out-

"out-" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	out i.	çıkış
We'll find a way out of here. Buradan bir çıkış yolu bulacağız. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	wear out f.	yıpratmak
Because I've worn out my old coat I need to buy a new one. Eski ceketimi yıprattığım için yeni bir tane almam gerekiyor. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	get out f.	çıkmak
They were stuck and could not get out. Sıkıştılar ve dışarı da çıkamadılar. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	find out f.	ortaya çıkarmak
Let's find out who killed them. Onları kimin öldürdüğünü ortaya çıkaralım. More Sentences
5	Yaygın Kullanım	wear out f.	eskitmek
I've worn out my shoes. Ayakkabılarımı eskittim. More Sentences
6	Yaygın Kullanım	carry out f.	yerine getirmek
We have neither the competence nor the capacity to carry out that type of task. Bu tür bir görevi yerine getirmek için ne yetkinliğimiz ne de kapasitemiz var. More Sentences
7	Yaygın Kullanım	find out f.	bulmak
We must find out why countries like Sweden and Finland can do that whilst other countries cannot. İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler bunu yapabilirken diğer ülkelerin neden yapamadığını bulmalıyız. More Sentences
8	Yaygın Kullanım	reach out f.	uzanmak
Yet, there we go, reaching out to Lebanon. Yine de Lübnan'a uzanmaya devam ediyoruz. More Sentences
9	Yaygın Kullanım	find out f.	anlamak
Tom found out what the problem was. Tom sorunun ne olduğunu anladı. More Sentences
10	Yaygın Kullanım	find out f.	keşfetmek
I'm going to find out about you. Seni keşfedeceğim. More Sentences
11	Yaygın Kullanım	stretch out f.	uzatmak
He stretched out his arm to take the book. O, kitabı almak için kolunu uzattı. More Sentences
12	Yaygın Kullanım	go out f.	çıkmak
Public tenders have gone out. Kamu ihalelerine çıkıldı. More Sentences
13	Yaygın Kullanım	find out f.	öğrenmek
I was astonished to find out from my Christian-Democratic counterparts that pregnancy is a purely female issue. Hristiyan-Demokrat meslektaşlarımdan hamileliğin tamamen bir kadın meselesi olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. More Sentences
14	Yaygın Kullanım	watch out f.	dikkat etmek
The right time for this has to be identified, and this is where the Commission has to watch out. Bunun için doğru zamanın belirlenmesi gerekiyor ve Komisyon'un dikkat etmesi gereken nokta da burası. More Sentences
15	Yaygın Kullanım	take out f.	çıkarmak
It is precisely those people that we need to take out of their Learning isolation. Öğrenim izolasyonundan çıkarmamız gerekenler tam da bu insanlardır. More Sentences
16	Yaygın Kullanım	carry out f.	uygulamak
In 2003, we will have to prepare to implement enlargement and we will have to carry out the institutional reforms. 2003 yılında genişlemeyi uygulamak için hazırlanmamız ve kurumsal reformları gerçekleştirmemiz gerekecek. More Sentences
17	Yaygın Kullanım	call out to f.	seslenmek
She called out to him, with tears running down her cheeks. Gözyaşları yanaklarından süzülürken ona seslendi. More Sentences
18	Yaygın Kullanım	work out f.	işe yaramak
I hope that it works out. Umarım işe yarar. More Sentences
19	Yaygın Kullanım	worn out s.	bitap
He was all worn out. Bitap düşmüştü. More Sentences
20	Yaygın Kullanım	worn out s.	bitkin
Tom said that he was worn out. Tom bitkin olduğunu söyledi. More Sentences
21	Yaygın Kullanım	out of order s.	bozuk
This radio is out of order. Bu radyo bozuk. More Sentences
22	Yaygın Kullanım	out zf.	dışarı
The public will thank us if we do not oblige their mayors to throw the money out of the window with both hands. Belediye başkanlarını parayı iki elleriyle pencereden dışarı atmaya mecbur bırakmazsak halk bize teşekkür edecektir. More Sentences
23	Yaygın Kullanım	out of ed.	dışında
The word 'products' has been left out of the Finnish version. Ürünler' kelimesi Fince versiyonun dışında bırakılmıştır. More Sentences
General
24	Genel	finding out i.	öğrenme
The only way we have of finding out about such matters is by buying newspapers. Bu tür konuları öğrenebilmemizin tek yolu gazete satın almaktır. More Sentences
25	Genel	out of kindness i.	nezaketten
He did it out of kindness. Bunu nezaketinden dolayı yaptı. More Sentences
26	Genel	way out i.	çıkış yolu
What is the way out? Çıkış yolu nedir? More Sentences
27	Genel	way out i.	çıkış
Is there a back way out, Tom? Arka tarafta bir çıkış var mı, Tom? More Sentences
28	Genel	time out i.	zaman aşımı
This is due to the servers being busy or the web browser timing out. Bunun nedeni sunucuların meşgul olması ya da web tarayıcısının zaman aşımına uğramasıdır. More Sentences
29	Genel	step out i.	dışarı adım
Tom didn't even step out of the house yesterday. Tom dün evden dışarı adımını bile atmadı. More Sentences
30	Genel	(battery) running out i.	pil bitmesi
The watch's battery ran out. Saatin pili bitti. More Sentences
31	Genel	(battery) giving out i.	pil bitmesi
The battery gave out. Pil bitti. More Sentences
32	Genel	check-out i.	çıkış
Mr. Morris Morrison, check-out time is by 10:00 a.m. Bay Morris Morrison, çıkış saati sabah 10:00. More Sentences
33	Genel	phasing out i.	kullanımdan kaldırma
In particular, you had initially recommended that coccidiostats be phased out by 2008. Özellikle, başlangıçta koksidiyostatların 2008 yılına kadar aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını önermiştiniz. More Sentences
34	Genel	turn-out i.	katılım
In my own country, the Netherlands, the turn-out in 1999 was only 30%. Benim ülkem Hollanda'da 1999'da katılım oranı sadece %30'du. More Sentences
35	Genel	peter out f.	tükenmek
Prices take no account of the structural changes that happen when resources peter out. Fiyatlar, kaynaklar tükendiğinde meydana gelen yapısal değişiklikleri dikkate almamaktadır. More Sentences
36	Genel	pull out f.	ayrılmak
As Tom and Mary approached the station, they saw their train pull out. Tom ve Mary istasyona yaklaşırken, onlar trenlerinin ayrıldığını gördü. More Sentences
37	Genel	get out of f.	inmek
I got out of the taxicab. Taksiden indim. More Sentences
38	Genel	out f.	kovmak
He had been booted out of school. O, okuldan kovulmuştu. More Sentences
39	Genel	turn out f.	sonuçlanmak
We must hope they turn out well. Umarım iyi sonuçlanırlar. More Sentences
40	Genel	out f.	bayılmak
Tom was passed out on the floor. Tom yerde baygın yatıyordu. More Sentences
41	Genel	stick out f.	dışarı çıkarmak
Tom stuck out his tongue to try and catch snowflakes. Tom kar tanelerini yakalamaya çalışmak için dilini dışarı çıkardı. More Sentences
42	Genel	burn out f.	yanmak
The candle burned out, so I lit another one. Mum yanarak bitti, ben de bir tane daha yaktım. More Sentences
43	Genel	work out f.	idman yapmak
You've been working out, haven't you? İdman yapıyorsunuz, değil mi? More Sentences
44	Genel	look out f.	bakmak
Tom heard gunshots and looked out the window to see what was happening. Tom silah sesleri duydu ve ne olduğunu görmek için pencereden dışarı baktı. More Sentences
45	Genel	chicken out f.	korkmak
Don't tell Tom I chickened out, OK? Korktuğumu Tom'a söyleme, tamam mı? More Sentences
46	Genel	walk out f.	bırakmak
Tom and Mary walked out, leaving John alone. Tom ve Mary John'u yalnız bırakarak çıktılar. More Sentences
47	Genel	drop out of f.	çıkmak
Tom wondered why Mary had dropped out of school. Tom Mary'nin okuldan neden çıktığını merak ediyordu. More Sentences
48	Genel	bottom out f.	dibe vurmak
The Dow plunged 35 points and then bottomed out. Dow 35 puan düştü ve sonra dibe vurdu. More Sentences
49	Genel	leak out f.	sızmak
The information seems to have leaked out. Bilgi sızmış gibi görünüyor. More Sentences
50	Genel	go out f.	modası geçmek
It's gone out of style. Onun modası geçti. More Sentences
51	Genel	come out f.	çıkmak
BEUC has come out and said that it supports this legislation. BEUC ortaya çıktı ve bu mevzuatı desteklediğini söyledi. More Sentences
52	Genel	set out f.	koyulmak
The guide said that we had better set out as soon as possible. Kılavuz mümkün olduğu kadar erken işe koyulsak iyi olur dedi. More Sentences
53	Genel	step out f.	çıkmak
Tom stepped out into the hall. Tom koridora çıktı. More Sentences
54	Genel	stick out f.	uzatmak
Tom stuck out his tongue at Mary. Tom dilini Mary'ye uzattı. More Sentences
55	Genel	pour out f.	dökülmek
He does so smoothly and shrewdly and the results just pour out. Bunu pürüzsüzce ve kurnazca yapıyor ve sonuçlar ortaya dökülüyor. More Sentences
56	Genel	rush out f.	fırlamak
We rushed out onto the street. Sokağa fırladık. More Sentences
57	Genel	hollow out f.	oymak
The cold winds froze my skin and hollowed out my soul. Soğuk rüzgarlar cildimi dondurdu ve ruhumu oydu. More Sentences
58	Genel	cry out f.	haykırmak
I also speak on behalf of the oppressed people of Zimbabwe who are crying out for justice. Ben de adalet için haykıran mazlum Zimbabve halkı adına konuşuyorum. More Sentences
59	Genel	speak out f.	açıkça söylemek
You ought to have the courage to speak out what you believe to be right. Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın. More Sentences
60	Genel	reach out for f.	uzanmak
He reached out for the book. O, kitabı almak için uzandı. More Sentences
61	Genel	opt out of f.	çekilmek
So we are all delighted that the United Kingdom has stopped opting out of social policy. Dolayısıyla Birleşik Krallık'ın sosyal politikadan çekilmekten vazgeçmiş olması hepimizi sevindirmiştir. More Sentences
62	Genel	tire out f.	yormak
If there was a computer that didn't tire out my eyes, I'd definitely want to buy it. Gözlerimi çok yormayan bir bilgisayar olsa onu kesinlikle almak isterim. More Sentences
63	Genel	shoot out f.	çıkarmak
The volcano shoots out flames and lava. Yanardağ alevler ve lav çıkarıyor. More Sentences
64	Genel	pass out f.	kendinden geçmek
Tom almost passed out. Tom neredeyse kendinden geçecekti. More Sentences
65	Genel	run out f.	akmak
Does the water run out a little? Su biraz akıyor mu? More Sentences
66	Genel	wear out f.	aşınmak
The leather jacket has worn out at the elbows. Deri ceketin dirsekleri aşındı. More Sentences
67	Genel	hold out f.	dayanmak
We will hold out until the end. Sonuna kadar dayanacağız. More Sentences
68	Genel	let out f.	çıkarmak
He let out an exaggerated groan and put his hand on the doorknob. Abartılı bir inilti çıkardı ve elini kapı koluna koydu. More Sentences
69	Genel	set out f.	başlamak
The party set out regardless of the bad weather. Parti kötü hava koşullarına aldırmadan başladı. More Sentences
70	Genel	make out f.	çözmek
There was something written on the stone, and they tried to make out what it was. Taş üzerinde yazılı bir şey vardı ve onlar bunun ne olduğunu çözmeye çalıştılar. More Sentences
71	Genel	get out of f.	kurtulmak
How in God's name can we get out of this ambiguous situation? Tanrı aşkına, bu muğlak durumdan nasıl kurtulabiliriz? More Sentences
72	Genel	go out f.	dışarı çıkmak
The first concerns the mother of a handicapped teenager who goes out to work. İlki, çalışmak için dışarı çıkan engelli bir gencin annesiyle ilgilidir. More Sentences
73	Genel	make out f.	çıkarmak
I listened but couldn't make out what they were saying. Ben dinledim ama onların ne söylediğini çıkaramadım. More Sentences
74	Genel	leak out f.	dışarı sızmak (sır)
Don't let this information leak out. Bu bilginin dışarı sızmasına izin verme. More Sentences
75	Genel	check out f.	otelden ayrılmak
I will check out of the hotel at about noon. Öğlen saatlerinde otelden ayrılacağım. More Sentences
76	Genel	back out f.	vazgeçmek
Tom backed out at the last moment. Tom son anda vazgeçti. More Sentences
77	Genel	strike out f.	başarısız olmak
Tom struck out. Tom başarısız oldu. More Sentences
78	Genel	blow out f.	söndürmek
She blew out all eight of her birthday candles. Doğum günü mumlarının sekizinin tamamını söndürdü. More Sentences
79	Genel	go out f.	dışarıya çıkmak
Tom seldom goes out after dark. Tom hava karardıktan sonra nadiren dışarıya çıkar. More Sentences
80	Genel	bail out f.	kurtarmak
I am not in favour of giving large amounts of money to bail out inefficient companies. Verimsiz şirketleri kurtarmak için büyük miktarlarda para verilmesinden yana değilim. More Sentences
81	Genel	set out f.	düzenlemek
The party set out regardless of the bad weather. Parti kötü havaya bakılmaksızın düzenlendi. More Sentences
82	Genel	lay out f.	düzenlemek
He laid out this garden. Bu bahçeyi o düzenledi. More Sentences
83	Genel	die out f.	ortadan kaybolmak
Many old customs are gradually dying out. Birçok eski gelenekler yavaş yavaş ortadan kayboluyorlar. More Sentences
84	Genel	go out fishing f.	balığa çıkmak
He likes to go out fishing alone. Tek başına balığa çıkmayı sever. More Sentences
85	Genel	go out with f.	flört etmek
I wouldn't go out with her even if she's the only girl in the world! O, dünyadaki tek kız olsa bile onunla flört etmem. More Sentences
86	Genel	break out f.	patlamak
All humanity will suffer if a nuclear war breaks out. Bir nükleer savaş patlarsa tüm insanlık acı çeker. More Sentences
87	Genel	pay out f.	ödemek (parayı)
The EU should instead immediately abolish the extensive subsidies it pays out for the cultivation of tobacco. AB bunun yerine tütün ekimi için ödediği kapsamlı sübvansiyonları derhal kaldırmalıdır. More Sentences
88	Genel	walk out f.	yürümek
Tom walked out with Mary. Tom Mary ile yürüdü. More Sentences
Common Usage
89	Yaygın Kullanım	time-out i.	zaman aşımı
90	Yaygın Kullanım	fade out f.	karartmak
91	Yaygın Kullanım	cop out f.	yan çizmek
92	Yaygın Kullanım	smooth out f.	düzlemek
93	Yaygın Kullanım	comb out f.	ayıklamak
94	Yaygın Kullanım	stick out f.	çıkıntı yapmak
95	Yaygın Kullanım	well out f.	fışkırmak (sıvı bir yerden)
96	Yaygın Kullanım	thin out f.	inceltmek
97	Yaygın Kullanım	out of balance s.	dengesiz
General
98	Genel	time out of mind i.	eskiden beri
99	Genel	out i.	çıkar yol
100	Genel	person out of work i.	işsiz
101	Genel	wipe out i.	sörf yapanların karşılaştıkları kaza
102	Genel	sorting something out i.	ayıklama
103	Genel	page out i.	sayfa dışı
104	Genel	wearing out i.	yıpranma
105	Genel	going out i.	çıkma
106	Genel	out i.	çözüm
107	Genel	giving out smoke i.	tütme
108	Genel	count out i.	sayma
109	Genel	hollowed out i.	oylum
110	Genel	parcelling out i.	ifraz
111	Genel	taking out i.	çıkarma
112	Genel	carrying out i.	ifa
113	Genel	lead out groove i.	çıkış yivi
114	Genel	contracting out i.	sözleşme akteden
115	Genel	ten out of ten i.	on üzerinden on
116	Genel	crossing out i.	karalama
117	Genel	time out of mind i.	öteden beri
118	Genel	way out i.	çözüm
119	Genel	carrying out i.	kılgı
120	Genel	white out i.	özellikle tipi nedeniyle havada ve yerde kardan başka hiçbir şey görememe hali
121	Genel	pulling out i.	sökme
122	Genel	wipe out i.	kayaktan düşme veya snowboard yaparken yaralanma
123	Genel	rising out i.	yükselme
124	Genel	finding out i.	tahsil
125	Genel	out tray i.	giden evrak tepsisi
126	Genel	out i.	bahane
127	Genel	being sorted out i.	ayıklanma
128	Genel	spouting (out) i.	fışkırtma
129	Genel	lock out i.	dışarda bırak
130	Genel	calling out i.	sesleniş
131	Genel	putting out i.	söndürme
132	Genel	out i.	çare
133	Genel	setting out i.	yolculuğa çıkma
134	Genel	out i.	mazeret
135	Genel	bawling out i.	azarlama
136	Genel	being out of sorts i.	keyifsizlik
137	Genel	a way out i.	çözüm yolu
138	Genel	out i.	atlanmış sözcük
139	Genel	putting out i.	itfa
140	Genel	out i.	kurtuluş
141	Genel	digging out i.	oyum
142	Genel	finding out i.	öğrenim
143	Genel	sharing out i.	paylaştırma
144	Genel	cutting out i.	biçki
145	Genel	peter out i.	arabanın benzinsizlikten dolayı durması
146	Genel	time out i.	zaman dışı
147	Genel	spouting out i.	fışkırtma
148	Genel	roll out i.	bir uçağın halka ilk tanıtımı
149	Genel	out of the contract i.	anlaşma dışı
150	Genel	wash out i.	boyanın çıkması
151	Genel	a bolt out of the blue i.	hiç beklenmedik bir iş
152	Genel	a bolt out of the blue i.	hiç beklenmedik bir olay
153	Genel	a bolt out of the blue i.	hiç umulmayan bir haber
154	Genel	a bolt out of the blue i.	hiç beklenmedik bir haber
155	Genel	a bolt out of the blue i.	hiç umulmayan bir olay
156	Genel	black out i.	hafıza kaybı
157	Genel	pointing out i.	gösterme
158	Genel	pointing out i.	belirtme
159	Genel	high school drop out i.	lise terk
160	Genel	college drop out i.	üniversite terk
161	Genel	university drop out i.	üniversite terk
162	Genel	chewing out i.	paylama
163	Genel	chewing out i.	azarlama
164	Genel	bawling out i.	paylama
165	Genel	a knock-down drag-out fight i.	meydan kavgası
166	Genel	a knock-down drag-out fight i.	şiddetli ağız kavgası
167	Genel	blow-out i.	cümbüş
168	Genel	blow-out i.	eğlence
169	Genel	all-out effort i.	üstün gayret
170	Genel	blow-out i.	patlama
171	Genel	blow-out i.	alem
172	Genel	black-out i.	bilinç kaybı
173	Genel	black-out i.	geçici hafıza kaybı
174	Genel	look-out i.	gözcü
175	Genel	gross-out humour i.	tuvalet ile ilgili yapılan belden aşağı şakalar
176	Genel	fade-out i.	titreşim
177	Genel	fall-out i.	atık
178	Genel	fall-out i.	radyoaktif tortu
179	Genel	etched-out pattern i.	aşındırma deseni
180	Genel	fade-out i.	salınım
181	Genel	look-out i.	gözetleme
182	Genel	hand-out i.	dağıtım
183	Genel	check-out counter i.	süpermarketteki gibi alınan malların hesabının yapılıp ödendiği tezgah
184	Genel	going-out-of-business sale i.	tasfiye satışı
185	Genel	lock-out i.	lokavt
186	Genel	gross-out humour i.	insanın tuvalet ihtiyacı ile ilgili yapılan şakalar
187	Genel	fall-out i.	yan ürün
188	Genel	close-out inspection i.	en sonda yapılan denetim
189	Genel	drop-out i.	yitim
190	Genel	check-out counter i.	çıkış tezgahı
191	Genel	freak-out i.	uçma
192	Genel	etched-out pattern i.	yakma deseni
193	Genel	cop-out i.	bahane
194	Genel	check-out i.	ayrılma
195	Genel	close-out i.	tasfiye
196	Genel	fall-out i.	radyoaktif çökelek
197	Genel	contract close-out i.	sözleşmenin kapatılması
198	Genel	grow-out i.	büyüme
199	Genel	fall-out i.	nükleer atık
200	Genel	fall-out i.	döküntü
201	Genel	pull-out i.	çıkma
202	Genel	throw-out i.	ayırma
203	Genel	throw-out i.	ıskarta
204	Genel	out-tray i.	giden evrak tablası
205	Genel	take-out menu i.	eve servis menüsü
206	Genel	pull-out i.	çekme
207	Genel	pull-out i.	çekilme
208	Genel	sell-out i.	kapalı gişe
209	Genel	take-out i.	sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan)
210	Genel	try-out i.	deneme
211	Genel	take-out menu i.	paket menü
212	Genel	take-out i.	paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek)
213	Genel	out-of-wedlock i.	evlilik dışı
214	Genel	out-and-outer i.	tamamı
215	Genel	time-out i.	mola
216	Genel	worn-out clothes i.	çul çaput
217	Genel	working-out i.	çözme
218	Genel	lock out i.	eşzamanlama yitimi
219	Genel	out of focus film i.	bulanık film
220	Genel	out of focus film i.	flu film
221	Genel	try-out i.	sınama
222	Genel	way out i.	yol çıkışı
223	Genel	fight broke out i.	çıkan kavga
224	Genel	crossing out i.	çizme
225	Genel	crossing out i.	silme
226	Genel	crossing out i.	bozma
227	Genel	odd-one-out i.	garip tip
228	Genel	two out of five i.	beşte ikisi
229	Genel	three out of four i.	dörtte üçü
230	Genel	year out i.	hayatın belirli evrelerinde verilen (genellikle) bir yıllık mola
231	Genel	feathering out i.	lekenin yayılması
232	Genel	throw someone out of the house i.	evden kovmak
233	Genel	night out i.	gececi otel görevlisinin boş günü
234	Genel	all-out slaughter i.	kitlesel katliam
235	Genel	all-out slaughter i.	kitlesel kıyım
236	Genel	child born out of wedlock i.	evlilik dışı dünyaya gelmiş çocuk
237	Genel	tip-out i.	gaz pedalını hafifçe bırakma
238	Genel	a well-thought-out phrase i.	iyi düşünülmüş bir söz
239	Genel	chucker-out i.	barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi
240	Genel	black out i.	bilinç kaybı
241	Genel	black out i.	karanlıkta bırakma/bırakılma
242	Genel	black out i.	elektrik kesilmesi
243	Genel	black out i.	güç kesintisi
244	Genel	out-toeing i.	parmaklar dışa dönük vaziyette yere basma
245	Genel	out-and-outer i.	bir işte mükemmel
246	Genel	blow-out i.	inceleme
247	Genel	set-out i.	süs
248	Genel	wipe-out i.	yok etme
249	Genel	blow-out i.	araştırma
250	Genel	cut-out i.	şalter
251	Genel	sell-out i.	elde bulunanı satma
252	Genel	blow-out i.	kolay zafer
253	Genel	sell-out i.	ele verme
254	Genel	set-out i.	parti
255	Genel	blow-out i.	soruşturma
256	Genel	cut-out i.	siluet
257	Genel	blow-out i.	lastik patlağı
258	Genel	sell-out i.	ihanet
259	Genel	blow-out i.	kolay galibiyet
260	Genel	blow-out i.	elektrik sigortasının erimesi
261	Genel	wipe-out i.	ortadan kaldırma
262	Genel	sell-out i.	elden çıkarma
263	Genel	set-out i.	eğlence
264	Genel	blow-out i.	delik
265	Genel	blow-out i.	rahat zafer
266	Genel	blow-out i.	lastik patlaması
267	Genel	beat jack out of doors i.	bir kağıt oyunu
268	Genel	beat your neighbour out of town i.	bir kağıt oyunu
269	Genel	beat your neighbour out of doors i.	bir kağıt oyunu
270	Genel	sending out i.	sevketme
271	Genel	out-of-course i.	üniversitede okul uzatma
272	Genel	chucker-out i.	bar güvenlik elemanı
273	Genel	lock-out tool i.	kilit açma aleti
274	Genel	view out i.	görünüm
275	Genel	view out i.	dış görünüş
276	Genel	coming-out party i.	sosyeteye tanıtma partisi
277	Genel	chill out i.	temposu düşük bir elektronik müzik türü
278	Genel	call-out i.	ihbar/arama sonucu gidilen kurtarma/yardım olayı
279	Genel	out of school time i.	okul dışı zaman
280	Genel	finding out i.	saptama
281	Genel	all-out attack i.	topyekün saldırı
282	Genel	counting-out game i.	sayışmaca
283	Genel	counting-out game i.	sayışmaca oyunu
284	Genel	counting-out rhyme i.	sayışmaca
285	Genel	acting out i.	eyleme dökme
286	Genel	white-out [us] i.	daksil
287	Genel	time out i.	mola
288	Genel	call-out i.	kavga ya da düello için meydan okuma
289	Genel	call-out i.	bir metin içerisinde dikkat çekmek için belirginleştirilmiş bölüm
290	Genel	caller-out i.	dans sırasında adım değişikliği için seslenen kişi
291	Genel	acting out i.	taşkınlık yapma
292	Genel	carrying out i.	başarılı bir şekilde yerine getirme
293	Genel	carrying out i.	gerçekleştirme
294	Genel	carrying out i.	hayata geçirme
295	Genel	check out i.	süpermarket gibi yerlerde müşterilerin ödeme yaptığı yer
296	Genel	check-out procedure i.	denetleme işlemi
297	Genel	check-out procedure i.	inceleme işlemi
298	Genel	check-out procedure i.	kontrol işlemi
299	Genel	the odd one out i.	çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip
300	Genel	the odd one out i.	dışlanan insan
301	Genel	the odd one out i.	garip insan
302	Genel	the odd one out i.	tuhaf tip
303	Genel	throw-out i.	döküntü
304	Genel	throw-out i.	süprüntü
305	Genel	tie-out i.	postanede dağıtılması için gönderilmek üzere bağlanmış bir grup posta
306	Genel	tuck-out [brit] i.	büyük öğün
307	Genel	tuck-out [brit] i.	ziyafet sofrası
308	Genel	turn-out i.	atları hazır at arabası
309	Genel	carry-out i.	yolluk
310	Genel	carry-out i.	restorandan alınan paket yiyecek
311	Genel	carry-out i.	paket servis yapan restoran
312	Genel	carry-out i.	eve götürülmek üzere bardan alınan içki
313	Genel	carry-out [scotland] i.	paket servis
314	Genel	swell out f.	şişmek
315	Genel	be spread out f.	serilmek
316	Genel	stick out f.	katlanmak
317	Genel	cast out f.	uzaklaştırmak
318	Genel	get out the game f.	oyundan çıkmak
319	Genel	be out of breath f.	nefes nefese olmak
320	Genel	comb out f.	arayıp taramak
321	Genel	shoot out f.	çıkmak
322	Genel	let out f.	salmak
323	Genel	be out of touch with f.	iletişim içinde olmamak
324	Genel	rub out f.	çıkmak
325	Genel	bloat out f.	şişmek
326	Genel	work out at to f.	gelmek (belirli bir miktara)
327	Genel	fizzle out f.	boşa çıkmak
328	Genel	settle out of court f.	mahkemeye başvurmadan uzlaşmak
329	Genel	become worn out f.	eskimek
330	Genel	throw out f.	çıkarmak
331	Genel	step out f.	eğlenceye gitmek
332	Genel	take something out f.	bir şeyi bir yerden çıkarmak
333	Genel	dig out f.	incelemek
334	Genel	comb out f.	taramak
335	Genel	look out f.	gözetmek
336	Genel	nose out f.	az bir farkla yenmek
337	Genel	make out a case for f.	bir iddianın savunulabilecek yanlarını bulmak
338	Genel	roll out f.	açıp sermek (dürülmüş şeyi)
339	Genel	stand out f.	direnmek
340	Genel	sprawl out f.	uzatmak
341	Genel	step out f.	adımlamak
342	Genel	reach out for f.	almak üzere uzanmak
343	Genel	wriggle oneself out of f.	sıyrılmak
344	Genel	drain out f.	suyunu boşaltmak (kayık vb'nin)
345	Genel	drive out f.	defetmek
346	Genel	make out f.	başarmak
347	Genel	vote someone out f.	birine oy vermeyerek görevden uzaklaştırmak
348	Genel	comb out f.	ayırmak
349	Genel	keep an eye out for f.	bir şey için göz kulak olmak
350	Genel	puzzle something out f.	bir şeyin anlamını bulmaya çalışmak
351	Genel	bang out f.	gürültüyle çalmak
352	Genel	poke out of f.	çıkmak
353	Genel	search out f.	araştırıp öğrenmek
354	Genel	blurt out f.	ağzından kaçırmak
355	Genel	leap out f.	göze çarpmak
356	Genel	keep out f.	içeri almamak
357	Genel	ferret out f.	arayıp tarayıp bulmak
358	Genel	go out of sight f.	gözden kaybolmak
359	Genel	be out f.	kütüphaneden alınmış olmak (kitap)
360	Genel	look out for oneself f.	çıkarlarını gözetmek
361	Genel	fall out with somebody f.	arası açılmak
362	Genel	break out f.	fırtına kopmak
363	Genel	run out f.	sızmak
364	Genel	rummage out f.	araştırarak bulmak
365	Genel	chuck somebody out of something f.	yaka paça dışarı atmak
366	Genel	tease out f.	didiklemek
367	Genel	pace out f.	adımlamak
368	Genel	pour out f.	yağdırmak
369	Genel	put out f.	bozmak
370	Genel	clock out f.	işten çıkış saatini kaydetmek
371	Genel	sound somebody out f.	ağzını yoklamak
372	Genel	cry one's heart out f.	iki gözü iki çeşme ağlamak
373	Genel	be out of plumb f.	şakulden kaçmak
374	Genel	be worn out f.	aşınmak
375	Genel	fish out f.	bulup çıkarmak
376	Genel	rule out f.	hariç bırakmak
377	Genel	boot out f.	işten atmak
378	Genel	winnow out f.	elemek
379	Genel	cross out f.	listeden silmek
380	Genel	look out for one's own interests f.	çıkarlarını gözetmek
381	Genel	win out f.	sonuçta galip çıkmak
382	Genel	duck out of f.	kaytarmak
383	Genel	tumble out of bed f.	yataktan fırlamak
384	Genel	elbow out f.	atmak
385	Genel	pass out of one's mind f.	hatırından çıkarmak
386	Genel	smell out f.	koklayarak bulmak
387	Genel	burst out f.	patlak vermek
388	Genel	sound out somebody f.	ağız aramak
389	Genel	map out f.	ayrıntılarıyla planlamak
390	Genel	fill out f.	doldurmak (formu)
391	Genel	hear out f.	sonuna kadar dinlemek
392	Genel	puff out f.	kabartmak
393	Genel	go out of date f.	modası geçmek
394	Genel	tire out f.	bıktırmak
395	Genel	be out of train f.	idmansız olmak
396	Genel	pull out f.	tüymek
397	Genel	be out of order f.	(makine/aygıt) bozulmuş olmak
398	Genel	tell out f.	açıkça anlatmak
399	Genel	scratch out f.	kazımak
400	Genel	sieve out f.	kalburdan geçirmek
401	Genel	throw out f.	söylemek
402	Genel	work out f.	gelişmek
403	Genel	put somebody out of countenance f.	şaşırtmak
404	Genel	straighten out f.	doğrusunu açıklamak
405	Genel	set out on a journey f.	yolculuğa çıkmak
406	Genel	be left out in the cold f.	cascavlak kalmak
407	Genel	let out f.	bırakmak
408	Genel	cut out f.	biçmek
409	Genel	dry out f.	tamamen kurumak
410	Genel	clean out f.	soymak
411	Genel	eke out a living f.	kıt kanaat geçinmek
412	Genel	take the words out of somebody's mouth f.	lafı ağzından almak
413	Genel	blow out f.	patlamak (lastik)
414	Genel	spin out f.	harcamak
415	Genel	spread out f.	sermek
416	Genel	find no way out f.	çaresiz kalmak
417	Genel	tidy out f.	toparlamak
418	Genel	spin out f.	idare etmek
419	Genel	run out f.	bitirmek
420	Genel	close out f.	tahliye etmek
421	Genel	bail out f.	maşrapa vb ile boşaltmak
422	Genel	be average out at f.	ortalaması (belirli bir miktar) olmak
423	Genel	ravel out f.	sökmek
424	Genel	make something out of nothing f.	yoktan var etmek
425	Genel	fade out f.	zayıflayıp kaybolmak
426	Genel	cause to take out f.	çıkartmak
427	Genel	tire out f.	sucuğunu çıkarmak
428	Genel	whip out f.	birdenbire çıkarmak
429	Genel	stamp out f.	yoketmek
430	Genel	send out f.	dağıtmak
431	Genel	ravel out f.	sökülmek
432	Genel	turn something out f.	üretmek
433	Genel	be out of sorts f.	keyfi olmamak
434	Genel	pad out f.	şişirmek
435	Genel	dig out f.	deşmek
436	Genel	read out f.	sesli okumak
437	Genel	ream out f.	delik açmak
438	Genel	plug out f.	fişten çıkartmak
439	Genel	let out f.	dışarıya bırakmak
440	Genel	smooth out f.	pürüzsüzleştirmek
441	Genel	feel out of place f.	garipsemek
442	Genel	order out f.	kovmak
443	Genel	be burnt out f.	yanıp kül olmak
444	Genel	puff somebody out f.	nefes nefese bırakmak
445	Genel	put out f.	kızdırmak
446	Genel	bottom out f.	iyice düşmek
447	Genel	fly out f.	öfkelenmek
448	Genel	edge out f.	çekilmek
449	Genel	be put out f.	gönüllenmek
450	Genel	draw something out f.	uzatmak
451	Genel	be unable to work (something) out f.	işin içinden çıkamamak
452	Genel	stand out f.	fırlamak
453	Genel	blurt something out f.	düşünmeden söylemek
454	Genel	keep out f.	uzak durmak
455	Genel	spread out f.	açmak
456	Genel	jaw out f.	paylamak
457	Genel	be out of one's mind f.	çok öfkeli olmak
458	Genel	blurt out f.	pat diye söylemek
459	Genel	sally out f.	çıkmak
460	Genel	take out after f.	kovalamaya başlamak
461	Genel	round out f.	tamamlamak
462	Genel	be out of practice f.	formdan düşmüş olmak
463	Genel	whip out f.	çıkıvermek
464	Genel	crash out f.	bir başkasının evinde uyumak
465	Genel	launch out f.	har vurup harman savurmak
466	Genel	gouge out f.	oymak
467	Genel	be clapped out f.	ahı gitmek vahı kalmak
468	Genel	carry out f.	bitirmek
469	Genel	root out f.	kökünden sökmek
470	Genel	sign out f.	imzalamak
471	Genel	count out f.	katmamak
472	Genel	eke out f.	idareli kullanmak
473	Genel	be out f.	çıkmak (ay/güneş)
474	Genel	chuck somebody out f.	yaka paça dışarı atmak
475	Genel	spew out f.	kusmak
476	Genel	put somebody's nose out of joint f.	ayağını kaydırmak
477	Genel	be unable to work out f.	içinden çıkamamak
478	Genel	clean somebody out f.	soyup soğana çevirmek
479	Genel	look out for f.	dikkat etmek
480	Genel	be out of date f.	süresi bitmek
481	Genel	shut out f.	kapamak
482	Genel	portion out f.	paylaştırmak
483	Genel	sell somebody out f.	satmak
484	Genel	weigh something out f.	tartmak
485	Genel	work out f.	başarılı olmak veya iyi bir şekilde sonuçlanmak (plan/proje vb)
486	Genel	be on one's way out f.	çıkmak
487	Genel	sound somebody out f.	nabzını yoklamak
488	Genel	let somebody out f.	salıvermek
489	Genel	blossom out f.	güzelleşmek
490	Genel	order out f.	çıkarmak
491	Genel	let out f.	salıvermek
492	Genel	knock out f.	tıngırdatmak
493	Genel	boot somebody out f.	pabucunu eline vermek
494	Genel	show someone out f.	birini kapıya kadar uğurlamak
495	Genel	trot out f.	göstermek
496	Genel	be out of place f.	uygun düşmemek
497	Genel	bail out f.	kefaletle serbest bıraktırmak
498	Genel	come out f.	yayımlanmak
499	Genel	go out hunting f.	avlanmak
500	Genel	launch out f.	başlamak

"out-" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	thrown out for consideration	ortaya atılmak f.
Phrases
2	İfadeler	coffee in, coffee out tabirinin kısaltması	cico expr.
Trade/Economic
3	Ticaret/Ekonomi	son giren ilk çıkar (last in, first out) diye bilinen muhasebe ilkesi	lifo i.