sökmek
422	Deyim	cut someone or something loose from something f.	birinin/bir şeyin bir şeyle bağını/bağlantısını kesmek
423	Deyim	cut someone or something loose from something f.	birini/bir şeyi bir şeyden çözmek
424	Deyim	break something loose from something f.	bir şeyi bir şeyden çözmek
425	Deyim	break something loose from something f.	bir şeyi bir şeyden ayırmak
426	Deyim	break something loose from something f.	bir şeyi bir şeyden sökmek
427	Deyim	loose cannon f.	kendi grubuna veya siyasi partisine zarar verecek şekilde davranmak
428	Deyim	cut (someone or something) loose f.	(biriyle/bir şeyle) ilişkiyi kesmek
429	Deyim	cut (someone or something) loose f.	(biriyle/bir şeyle) ipleri koparmak
430	Deyim	cut (someone or something) loose f.	(birinin/bir şeyin) ilişiğini kesmek
431	Deyim	cut (someone or something) loose f.	(bir şeyi) kesip (birini/bir şeyi) kurtarmak
432	Deyim	cut (someone or something) loose f.	(bir şeyi) kesip (birini/bir şeyi) ayırmak/çıkarmak
433	Deyim	cut someone/something loose f.	biriyle/bir şeyle ilişkiyi kesmek
434	Deyim	cut someone/something loose f.	birinin/bir şeyin ilişiğini kesmek
435	Deyim	cut someone/something loose f.	biriyle/bir şeyle bağlarını koparmak
436	Deyim	cut someone/something loose f.	biriyle/bir şeyle ipleri koparmak
437	Deyim	cut wolf loose f.	içki içmek
438	Deyim	cut wolf loose f.	kafayı çekmek
439	Deyim	have a few loose marbles f.	aklını kaçırmak
440	Deyim	have a few loose marbles f.	kafayı yemek
441	Deyim	have got a loose screw f.	bir tahtası eksik olmak
442	Deyim	have got a loose screw f.	keçileri kaçırmış olmak
443	Deyim	have got a loose screw f.	kafadan kontak olmak
444	Deyim	have got a loose screw f.	vidası gevşek olmak
445	Deyim	let (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) serbest bırakmak
446	Deyim	let (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) salıvermek
447	Deyim	let (something) loose f.	(bir şeyi) salmak
448	Deyim	let (something) loose f.	(bir şeyi) serbest bırakmak
449	Deyim	let (something) loose f.	(bir şeyi) ortaya salmak
450	Deyim	let (something) loose f.	(bir şeyi) salıvermek
451	Deyim	let (something) loose f.	(bir şeyi) patlatmak
452	Deyim	let (something) loose f.	(bir şeyin) yayılmasına/büyümesine mahal vermek
453	Deyim	let (something) loose f.	(bir şeyi) kontrolden çıkarmak
454	Deyim	let loose of f.	-i serbest bırakmak
455	Deyim	let loose of f.	'-i salmak
456	Deyim	let loose of f.	'-i salıvermek
457	Deyim	let loose of f.	'-i işten kovmak
458	Deyim	let loose of f.	'-e yol vermek
459	Deyim	let loose of f.	'-i kovmak
460	Deyim	let loose of f.	'-in kontrolünü elden bırakmak
461	Deyim	let loose of f.	'-i özgür bırakmak
462	Deyim	let loose of f.	'-in işine son vermek
463	Deyim	let loose of f.	'-i serbest bırakmak
464	Deyim	let loose of f.	'-in kontrolünü kaybetmek
465	Deyim	let loose of f.	'-e el çektirmek
466	Deyim	let loose something f.	bir şey çığlığı atmak
467	Deyim	let loose something f.	bir şeyi bağırmak
468	Deyim	let somebody/something loose f.	birini/bir şeyi serbest bırakmak
469	Deyim	let somebody/something loose f.	birini/bir şeyi salmak
470	Deyim	let somebody/something loose f.	birini/bir şeyi çözmek
471	Deyim	let somebody/something loose f.	birinin/bir şeyin bağını açmak
472	Deyim	let somebody loose f.	(birini) özgür bırakmak
473	Deyim	let somebody loose f.	(birini) kendi haline bırakmak
474	Deyim	let somebody loose f.	(birini) rahat bırakmak
475	Deyim	turn loose f.	uzun uzadıya konuşmak
476	Deyim	turn loose f.	çenesi düşmek
477	Deyim	play fast and loose (with someone or something) f.	(birine/bir şeye) karşı sorumsuzca/düşüncesizce davranmak
478	Deyim	play fast and loose (with someone or something) f.	(birine/bir şeye) umursamazca davranmak
479	Deyim	play fast and loose (with someone or something) f.	(birini/bir şeyi) hafife almak
480	Deyim	play fast and loose (with someone or something) f.	(birine/bir şeye) yeterli özeni/dikkati göstermemek
481	Deyim	set (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) serbest bırakmak
482	Deyim	set (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) salıvermek
483	Deyim	set (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) özgür bırakmak
484	Deyim	set (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) başı boş bırakmak
485	Deyim	shake (someone) loose f.	(birinden) kurtulmak
486	Deyim	shake (someone) loose f.	(birini) yakasından düşürmek
487	Deyim	tear loose f.	kaçmak
488	Deyim	tear loose f.	kurtulmak
489	Deyim	tear loose from (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) kaçmak
490	Deyim	tear loose from (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) kurtulmak
491	Deyim	tear yourself/something loose (from somebody/something) f.	kendini/bir şeyi (birinden/bir şeyden) kurtarmak
492	Deyim	tear yourself/something loose (from somebody/something) f.	kendini/bir şeyi (birinden/bir şeyden) zorla kurtarmak/ayırmak
493	Deyim	turn (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) serbest bırakmak
494	Deyim	turn (someone or something) loose f.	(birini/bir şeyi) salıvermek
495	Deyim	with a loose screw s.	bir tahtası eksik
496	Deyim	with a loose screw s.	kafadan kontak
497	Deyim	with a loose screw s.	keçileri kaçırmış
498	Deyim	with a loose screw s.	aklını oynatmış
499	Deyim	with a screw loose s.	bir tahtası eksik
500	Deyim	with a screw loose s.	kafadan kontak