gelmek

Significados de "gelmek" en diccionario inglés turco : 66 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	gelmek	come v.
For approximately 15 minutes nobody came for it. Yaklaşık 15 dakika boyunca kimse gelmedi. More Sentences
General
2	General	gelmek	turn up v.
What a pity so few Members were here, but perhaps more will turn up in the Chamber when word gets around. Ne yazık ki bu kadar az Üye buradaydı, ama belki de haber yayıldığında daha fazlası Meclise gelecektir. More Sentences
3	General	gelmek	pretend v.
Tom politely pretended not to notice that Mary had been crying. Tom nezaketen Mary'nin ağlamasını görmezden geldi. More Sentences
4	General	gelmek	amount to v.
In France, this amounts to at least 10% of the budget. Fransa'da bu miktar bütçenin en az %10'una denk gelmektedir. More Sentences
5	General	gelmek	spring from v.
He sprang from one of the best families in the north. O, kuzeydeki en iyi ailelerin birinden gelmiştir. More Sentences
6	General	gelmek	strike v.
The depiction of Saddam Hussein as someone who represents no real danger does not strike me as credible. Saddam Hüseyin'in gerçek bir tehlike arz etmeyen biri olarak tasvir edilmesi bana inandırıcı gelmiyor. More Sentences
7	General	gelmek	suit v.
Recommendations are just something that they comply with if it suits them, but not if they do not. Tavsiyeler sadece işlerine gelirse uyacakları, gelmezse uymayacakları bir şeydir. More Sentences
8	General	gelmek	reach v.
We have now reached a time when institutional positions must be adopted. Artık kurumsal pozisyonların benimsenmesi gereken bir döneme gelmiş bulunuyoruz. More Sentences
9	General	gelmek	fall on v.
This year, Valentine's Day falls on a Sunday. Bu yıl Sevgililer Günü bir pazar gününe denk geliyor. More Sentences
10	General	gelmek	come up to v.
The water came up to my knees. Su dizlerime kadar geldi. More Sentences
11	General	gelmek	spring v.
The issue surrounding Galileo springs to mind, which has caused great difficulty. Aklıma büyük zorluklara neden olan Galileo ile ilgili mesele geliyor. More Sentences
12	General	gelmek	pull v.
If we pull out all the stops, I believe that this reform process can be successfully completed. Elimizden gelen her şeyi yaparsak, bu reform sürecinin başarıyla tamamlanabileceğine inanıyorum. More Sentences
13	General	gelmek	fall v.
There was also the loss of the , the anniversary of which falls tomorrow, 19 November 2002. Ayrıca, yıldönümü yarın, 19 Kasım 2002'ye denk gelen geminin kaybı da söz konusuydu. More Sentences
14	General	gelmek	come from v.
I come from that part of Denmark that Germany occupied. Ben Danimarka'nın Almanya tarafından işgal edilen bölgesinden geliyorum. More Sentences
15	General	gelmek	originate v.
It is a well-known fact that the KLA is backed by drug dealing and by contributions which originate in our countries. KLA'nın uyuşturucu ticareti ve ülkelerimizden gelen katkılarla desteklendiği bilinen bir gerçektir. More Sentences
16	General	gelmek	get v.
That means things can get much cheaper for consumers. Bu da tüketiciler için işlerin çok daha ucuza gelebileceği anlamına geliyor. More Sentences
17	General	gelmek	turn v.
My group is extremely surprised at the turn this debate has taken. Grubum bu tartışmanın geldiği nokta karşısında son derece şaşırmıştır. More Sentences
18	General	gelmek	attain v.
Finally she attained a position of power. Sonunda güçlü bir konuma geldi. More Sentences
19	General	gelmek	fit v.
This belt fits me too tightly. Bu kemer bana çok sıkı geliyor. More Sentences
20	General	gelmek	come to v.
We have come to the end of the Commission statement on the reopening of the Mont Blanc tunnel earlier than expected. Mont Blanc tünelinin beklenenden erken açılmasına ilişkin Komisyon açıklamasının sonuna gelmiş bulunuyoruz. More Sentences
21	General	gelmek	happen by v.
Such things often happen by accident rather than by design. Bu tür şeyler genellikle tasarlamadan ziyade kaza sonucu meydana gelir. More Sentences
22	General	gelmek	be along v.
I'll be along in a minute. Bir dakika içinde geleceğim. More Sentences
23	General	gelmek	get in v.
The plane will get in on time. Uçak zamanında gelecek. More Sentences
24	General	gelmek	roll up v.
The hedgehog rolled up into a ball. Kirpi bir top haline geldi. More Sentences
25	General	gelmek	bear v.
Stolen money never bears fruit. Çalınan paradan hayır gelmez. More Sentences
26	General	gelmek	come in v.
Finally, I should like Parliament itself to reflect upon how we deal with the complaints that come in. Son olarak, Parlamento'nun gelen şikayetlerle nasıl başa çıktığımız konusunda düşünmesini istiyorum. More Sentences
27	General	gelmek	appear v.
A European repeat of these debacles appears completely pointless to me. Bu fiyaskoların Avrupa'da tekrarlanması bana tamamen anlamsız geliyor. More Sentences
28	General	gelmek	arrive v.
That is what they told me when I arrived here this morning. Bu sabah buraya geldiğimde bana söyledikleri buydu. More Sentences
29	General	gelmek	weigh v.
How much does the average woman weigh? Ortalama kadın kaç kilo gelir? More Sentences
30	General	gelmek	come v.
It may come as a surprise that this last point features amongst the others. Bu son noktanın diğerleri arasında yer alması şaşırtıcı gelebilir. More Sentences
31	General	gelmek	derive v.
You should take a look at these words derived from German. Almancadan gelen bu kelimelere bir göz atmalısınız. More Sentences
32	General	gelmek	become [obsolete] v.
It seems to me that our relationship would become slightly unbalanced. Bana öyle geliyor ki ilişkilerimiz biraz dengesizleşecek. More Sentences
33	General	gelmek	come v.
The speedy implementation of these means comes next, and finally monitoring. Daha sonra bu araçların hızlı bir şekilde uygulanması ve son olarak da izlenmesi gelmektedir. More Sentences
34	General	gelmek	hit v.
When does that Oscar-winning movie hit the town? Şu Oscar ödüllü film ne zaman şehre geliyor? More Sentences
Phrasals
35	Phrasals	gelmek	turn out v.
I'm still not happy with how things turned out. İşlerin bu hale gelmesinden hala memnun değilim. More Sentences
36	Phrasals	gelmek	come about v.
He came about two. O yaklaşık ikide geldi. More Sentences
37	Phrasals	gelmek	come in v.
I have now studied the flood of reports that have come in. Şimdi gelen rapor selini inceledim. More Sentences
38	Phrasals	gelmek	come to v.
When it comes to the energy issue, I am unfortunately rather pessimistic. Enerji konusuna gelince, maalesef oldukça kötümserim. More Sentences
39	Phrasals	gelmek	get to (someone or something) v.
No codecision that gets to that stage is ever entirely straightforward. Bu aşamaya gelen hiçbir kodifikasyon hiçbir zaman tamamen basit değildir. More Sentences
Idioms
40	Idioms	gelmek	come up to v.
Tom is coming up to Boston for a visit. Tom ziyaret için Boston'a geliyor. More Sentences
Technical
41	Technical	gelmek	arrive v.
But we have now arrived at a point where we need to develop a competition policy further. Ancak artık rekabet politikasını daha da geliştirmemiz gereken bir noktaya geldik. More Sentences
42	Technical	gelmek	weigh v.
Tom tried to guess how much Mary weighed. Tom Mary'nin kaç kilo geldiğini tahmin etmeye çalıştı. More Sentences
43	Technical	gelmek	come v.
With this report Parliament sends a very clear message that development concerns must come first. Parlamento bu raporla kalkınma kaygılarının her şeyden önce gelmesi gerektiği yönünde çok net bir mesaj vermektedir. More Sentences
General
44	General	gelmek	stem v.
45	General	gelmek	derive from something v.
46	General	gelmek	carry over v.
47	General	gelmek	accrue v.
48	General	gelmek	present oneself v.
49	General	gelmek	come to hand v.
50	General	gelmek	form v.
51	General	gelmek	have an orgasm v.
52	General	gelmek	endure v.
53	General	gelmek	set v.
54	General	gelmek	adsum v.
55	General	gelmek	feign v.
56	General	gelmek	light v.
57	General	gelmek	haul v.
58	General	gelmek	approach v.
Phrasals
59	Phrasals	gelmek	get to v.
60	Phrasals	gelmek	pitch up v.
61	Phrasals	gelmek	run into v.
Idioms
62	Idioms	gelmek	go one's way v.
Technical
63	Technical	gelmek	navigate v.
Slang
64	Slang	gelmek	bust a nut v.
65	Slang	gelmek	sprog [australia] v.
66	Slang	gelmek	spunk v.

Significados de "gelmek" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
Common Usage
1	Common Usage	üstesinden gelmek	come through v.
Tom always comes through. Tom her zaman üstesinden gelir. More Sentences
2	Common Usage	meydana gelmek	happen v.
Today I would like to sound a contrary note and welcome something that has happened recently in Mozambique. Bugün bunun tam tersini söylemek ve yakın zamanda Mozambik'te meydana gelen bir olayı memnuniyetle karşılamak istiyorum. More Sentences
3	Common Usage	meydana gelmek	occur v.
A contagious effect can occur between one country and others and it is possible that capital flows will fluctuate. Bir ülke ile diğerleri arasında bulaşıcı bir etki meydana gelebilir ve sermaye akışlarının dalgalanması mümkündür. More Sentences
4	Common Usage	haline gelmek	become v.
ECHO must become the central coordination platform for all Member States. ECHO, tüm Üye Devletler için merkezi koordinasyon platformu haline gelmelidir. More Sentences
5	Common Usage	görmezden gelmek	ignore v.
We were at the same party, but she completely ignored me. Aynı partideydik ama beni tamamen görmezden geldi. More Sentences
6	Common Usage	üstesinden gelmek	overcome v.
I therefore believe that this premise will allow us to overcome this difficulty. Dolayısıyla bu önermenin bu zorluğun üstesinden gelmemizi sağlayacağına inanıyorum. More Sentences
7	Common Usage	galip gelmek	win v.
This unlikely army fought and won the bloodiest of battles. Bu beklenmedik ordu en kanlı savaşları vererek galip geldi. More Sentences
8	Common Usage	meydana gelmek	take place v.
A few days ago some incidents took place, in which two people were killed and dozens wounded. Birkaç gün önce iki kişinin öldüğü ve onlarca kişinin yaralandığı bazı olaylar meydana geldi. More Sentences
9	Common Usage	yüz yüze gelmek	face v.
One is born one and, from that moment, one faces a huge number of obstacles which would not be there if one were a man. Kişi bir kez doğar, ve o andan itibaren, erkek olsaydı hiç var olmayacak olan çok sayıda engelle yüz yüze gelir. More Sentences
10	Common Usage	anlamına gelmek	mean v.
The green traffic light means permission to pass. Yeşil ışık geçiş izni anlamına gelir. More Sentences
11	Common Usage	akla gelmek	come to mind v.
The question which immediately comes to mind is whether this is the best solution. Hemen akla gelen soru ise bunun en iyi çözüm olup olmadığıdır. More Sentences
General
12	General	dara gelmek	pressed for time v.
I'm a bit pressed for time. Biraz dara geldim. More Sentences
13	General	üstün gelmek	prevail v.
The wisdom of the Convention members has therefore prevailed over the demands of certain sporting organisations. Dolayısıyla Sözleşme üyelerinin aklı, bazı spor kuruluşlarının taleplerine üstün gelmiştir. More Sentences
14	General	bir araya gelmek	get together v.
There is much to be done if both sides can get together. Her iki taraf bir araya gelebilirse yapılacak çok şey var. More Sentences
15	General	takıntı haline gelmek	become an obsession v.
Layla's love for Fadil was starting to become an obsession. Leyla'nın Fadıl'a olan sevgisi bir takıntı haline gelmeye başlıyordu. More Sentences
16	General	ileri gelmek	result from v.
Tom's illness resulted from eating too much. Tom'un hastalığı çok fazla yemek yemekten ileri geldi. More Sentences
17	General	görmezlikten gelmek	ignore v.
I said hello to Debby but she totally ignored me. Debby'ye merhaba dedim fakat o beni bütünüyle görmezlikten geldi. More Sentences
18	General	üstesinden gelmek	master v.
She eventually managed to master her stage fright. Sonunda sahne korkusunun üstesinden gelmeyi başardı. More Sentences
19	General	gibi gelmek	feel v.
It feels weird. Bu tuhaf gibi geliyor. More Sentences
20	General	anlamına gelmek	signify v.
That alone would signify 'back to square one' and, for us, new opportunities of obtaining an improved directive. Bu bile tek başına 'başa dönmek' ve bize daha iyi bir direktif elde etmek için yeni fırsatlar anlamına gelecektir. More Sentences
21	General	oltaya gelmek	take the bait v.
He didn't take the bait. O oltaya gelmedi. More Sentences
22	General	erken gelmek	be early v.
The eight o'clock bus was early today. Sekiz otobüsü bugün erken geldi. More Sentences
23	General	sonra gelmek	follow v.
The words 'within the euro zone countries'should follow 'Stability Pact'. 'Euro bölgesi ülkeleri içerisinde' ifadesi 'İstikrar Paktı' ifadesinden sonra gelmelidir. More Sentences
24	General	anlamına gelmek	amount to v.
The Commission has indicated that this taxation relief could amount to the unlawful granting of state aid. Komisyon, bu vergi indiriminin hukuka aykırı bir şekilde devlet yardımı verilmesi anlamına gelebileceğini belirtmiştir. More Sentences
25	General	önce gelmek	antedate v.
The conquest of İstanbul antedates the discovery of America. İstanbul'un fethi, Amerika'nın keşfinden önce gelir. More Sentences
26	General	başına gelmek	befall v.
Some say that it is the worst accident that has ever befallen the bird life of this part of Europe. Bazıları bunun Avrupa'nın bu bölgesindeki kuş yaşamının başına gelmiş en kötü kaza olduğunu söylüyor. More Sentences
27	General	yüz yüze gelmek	face v.
I'm never going to be able to face Tom again. Tom'la tekrar yüz yüze gelemeyeceğim. More Sentences
28	General	gibi gelmek	sound v.
It implies the same thing, but it does not sound negative, or like a prison sentence. Aynı şeyi ima ediyor ama kulağa olumsuz ya da hapis cezası gibi gelmiyor. More Sentences
29	General	kendine gelmek	regain consciousness v.
Tom lapsed into a coma and didn't regain consciousness. Tom komaya girdi ve bir daha kendine gelemedi. More Sentences
30	General	bir araya gelmek	gather v.
We gathered together for a group photo. Grup fotoğrafı için bir araya geldik. More Sentences
31	General	tanınmaz hale gelmek	become unrecognizable v.
Sami became unrecognizable. Sami tanınmaz hale geldi. More Sentences
32	General	erken gelmek	come early v.
He promised me he would come early. Erken geleceğine söz vermişti. More Sentences
33	General	beraber gelmek	come along v.
Do you mind if I come along? Beraber gelmemin bir sakıncası var mı? More Sentences
34	General	haline gelmek	become v.
This is becoming a serious problem. Bu ciddi bir sorun haline geliyor. More Sentences
35	General	üstesinden gelmek	cope v.
He can't cope. Üstesinden gelemez. More Sentences
36	General	içinden gelmek	feel like v.
It feels like a deep cold that comes from within. İçinden gelen derin bir üşüme gibi. More Sentences
37	General	geri gelmek	return v.
Those times will not return. O zamanlar geri gelmeyecek. More Sentences
38	General	üstesinden gelmek	deal with v.
These are real problems, but they have all been dealt with. Bunlar gerçek sorunlardır, ancak hepsinin üstesinden gelinmiştir. More Sentences
39	General	çıkıp gelmek	blow in v.
My uncle blew in from Kobe. Dayım Kobe'den çıkıp geldi. More Sentences
40	General	galip gelmek	be victorious v.
Democracy will be victorious in the long run. Demokrasi uzun vadede galip gelecektir. More Sentences
41	General	aklına gelmek	remember v.
I could not remember his name for the life of me. Adı bir türlü aklıma gelmiyordu. More Sentences
42	General	hakkından gelmek	defeat v.
I must defeat her. Onun hakkından gelmeliyim. More Sentences
43	General	önce gelmek	precede v.
The fact of the matter is that the military conquests have preceded the political ones. Gerçek şu ki askeri fetihler siyasi fetihlerden önce gelmiştir. More Sentences
44	General	iyi gelmek	agree with v.
The climate here doesn't agree with me. Buradaki iklim bana iyi gelmiyor. More Sentences
45	General	gibi gelmek	appear v.
It appears to me that he is angry. Bana kızgınmış gibi geldi. More Sentences
46	General	fazla gelmek	be too much v.
I enjoy warm weather, but this heat is too much for me! Sıcak havayı severim, ama bu sıcak bana fazla geliyor! More Sentences
47	General	meydana gelmek	result v.
If the permafrost starts to thaw in the north many kinds of disasters will result. Kuzeyde donmuş topraklar çözülmeye başlarsa birçok felaket meydana gelecektir. More Sentences
48	General	gibi gelmek	seem like v.
It seemed like a long time. Uzun bir süre gibi geldi. More Sentences
49	General	karşı gelmek	go against v.
We went against God's creation by turning ruminants into cannibals. Geviş getiren hayvanları yamyama dönüştürerek Tanrı'nın yaratışına karşı geldik. More Sentences
50	General	aklına gelmek	think of v.
I do not wish to give examples, but we can all think of them. Örnek vermek istemiyorum ama hepimizin aklına gelebilir. More Sentences
51	General	gibi gelmek	seem v.
The line between religion and fundamentalism does not seem to me to be clearly drawn. Din ile köktendincilik arasındaki çizgi bana net bir şekilde çizilmiş gibi gelmiyor. More Sentences
52	General	anlamına gelmek	spell v.
The accession of our friends to the EU will not spell an end to the difficulties. Dostlarımızın AB'ye katılımı zorlukların sona ereceği anlamına gelmeyecektir. More Sentences
53	General	anlamına gelmek	be v.
This is a reversal of the improvement seen during the first quarter. Bu, ilk çeyrekte görülen iyileşmenin tersine döndüğü anlamına geliyor. More Sentences
54	General	üst üste gelmek	overlap v.
Overlap can occur. Üst üste gelebilir. More Sentences
55	General	üstesinden gelmek	tackle v.
Europe is apparently the crowbar used to tackle problems in some countries. Görünüşe göre Avrupa, bazı ülkelerdeki sorunların üstesinden gelmek için kullanılan bir levye. More Sentences
56	General	başına gelmek	get v.
You deserved what you got. Başınıza geleni hak ettiniz. More Sentences
57	General	anlamına gelmek	add up to v.
That adds up to an increase of only 0.26% over against this year. Bu da bu yıla kıyasla sadece %0,26'lık bir artış anlamına geliyor. More Sentences
58	General	galip gelmek	win v.
Our team has won the last three games. Takımımız son üç maçtan galip ayrıldı. More Sentences
59	General	üstesinden gelmek	surmount v.
We really have gone from one obstacle to another, but we have been able to surmount them all. Gerçekten bir engelden diğerine geçtik ama hepsinin üstesinden gelmeyi başardık. More Sentences
60	General	başına gelmek	happen to v.
We cannot, and must not, look the other way, for one day people will look the other way when it happens to us. Görmezden gelemeyiz ve gelmemeliyiz, zira bir gün bizim de başımıza geldiğinde insanlar görmezden gelecektir. More Sentences
61	General	başına gelmek	happen v.
It is not only women to whom this happens. Bu sadece kadınların başına gelmiyor. More Sentences
62	General	üstesinden gelmek	tackle v.
We have been able to tackle a number of points ourselves by improving the internal work of Parliament itself. Parlamento'nun kendi iç işleyişini iyileştirmek suretiyle bazı hususların üstesinden gelebildik. More Sentences
63	General	gibi gelmek	seem as if v.
Looking back on our college days, it seems as if they were a century ago. Üniversite günlerimize dönüp baktığımda, sanki bir asır önceymiş gibi geliyor. More Sentences
64	General	önce gelmek	come before v.
So evaluation comes before management. Yani değerlendirme yönetimden önce gelir. More Sentences
65	General	yüz yüze gelmek	confront v.
Tom confronted Mary directly. Tom doğrudan Mary ile yüz yüze geldi. More Sentences
66	General	denk gelmek	run into v.
While walking down a street, he ran into an old friend of his. Yolda yürürken eski bir arkadaşına denk geldi. More Sentences
67	General	üstesinden gelmek	manage v.
It's heavy, but I can manage it. Ağır ama üstesinden gelebilirim. More Sentences
68	General	üstesinden gelmek	cope with v.
You have to cope with those difficult problems. Bu zor meselelerin üstesinden gelmek zorundasın. More Sentences
69	General	uykusu gelmek	feel sleepy v.
I always feel sleepy. Her zaman uykum gelir. More Sentences
70	General	karşı gelmek	defy v.
How dare you defy your teachers? Ne cüretle öğretmenlerine karşı gelirsin? More Sentences
71	General	galip gelmek	prevail v.
Love will prevail over hate. Sevgi nefrete galip gelecektir. More Sentences
72	General	aklına gelmek	conceive v.
He conceived most of his ideas while walking. Fikirlerinin çoğu yürürken aklına gelirdi. More Sentences
73	General	gibi gelmek	sound like v.
I certainly think that a number of the arguments sound like just a lot of excuses. Kesinlikle bazı argümanların kulağa bir sürü bahane gibi geldiğini düşünüyorum. More Sentences
74	General	geri gelmek	come back v.
We expect you to stick to the brief or to come back and tell us something different. Biz sizden yazılı belgeye sadık kalmanızı ya da geri gelip bize farklı bir şey söylemenizi bekliyoruz. More Sentences
75	General	karşı gelmek	oppose v.
Were I in your position, I would oppose that plan. Yerinde olsam o plana karşı gelirdim. More Sentences
76	General	anlamına gelmek	amount v.
This is an EUR 80 million increase which would correspond to the amount already in the existing programmes. Bu, halihazırda mevcut programlarda yer alan miktara tekabül edecek 80 milyon Avroluk bir artış anlamına gelmektedir. More Sentences
77	General	karşı karşıya gelmek	face v.
The boy and his uncle faced each other across the table. Çocuk ve amcası masanın karşısında karşı karşıya geldiler. More Sentences
78	General	anlamına gelmek	stand for v.
The CAP stands for autonomy of food supply, or, to use the American terminology, the food weapon. OTP, gıda arzının özerkliği ya da Amerikan terminolojisiyle ifade edecek olursak gıda silahı anlamına gelmektedir. More Sentences
79	General	dünyaya gelmek	be born v.
Roosevelt was born to a wealthy family in New York City in 1858. Roosevelt 1858 yılında New York'ta varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. More Sentences
80	General	galip gelmek	triumph v.
I thought that sense had triumphed. Mantığın galip geldiğini düşünmüştüm. More Sentences
Common Usage
81	Common Usage	gidip gelmek	shuttle v.
82	Common Usage	akla gelmek	occur v.
83	Common Usage	üstün gelmek	surpass v.
84	Common Usage	-den meydana gelmek	consist v.
85	Common Usage	uygun gelmek	suit v.
86	Common Usage	-den gelmek	stem v.
General
87	General	sesi kulağa hoş gelmek	euphoniousness n.
88	General	sorunların üstesinden gelmek için iradesini kullanma	mind over matter n.
89	General	kıvama gelmek	thicken n.
90	General	birini desteklemek için bir araya gelmek	rally round n.
91	General	gelmek isteyen herkes	allcomers n.
92	General	üstün gelmek	overwrite n.
93	General	(istenen duruma gelmek için) yol	doorway n.
94	General	aklına gelmek	come back to one's memory v.
95	General	ayrı ayrı gelmek	straggle back v.
96	General	baskın gelmek	override v.
97	General	tartışılır hale gelmek	become highly questionable v.
98	General	keleğe gelmek	be taken in v.
99	General	üstesinden gelmek	lick v.
100	General	demeğe gelmek	add up to v.
101	General	üstesinden gelmek	get the better of v.
102	General	vız gelmek	be a matter of indifference v.
103	General	aklına parlak bir fikir gelmek	hit on a good idea v.
104	General	galip gelmek	upper hand v.
105	General	çarpıp geri gelmek	rebound v.
106	General	küçük gelmek	outgrow v.
107	General	gına gelmek	be sick and tired of v.
108	General	gündeme gelmek	become the main topic of conversation v.
109	General	üstüne gelmek	overlap v.
110	General	ileri gelmek	arise from v.
111	General	keyfi gelmek	feel in a good mood v.
112	General	tanımazlıktan gelmek	pretend not to know v.
113	General	anasından emdiği süt burnundan gelmek	have a hell of a time v.
114	General	ayağına kadar gelmek	show modesty by visiting v.
115	General	itici gelmek	offend v.
116	General	günü gelmek	fall due v.
117	General	demeye gelmek	connote v.
118	General	tartışılır hale gelmek	become a highly controversial topic v.
119	General	jöle kıvamına gelmek (reçel/pelte/muhallebi vb)	set v.
120	General	önce gelmek	predate v.
121	General	başına gelmek	meet v.
122	General	son derece ters gelmek	be abhorrent to v.
123	General	galip gelmek	beat v.
124	General	jöle haline gelmek	gel v.
125	General	başına gelmek	come over v.
126	General	yol ayrımına gelmek	likely to break off v.
127	General	galip gelmek	predominate v.
128	General	ağır gelmek	preponderate v.
129	General	gidip gelmek (arasında)	run v.
130	General	görmezden gelmek	connive v.
131	General	ayrı ayrı gelmek	straggle in v.
132	General	karşı gelmek	recalcitrate v.
133	General	başına gelmek	experience v.
134	General	bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek	come to stay v.
135	General	gündeme gelmek	be at someone's agenda v.
136	General	galip gelmek	have the best of it v.
137	General	saplantı haline gelmek	obsess v.
138	General	bıkkınlık gelmek	be sick v.
139	General	duymazdan gelmek	fob off v.
140	General	rast gelmek	hit the mark v.
141	General	fenalık gelmek	feel faint v.
142	General	az gelmek	be scarce v.
143	General	birdenbire meydana gelmek	spring up v.
144	General	üstüne gelmek	come down on v.
145	General	anlamına gelmek	add up v.
146	General	rast gelmek	run into v.
147	General	denk gelmek	be suitable v.
148	General	görmezden gelmek	overpass v.
149	General	denk gelmek	come up to v.
150	General	göze gelmek	be coveted v.
151	General	ardından gelmek	accompany v.
152	General	ansızın gelmek	blow in v.
153	General	iyi gelmek	benefit v.
154	General	çapraza gelmek	fall for it v.
155	General	şevke gelmek	become eager v.
156	General	üstün gelmek	preponderate v.
157	General	tekrar bir araya gelmek	reconvene v.
158	General	üstesinden gelmek	go over big v.
159	General	kantara gelmek	be weighable v.
160	General	gelmek (ağırlık)	weigh v.
161	General	meydana gelmek	ensue v.
162	General	önce gelmek	forego v.
163	General	üstün gelmek	carry the day v.
164	General	ikrah gelmek	come to loathe v.
165	General	soyundan gelmek	be descended v.
166	General	en kötü aşamaya gelmek	touch bottom v.
167	General	galeyana gelmek	boil over v.
168	General	eksik gelmek	not to be enough v.
169	General	yakından incelemeye gelmek	stand close examination v.
170	General	aklı başına gelmek	come to one's senses v.
171	General	çok uzaklardan gelmek	come from afar v.
172	General	yüz yüze gelmek	face off v.
173	General	uygun gelmek	suit v.
174	General	gına gelmek	be browned off v.
175	General	meydana gelmek	transpire v.
176	General	bir yemeğin hakkından gelmek	do a food justice v.
177	General	hakkından gelmek	vanquish v.
178	General	kanuna karşı gelmek	break the law v.
179	General	meydana gelmek	come off v.
180	General	göze gelmek	be affected by the evil eye v.
181	General	iyi gelmek	suit v.
182	General	arkasından gelmek	tag along after v.
183	General	heyecana gelmek	get excited v.
184	General	iyi gelmek	do good v.
185	General	aklına gelmek	occur to one v.
186	General	gidip gelmek	go and return v.
187	General	meydana gelmek	arise from v.
188	General	dara gelmek	come to a pinch v.
189	General	demeye gelmek	imply v.
190	General	ileri gelmek	stem from v.
191	General	bordaya gelmek	come alongside v.
192	General	çok gelmek	seem too much v.
193	General	birkaç yer arasında gidip gelmek	shuttle v.
194	General	göz göze gelmek	catch each other's eye v.
195	General	yola gelmek	settle down v.
196	General	tanımamazlıktan gelmek	pretend not to know someone v.
197	General	farklı mevsimlerde yola çıkıp gelmek	split season v.
198	General	hakkından gelmek	overcome v.
199	General	arkasından gelmek	tag after v.
200	General	üstesinden gelmek	polish off v.
201	General	meydana gelmek	eventuate v.
202	General	oyuna gelmek	be deceived v.
203	General	sekip geri gelmek	bound v.
204	General	arıza meydana gelmek	go out of order v.
205	General	aklına bir fikir gelmek	have an idea v.
206	General	kendine gelmek	come round v.
207	General	hakkından gelmek (kötülük yapan birinin)	pay someone back v.
208	General	birine yabancı gelmek	be alien to v.
209	General	arkasından gelmek	tag along behind v.
210	General	görmezlikten gelmek	shut one's eyes to v.
211	General	görmezlikten gelmek	look the other way v.
212	General	bir araya gelmek	congregate v.
213	General	iktidara gelmek	accede v.
214	General	şanslı gelmek	bring good luck v.
215	General	galeyana gelmek	boil v.
216	General	yüzyüze gelmek	face v.
217	General	dünyaya gelmek	see the light of day v.
218	General	oltaya gelmek	bite v.
219	General	kendine gelmek	come to v.
220	General	kısmeti ayağına gelmek	have unexpected luck v.
221	General	dara gelmek	be pressed for time v.
222	General	içeri gelmek	step in v.
223	General	dönüm noktasına gelmek	be at a crossroads v.
224	General	üstüne gelmek	hang over v.
225	General	aklına gelmek	come back to somebody v.
226	General	ile bir araya gelmek	rub elbows with v.
227	General	üstesinden gelmek	bring off v.
228	General	üstün gelmek	outdid v.
229	General	tam gelmek	fit well v.
230	General	ortaya gelmek	center v.
231	General	beraber gelmek	accompany someone v.
232	General	üstüne gelmek	come on v.
233	General	sonra gelmek	come second v.
234	General	tanımamazlıktan gelmek	totally blank somebody v.
235	General	yardımına gelmek	succour v.
236	General	rast gelmek	come across v.
237	General	imana gelmek	come around v.
238	General	katakulliye gelmek	be had v.
239	General	geri gelmek	comeback v.
240	General	denk gelmek	suit v.
241	General	bir araya gelmek	come together v.
242	General	püre haline gelmek	pulp v.
243	General	bilmezlikten gelmek	affect ignorance v.
244	General	göze gelmek	be touched by evil eye v.
245	General	hakkından gelmek	put away v.
246	General	elinden iş gelmek	be capable v.
247	General	iki şey arasında gidip gelmek	hover v.
248	General	denk gelmek	be in equipoise v.
249	General	karşı gelmek	beard v.
250	General	güçlüklerin üstesinden gelmek	get over the difficulties v.
251	General	yüzyüze gelmek	encounter v.
252	General	karşı gelmek (birine)	stand up to v.
253	General	karşı gelmek	breach v.
254	General	dalgaya gelmek	hoodwink v.
255	General	son derece aykırı gelmek	be abhorrent to v.
256	General	kan gelmek	bleed v.
257	General	görmezlikten gelmek	condone v.
258	General	karşı karşıya gelmek	meet v.
259	General	kendine gelmek	recover oneself v.
260	General	karşı gelmek	controvert v.
261	General	sonuna gelmek	come to an end v.
262	General	arkası gelmek	continue v.
263	General	galeyana gelmek	get worked up v.
264	General	ağzına gelmek	repeat v.
265	General	anlamına gelmek	come to mean v.
266	General	bilinir hale gelmek	become known v.
267	General	yüz yüze gelmek	come face to face v.
268	General	karşı gelmek	counter v.
269	General	kendine gelmek	compose oneself v.
270	General	zorunlu hale gelmek	become compulsory v.
271	General	üstüne gelmek	come upon v.
272	General	karşılaşılan tüm engellerin üstesinden gelmek	jump through hoops v.
273	General	üst üste gelmek	lap v.
274	General	üstün gelmek	outdo v.
275	General	hakkından gelmek	get even v.
276	General	dik bir duruma gelmek	straighten up v.
277	General	az gelmek	be insufficient v.
278	General	kademli gelmek	bring luck v.
279	General	meydana gelmek	originate v.
280	General	meydana gelmek	begin v.
281	General	hizaya gelmek	form a line v.
282	General	üstesinden gelmek	tide over v.
283	General	geri gelmek	get back v.
284	General	anlamazlıktan gelmek	pretend not to understand v.
285	General	demeye gelmek	boil down to v.
286	General	demet haline gelmek	cluster v.
287	General	yüzyüze gelmek	face with v.
288	General	hakkından gelmek	surmount v.
289	General	kendine gelmek	get a grasp on oneself v.
290	General	tuşa gelmek	be thrown v.
291	General	akla gelmek	flash v.
292	General	anlamlı hale gelmek	become meaningful v.
293	General	sonra gelmek	be posterior to v.
294	General	kısa gelmek (bir giysi)	be short on v.
295	General	kendine gelmek	come around v.
296	General	kurcalamaya gelmek	stand close examination v.
297	General	zor gelmek	baffle v.
298	General	üstün gelmek	come out on top v.
299	General	görmezden gelmek	toss out v.
300	General	vücuda gelmek	arise v.
301	General	anlamına gelmek	read v.
302	General	aklına gelmek	come to mind v.
303	General	hizaya gelmek	get into line v.
304	General	eceli gelmek	the term of one's life to expire v.
305	General	küçük gelmek	overgrow v.
306	General	başta gelmek	be in the lead v.
307	General	ortaya gelmek	centre v.
308	General	tekrar meydana gelmek	resurge v.
309	General	gidip gelmek	get about v.
310	General	galip gelmek	outguess v.
311	General	görmezlikten gelmek	overlook v.
312	General	meydana gelmek	consist of v.
313	General	aldırmazlıktan gelmek	not to care v.
314	General	ileri gelmek	proceed from v.
315	General	çok gelmek	be too much v.
316	General	canı ağzına gelmek	have one's heart in one's mouth v.
317	General	tanımazlıktan gelmek	ignore v.
318	General	yeterli gelmek	stretch v.
319	General	akla gelmek	come back v.
320	General	merhamete gelmek	become merciful v.
321	General	demeye gelmek	mean v.
322	General	gına gelmek	be sick of v.
323	General	hakkından gelmek	deal with v.
324	General	gırtlak gırtlağa gelmek	fly at one another's throat v.
325	General	meydana gelmek	come to pass v.
326	General	aklına gelmek	come back to his memory v.
327	General	galip gelmek	overcome v.
328	General	meydana gelmek	see the light of day v.
329	General	tartışmalı hale gelmek	become disputable v.
330	General	üstesinden gelmek	rise above v.
331	General	gayrete gelmek	enthuse v.
332	General	tanıdık gelmek	be familiar with someone v.
333	General	netice olarak husule gelmek	ensue v.
334	General	çişi gelmek	need to peepee v.
335	General	bir araya gelmek	forgather v.
336	General	mantıklı gelmek	be acceptable to the mind v.
337	General	malt haline gelmek	malt v.
338	General	yüz yüze gelmek	meet v.
339	General	sonuncu gelmek	bring up the rear v.
340	General	demeye gelmek	add up to v.
341	General	birdenbire aklına gelmek (birinin)	strike v.
342	General	yerine gelmek	recover v.
343	General	birine iyi gelmek	do someone good v.
344	General	dolana dolana gelmek	take a devious route v.
345	General	vadesi gelmek	come to maturity v.
346	General	karmakarışık hale gelmek	snarl up v.
347	General	karşı gelmek	rebel v.
348	General	galip gelmek (muharebede)	win v.
349	General	kendine gelmek	pull oneself together v.
350	General	gerektiğinde lazım geleni yaparak işin üstesinden gelmek	rise to the occasion v.
351	General	yüzyüze gelmek	meet v.
352	General	karşı karşıya gelmek	come across v.
353	General	üstüne gelmek	come at v.
354	General	üstüne gelmek	beleaguer v.
355	General	(araba) gelmek	pull in v.
356	General	meydana gelmek	come into existence v.
357	General	haline gelmek	go v.
358	General	başına gelmek	receive v.
359	General	kendine gelmek	gather oneself together v.
360	General	karşı gelmek	transgress v.
361	General	önce gelmek	take precedence of v.
362	General	hakkından gelmek	get the better of v.
363	General	kalabalık bir halde gelmek	throng v.
364	General	açmaza gelmek	be duped v.
365	General	kendine gelmek	collect oneself v.
366	General	dar gelmek	be much too tight v.
367	General	biraraya gelmek	league together v.
368	General	hatırına gelmek	come to mind v.
369	General	hatırına gelmek	occur one v.
370	General	limanından gelmek	hail v.
371	General	insafa gelmek	come to reason v.
372	General	nazara gelmek	be affected by the evil eye v.
373	General	gidip gelmek	go regularly v.
374	General	meydana gelmek	grow up v.
375	General	sadede gelmek	come to the point v.
376	General	iş yapmaya hazır hale gelmek	get ready to do business v.
377	General	kolayına gelmek	be easy for somebody v.
378	General	kendine gelmek	behave oneself v.
379	General	kendine gelmek	come to one's senses v.
380	General	denk gelmek	work out at v.
381	General	anlamına gelmek	connote v.
382	General	gözünün önüne gelmek	conjure up a mental picture of v.
383	General	sonradan gelmek	ensue v.
384	General	göze gelmek	be distressed by evil eye v.
385	General	anlamına gelmek	infer v.
386	General	belirli bir ağırlık gelmek	weigh v.
387	General	galip gelmek	get the better of v.
388	General	gündeme gelmek (hükümet'in vb)	be added to agenda v.
389	General	gına gelmek	be tired of v.
390	General	burnundan gelmek	suffer so much after having something good v.
391	General	arıza meydana gelmek	break down v.
392	General	hatırına gelmek	cross one's mind v.
393	General	üstüne gelmek	bear down on v.
394	General	dar gelmek	not fit v.
395	General	üstün gelmek	outgo v.
396	General	hizaya gelmek	behave v.
397	General	denk gelmek	coincide v.
398	General	başına gelmek	betide v.
399	General	galip gelmek	get the upper hand v.
400	General	eksik gelmek	fail v.
401	General	demeğe gelmek	come to mean v.
402	General	dize gelmek	fall on one's knees v.
403	General	rast gelmek	run across v.
404	General	teneşire gelmek	die v.
405	General	rast gelmek	meet by chance v.
406	General	çapraza gelmek	be deceived v.
407	General	yüreği ağzına gelmek	have one's heart in one's mouth v.
408	General	aklına gelmek	enter one's head v.
409	General	burun buruna gelmek	come face to face v.
410	General	gidip gelmek	ply between v.
411	General	dize gelmek	surrender v.
412	General	karşı gelmek	contravene v.
413	General	bir araya gelmek	coalesce v.
414	General	ayağı ile gelmek	come of one's own accord v.
415	General	bilmezlikten gelmek	pretend not to know v.
416	General	yol ayrımına gelmek	be at a crossroads v.
417	General	sadede gelmek	get to the point v.
418	General	aklına gelmek	come back v.
419	General	aşka gelmek	get carried away v.
420	General	şakaya gelmek	take a joke v.
421	General	karşı gelmek	object to v.
422	General	haline gelmek	change v.
423	General	tanıdık hale gelmek	become familiar v.
424	General	husule gelmek	come into existence v.
425	General	aceleye gelmek	be done in a hurry v.
426	General	görmezden gelmek	pass off v.
427	General	üstesinden gelmek	obviate v.
428	General	gına gelmek	feel bored v.
429	General	imana gelmek	see reason v.
430	General	beraber gelmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle)	tag along after v.
431	General	yola gelmek	come to reason v.
432	General	karşı gelmek	buck v.
433	General	bir araya gelmek	keep together v.
434	General	gündeme gelmek	become a current issue v.
435	General	burun buruna gelmek	almost to collide with v.
436	General	keleğe gelmek	be had v.
437	General	zor gelmek	be difficult for v.
438	General	gündeme gelmek	be brought to agenda v.
439	General	göze gelmek	be attacked by evil eye v.
440	General	sırtı yere gelmek	be overcome v.
441	General	gelmek (tekerlekli taşıt)	trundle v.
442	General	ele gelmek	handle v.
443	General	arkasından gelmek	tag behind v.
444	General	azar azar gelmek	trickle v.
445	General	rüzgar gibi gelmek	breeze v.
446	General	meydana gelmek	hap v.
447	General	iyi gelmek	be good for v.
448	General	dünyaya gelmek	draw one's first breath v.
449	General	riskli hale gelmek	become risky v.
450	General	görmezlikten gelmek	pretend not to see v.
451	General	tehdit eder hale gelmek	become a threat v.
452	General	boğaz boğaza gelmek	fly at one anothers throats v.
453	General	hakkından gelmek	carry off v.
454	General	galip gelmek	outwit v.
455	General	kuralın bir kısmını görmezlikten gelmek	stretch a rule v.
456	General	bir işin üstesinden gelmek	be equal to v.
457	General	geri gelmek	recoil v.
458	General	beli gelmek	ejaculate v.
459	General	görmezlikten gelmek	connive at v.
460	General	kendine gelmek	perk up v.
461	General	bilmezlikten gelmek	ignore v.
462	General	vücuda gelmek	appear v.
463	General	başına gelmek	overtake v.
464	General	zorlukların üstesinden gelmek	survive the hardship v.
465	General	hakkından gelmek	overmaster v.
466	General	arasında gidip gelmek (iki durum)	alternate between v.
467	General	beraber gelmek (meraktan veya çıkar elde etme umuduyla biriyle)	tag along with v.
468	General	başta gelmek	lead v.
469	General	tasman meydana gelmek (binada)	settle v.
470	General	gelmek (belirli bir miktara)	work out at to v.
471	General	karşı karşıya gelmek (bir tehlike veya zorlukla)	encounter v.
472	General	kendine gelmek	recover v.
473	General	gündeme gelmek	be at the top of the agenda v.
474	General	büyük bir ihtimalle meydana gelmek	be slated v.
475	General	-den önce gelmek	precede v.
476	General	merhamete gelmek	relent v.
477	General	hakkından gelmek	check v.
478	General	başına gelmek	undergo v.
479	General	başa gelmek	come to the fore v.
480	General	karşı gelmek	thwart v.
481	General	aynı zamana denk gelmek	coinciding v.
482	General	yola gelmek	come round v.
483	General	dile gelmek	start to talk v.
484	General	yardıma gelmek	succor v.
485	General	yol ayrımına gelmek	come to the parting of the ways v.
486	General	sadete gelmek	come to the point v.
487	General	gelmek (belirli bir miktara)	work out at v.
488	General	hakkından gelmek	overpower v.
489	General	anlamsız gelmek	make no sense v.
490	General	itici gelmek	repulse v.
491	General	iyi gelmek	fit v.
492	General	denk gelmek	light v.
493	General	işitmezlikten gelmek	turn a deaf ear to v.
494	General	kendine gelmek	come to life v.
495	General	yukarıdan aşağıya doğru gelmek	disembark v.
496	General	banliyödeki ev ile şehirdeki işyeri arasında her gün gidip gelmek	commute v.
497	General	hizaya gelmek	shape up v.
498	General	üstesinden gelmek	achieve v.
499	General	gaza gelmek	be on fire v.
500	General	kolayına gelmek	easy for somebody v.